"Eşimle tek gecelik diye başladık, 13 yıldır beraberiz!!!" Çiğdem Anad'dan tuhaf itiraf!
Çiğdem Anad Ayşe Arman'a konuştu. Ama nedense Ayşe Arman'a çok ilginç birşeyler itiraf etmek zorundaymış gibi enterasan açıklamalar yapmış. İşte o röportaj.
'Eşimle one-night stand diye başladık, 13 yıldır beraberiz'
Orada dört kadın, her hafta değişik bir hadise yaratıyorlar. Kendi gündemlerini kendileri yaratıyorlar.
Ertesi gün mutlaka gazetelerde okuyoruz. Program yapanlar genellikle işlerinden alıntı yapılsın diye kendilerini parçalarlar; onların uğraşmasına gerek kalmıyor. Çünkü mal iyi! Çünkü 4 nevi şahsına münhasır insan var. Her birinin her söylediği provokatif olabiliyor, ortalığı karıştırabiliyor. Sessiz ve derinden ilerleyen bir program. Tatile girdi. Fazla özlemeyin diye Çiğdem Anad'ı getirdim karşınıza. Konumuz ilişkiler...
İlk aşkınız...
- Mehmet. O 16, ben 15 yaşındaydım...
Ne kadar mutlu oldunuz, üzüldünüz, sevildiniz, sevdiniz?
- Büyük aşktı. Aramızda 450 km vardı. Ben İstanbul'da, o Ankara'da okuyordu. Bir buçuk yıl boyunca o kadar aşk mektubu yazdım ki, roman yazabileceğime karar verdim ve iki kitap yazdım. İçinde bol aşk vardı ama ortaya "aşk romanı" çıkmadı. Mehmet'e aşıkken politik örgütlenmeler içinde yer aldım. O apolitikti, ayrıldım. Mehmet bir yıl hasta yattı, bense memleketle meşguldüm. Ben onu üzdüm, o beni hiç üzmedi.
Şimdi nasıl hatırlıyorsunuz?
- İlk aşkımı hatırladığım zaman kalbim yıkanıyor...
Ne kadarı platonikti?
- Hiç değildi. Bangır bangır bağırırdıkaşkımızı birbirimize.
Cinsellik?
- 20'li yaşlara kadar konuşmadık. Meselemiz, siyasetti, Marx'tan, Engels'ten alıntılarla konuşurduk. Cinsellik, Freud ve Reich düzleminde tartışılırdı.
Ne kadar tabuydu? Korkar mıydınız bir yanlış yapıp bedel ödemekten...
- Bizim için tabular yoktu. Hiçbir şeyden korkmadığımız gibi cinsellikten de korkmazdık sadece Türkiye'yi değiştirme mücadelesinden cinselliğe sıra gelmiyordu.
"Kolay kız" olmamak için önlem aldınız mı?
- Önlem almaya gerek kalmadı, bize herhangi bir şekilde yaklaşmak zaten zordu.
Büyüklerden cinsellik üzerine ne tür uyarılar duyardınız?
- Bizi cinsel konularda eğiten yoktu. Özgür aşka, özgür iradeye sahip olduktan sonra ulaşılabileceğini öğrendik.
Siz kendi çocuklarınıza ne tür uyarılarda bulunmayı düşünüyorsunuz?
- Önce fiziksel gelişimin tamamlansın, kişiliğin otursun, sonra ne yapacağını sen ayarlarsın diyorum.
İlk aşk / ilk sevişme, daha sonraki yıllarda erkeklerle yaşadığınız ilişkilerde ne kadar belirleyici oldu?
- Hiç. Her insanla, yeni bir hayat başladı. Her adam yeni bir hayat.
Kendinizi bir erkeğe kolay bırakabilir misiniz? Aşkta kolay teslim olur musunuz?
- Hiçbir zaman. Hiçbir zaman kendimi tamamen bırakamadım, bırakamam da. Aklım, peşimden koştur koştur gelip beni tutuyor, bir türlü kendimi kaybedemiyorum...
Ne kadar maceraya açık bir kadınsınız?
- Çocuklarım doğmadan önce, macerasız nefes alınmaz sanırdım. Şimdi maceraları sadece özlüyorum. Geç doğurmalı geç. Ben ilkini erken doğurdum.
İlk evliliğinizi yaptığınızda kaç yaşındaydınız? Neden evlendiniz, aşık olduğunuz için mi?
- 25 yaşındaydım. Tabii ki aşıktım. Ama aşk için evlenmedim. Ben zaten hiçbir zaman evlenmek istemedim. Evlilikleri ısrarla isteyen adamlardı.
Pek çok Türk kadını için evlilik, aynı zamanda bir "başarı" simgesi, mutlaka atlanması gereken bir eşik, toplumun onayladığı bir şeyi gerçekleştirmek, "düzgün" ve "normlara uygun" olmanın göstergesi, biri size "seçiyor", evleniyor... Sizi acı gelmiyor mu bunlar...
- Geliyor. Zaten bence evlilik çocuk doğana kadar manasız. Ama çocuk doğduktan sonra, toplum dayatmalarıyla çocuğu uğraştırmamak gerek. Evlilik, çocuğun karşılaşacağı toplumsal zorlukları, baskıları ortadan kaldıracağı için evlenmeli.
