Erken seçim için güçlü iddia: Tarih verdi

Hürriyet yazarı Deniz Zeyrek, AKP kurmaylarına dayandırdığı iddialara göre 2018'de erken seçimin güçlü bir ihtimal olduğunu kaydetti.

Deniz Zeyrek'in ‘2018’de erken seçim’ senaryoları başlığıyla yayımlanan (12 Haziran 2017) yazısı şöyle:

BİR süredir izleyici olarak şahit olduğum tartışmaların çoğu “Erken seçim olur mu” sorusu üzerinden yapılıyor.
Malumunuz, 2019 yılı içinde bir yerel seçim var. En son 30 Mart 2014’te yapıldığı için Anayasa gereği Mart 2019’da yapılması gerekiyor.

16 Nisan referandumuyla Anayasa’da yapılan değişiklik gereği de 3 Kasım 2019 Pazar günü de başkanlık seçimi ile milletvekili genel seçimleri yapılacak.

İddia  şu: “Anayasa’nın yerel yönetimlerle ilgili 127. maddesi gereğince yerel seçim ile genel seçimler arasında bir yıldan az bir süre varsa o seçimler birlikte yapılır. Dolayısıyla 2019’da üç seçim birlikte yapılır.”

AK Parti’nin önemli hukukçularından Ahmet İyimaya, her zaman yeni olanın geçerli olduğunu, bu yüzden 127. maddedeki düzenlemenin 16 Nisan’da kabul edilen değişiklikte yer alan seçim tarihini bağlamayacağını savunuyor. Ancak aksini savunanlar da hayli fazla.

İKİ DURUM DA SIKINTILI

Erken seçim konusu, bu tartışmanın neresinden çıkıyor derseniz, şöyle anlatabilirim:

AK Parti 2002’den beri hep yerel seçimlerde oy kaybetti ve genel seçimlerde toparladı.

Bunun, yerel yönetimlerin halkı doğrudan etkileyen hatalarından kaynaklandığı düşünülüyor. İyimaya’nın dediği olmazsa yani üç seçim birlikte yapılırsa yerel yönetimlerin hatalarına duyulan öfke, genel seçimler ile başkanlık seçimine de yansıyabilir.

Bu nedenle yerel seçimler ile diğer iki seçimin birlikte yapılmaması için ‘erken genel seçim ve dolayısıyla başkanlık seçimi’ formülüne başvurulabilir.

Diyelim ki İyimaya’nın dediği oldu ve yerel seçimlerle diğer iki seçim ayrı ayrı yapılabildi. O zaman da başka bir sıkıntılı durum çıkabilir. Şöyle ki;

Eğer Mart 2019’da yapılacak yerel seçimlerde, referandumda ‘hayır’ çıkan İstanbul, Ankara, Antalya, Mersin, Adana gibi şehirlerde ‘hayır cephesi’ gücünü korur ve ‘hayır’ çıkan büyük şehirler muhalefetin eline geçerse AK Parti açısından büyük bir yenilgi olabilir.  30 büyük şehirden 17’sinde ‘hayır’ çıktığını unutmamak gerek. Böyle bir yenilgi yerel seçimle sınırlı kalmaz, 9 ay sonraki genel seçimlere ve başkanlık seçimlerine de yansıyabilir.

Yani İyimaya’nın gösterdiği ikinci seçenek de erken seçimi gündeme getirebilir.

Peki bu erken genel seçim ve başkanlık seçimi ne zaman yapılabilir?

Her halükârda 2018’de...

AK Partililer bu ihtimali yabana atmamamız gerektiğini söylüyor. Duyduğuma göre CHP’de de AK Parti’nin 2018’de erken seçime gideceği beklentisi hâkim ve Kemal Kılıçdaroğlu, kurmaylarına ve teşkilata “2018’de seçim olacak gibi çalışın” talimatı vermiş.

HAYDARPAŞA KİTAPLA GÖZ KIRPTI

DENİZİ ilk kez 1988 yılında görmüştüm. Ankara’dan bindiğim Anadolu Mavi Treni sabaha karşı Körfez’den geçiyordu. Gözümü açtığımda sabah dinginliği ile tam karşımda duruyordu. İstanbul’u da ilk o yıl görmüştüm. O Mavi Tren, Haydarpaşa Tren Garı’na gelmişti.

Hep filmlerde gördüğüm o bina, peronlar, trenler ve Nâzım Hikmet’in “Memleketimden İnsan Manzaraları” kitabında anlattığı o kalabalık.

Hiçbir şey beni o kadar mutlu edemezdi.

Dün tren seferlerine kapandığından beri ilk kez, Kadıköy Belediyesi’nin düzenlediği 9. Kitap Günleri için Haydarpaşa’daydım. Ulusal medyada yer bulmasa da sosyal medyada çok ses getirmişti. Çok ünlü yazarlar okurlarıyla buluşup fotoğraflarını paylaşıyordu.

Haydarpaşa’da her yaştan müthiş bir kalabalık vardı.  Önce ünlü oyuncu Mert Fırat’ın söyleşisine takıldım. Salon tıklım tıklımdı. Sonra iki genç internet fenomeni için toplanmış 13-15 yaş arası yüzlerce gencin arasından geçerek peronlara ulaştım. İğne atsanız yere düşmezdi.

Başkan Aykurt Nuhoğlu, sadece geçen cuma günü 55 bin kişinin ziyaret ettiğini söyledi. Organizasyondaki görevlilere sordum. Bir haftalık rakamın 250 bini geçtiğini söylediler. Yayınevlerine de sordum. Satışlardan memnunlardı.

TCDD de bu etkinliğe peronlarını açmakla kalmamış, misafirperverliği ile büyük destek olmuştu.

Bu tür etkinlikler çoğaldıkça, ‘okumuyoruz’ serzenişlerimiz azalmaz mı?

Ne dersiniz?