Acayip güçlü görünüyorsunuz, öyle misiniz gerçekten?
- Zor bir çocukluk, gençlik dönemi geçti... Güçlü durmak zorundaydım. Fazla yumruk yedim. Ya sağlamlaşacak ya da toza dönecektim. Evet, göründüğüm kadar güçlüyüm. Biliyor musun bazen "Ölüyorum" derim, "Sen yarın dirilirsin!" derler, dirilirim de. Kendime kendim de şaşarım. Kendimden başka kimseye abanmam, dayanmam. Başkasından bir şey istemek beni ezer. Biri benim için bir şey yaparsa, iki katıyla öderim.
Kendinizi en akıllı- en keyifli- en mutlu- en güvenli- en huzurlu hissettiğiniz dönem hangisiydi? Şimdi bulunduğunuz noktayı nasıl tanımlarsınız?
- Kendimi hiçbir dönemde güvenli ve huzurlu hissetmedim. Şimdi mutluyum ama kahkaham azaldı. 30'lu yaşlarda daha keyifliydim.
Aşık olduğunuz bir adam için neleri göze alırsınız?
- Çocuklarımı etkilemediği sürece her şeyi...
İyi bir aşık mısınız, yoksa gereğinden fazla kontrollü müsünüz?
- Çok iyi arkadaşlık, kardeşlik ederim. Her koşulda bana güvenirler. Özüm, sözüm, gönlüm açıktır. Muhabbetimiz, eğlencemiz yerindedir.
Gizli aşklar yaşadınız mı?
- Hayır. Gizli yaşanacaksa yaşanmasın. Önünde, arkasında duramayacağın ilişkiyi neden yaşayasın ki?
Evli sevgiliniz oldu mu hiç?
- Köstebekleri sevmem ben, tilkileri de. Olmadı. Bu tarz ilişkiye çok karşıyım. Aldatan insanları sevmiyorum.
En kısa ilişkiniz ne kadar sürdü?
- Benim ilişkilerim çok uzun sürüyor...
Hayatınızda hiç "one night stand" olmadı mı?
- Eşimle one-night stand diye başladık, 13 yıldır beraberiz. İlişkileri bir gecede tutabilenlerin bireysellikleri çok güçlü. Biz harmandalı modeli büyümüşüz, hemen ortak hayata geçiyoruz.
Ankaralı olmanın, kadın erkek ilişkilerine getirdiği bir kalıp davranış biçimi var mı?
-Var, var, Ankaralı kadın çok sorgular, yargılar, keskin hatlıdır, az taviz verir, cilvesi yoktur. Ama adamları ortada bırakmaz.
Aşk ve seks artık mevzum değil
Yaş dönemlerinize göre seksi algılamanızda farklılıklar oldu mu?
-Seks benim için her zaman çok sıradandı. Hálá da çok sıradan. Seksin, gelişimini tamamlamış insanlar için bile neden ayrıcalıklı bir konu olduğunu inan hálá anlayamadım. Seks bir insanın öncelikli meselesinden biriyse, başka yerlerde tatminsizlik olmalı.
Aşk sizin için şu anda ne? Seks ne?.. Kaçıncı sırada?
- Aşk, iki insanın birbirinin aklını ve ruhunu eşzamanlı yakalaması, o akıl ve ruhun beraber akması, iki tarafın da kendinden önce diğerini düşünmesi... Seks ise, aşkın elektrik akımı. Elektrikler zaman zaman kesiliyorsa, sakıncası yok, elektrik bu, gelir, gider. Bizde trafo sağlam. Ama aşk ve seks inan artık mevzum değil.
Çok kazık yediniz mi erkeklerden?
- Hayır hiç. Kazık geleceğini hissettiğim yerden çok önceden tüydüm zaten...
Bir erkeğe ikide bir "Seni seviyorum" "Seni arzuluyorum" diyen bir kadın mısınız, yoksa demenin yanlış olduğunu düşünenlerden misiniz?
- Yok, yok bunları söylemek çok güzel de... Çocuklardan zaman mı kalıyor?
Çok yakışıklı ama kafası fazla çalışmayan bir adamla beraber olabilir misiniz?
- Mümkün değil. Kafası çalışmayan adam, güzel bir heykeldir bile diyemem. Heykele bile heykeltıraşın aklı yansır. Vücut güzelleri tam tersi, benim için iticidir. Kadınların, kaslarıyla kafasını bozan adama nasıl dokunduklarına bile şaşarım. Yalnız elleri hariç tutarım. Yumuşak elli erkeklere dokunamam bile. Adamın yakışıklısı, kadının içine bakar, adamın zekisi kadını çaktırmadan kafalar.
15 yaş küçük bir sevgiliniz olabilir mi?
- Olamaz. Hele oğlum doğduktan sonra asla...
Birlikte olacağınız adamda aradığınız ilk üç özellik ne?
- Dünyayı, Türkiye'yi, halkını tanımalı. Çok zeki ve esprili olmalı. Maddi manevi her koşulda kişiliği bozulmadan ayakta durabilmeli.
Bir adama hiç el kaldırdınız mı?
- Bana el kadırana ben de kaldırdım.
Bütün erkeklerin korkak olduğunu mu düşünüyorsunuz?
- Hayır tam tersine, erkeklerin çok cüretkar oldukları kanaatindeyim.
İç dünyanızı bir kadına mı, bir erkeğe mi daha rahat anlatırsınız?
- Hiç fark etmiyor. Kadınla da erkekle de aynı dilden, üsluptan konuşuyorum ve içimi açıyorum.
Evliliğinizin en can sıkıcı şeyi ne?
- Eşimin her şeye karışması.
Romantizm kareniz nasıl bir kare?
- Dört şıkta ifade edeyim. a) Hiçbir ortamda beni unutmaması. b) Beni beğendiğini hep hissettirmesi. c) Kural olarak değil, kendi istediği için, işten çıkar çıkmaz eve koşması. d) Bıkmadan konuşabilmek, her iki taraf için de geçerli tabii.
Erkeklerden neler öğrendiniz?
- Uzun süre ağlamamayı, arkama dönüp bakmamayı, unutmayı...
Erkekleri çözmek gibi bir derdiniz oldu mu?
- Hem kadınları hem erkekleri çözmek gibi bir derdim hep oldu, hep çözümleme yaptım, hálá yapıyorum. Benim analizlerimden usanan çok sanırım. Sevdiğim bir psikolog bana, "Sen ehliyetsiz bir cerrahsın, yapma böyle, yaralara neşter vuruyorsun ama dikmeyi bilmiyorsun. Psikanaliz yapmak senin haddin mi?" dedi. Şimdi insanların gördüğüm arka planlarını yüzlerine söylememek için dilimi ısırmaya uğraşıyorum.
Yaptığınız işleri onaylayan kadınlar yok mu? Kadın kadının kurdu mudur gerçekten?
- Yaptığım işleri, erkeklerden çok kadınlar onayladı bugüne kadar. Kadınlar hiç de birbirinin kurdu değil. Tam tersine dayanışma içindeler. Kadınların çekişmeleri samimi ve yüksek sesle, korkmanıza gerek yok. Erkekler ise, sinsi sinsi dövüşüyorlar ve beklemediğiniz zaman darbeyi indiriyorlar. Erkekler, kadının iktidarını kabul edemiyor, kadının iktidarını kırmak için her türlü numarayı çevirebiliyorlar. Kadınlar, kendilerini tutamaz feveran ederler. Erkekler ise kendilerini çalı- çırpı ile kamufle etmeyi askerde öğrenmişler. Kendini ağaç dalı, yaprak gibi gösteren erkek fareleri hemen deşifre etmelisiniz, "Fare var!" diye bağıracaksınız ki, herkes kaçsın. Kadın bağırır, bağırmazsa kaybeder çünkü susan erkekler vurmayı bekler.
Kendinizi çocuk doğurduktan sonra mı kadın hissettiniz?
- Her zaman kadındım ama çocuğum doğduktan sonra başka kadın oldum. Annelik, kadını başka bir kadına çeviriyor. Sabır, hoşgörü, şefkat, fedakarlık, başkalarını hep anlamaya çalışma gayreti annelikle gelişiyor.
Başka neler öğretti annelik size?
- Kendimi her zaman, her yerde, her koşulda arka planda tutabilmeyi. "Ben" diye bir şeyim kalmadı. "Ben isterim, yaparım, alır başımı giderim" demeyi unuttum.
İki çocuk neler öğretti?
- İkinci çocukla beraber tamamen teslim oldum çocuk düzenine, "Kızım büyüyünce, ben hálá genç olacağım, hayat kurgumu şöyle böyle değiştireceğim" diyordum ama ikincisi daha 3.5 yaşında, o büyüdüğünde artık yaşlanmış olacağım...
Anneliğinizin, kadınlığınızın önüne geçtiği oluyor mu?
- Olmaz mı? Oluyor, hem de çok.
Her şeye birden yetişebilmek için kendinizi parçalayan "süper kadın"lardan mısınız? Nasıl bir düzen tutturdunuz da, bu hayat devam ediyor?
- Her şeye yetişmek için kendimi parçaladığım aşikar. Sadece bir zihinsel avantaj edindim: İşte çalışırken çocuklarımı hiç düşünmüyorum, çocuklarımlayken de işi.
İşte başarı, aşkta başarı... Hangisinde daha ihtiraslısınız?
- Hayatta yaptığım her şeyde ihtiraslıyım. Kötü bir şey yapmamak için çok çalışıyorum. Küçük bir hata bile çok üzülmeme neden oluyor.
Bir erkeğe verdiğiniz en yaratıcı hediye?
- Çocuk.
Famfatal bir kadın olmak ister miydiniz?
- Doğrusu biraz isterdim ama benim üzerimden dökülür o haller.
Arkadaşınızın aşkıyla birlikte olabilir misiniz?
- Kesinlikle olamam, arkadaşlarım benim canlarım.
Ne olursa bir adamı kapıya koyarsınız?
- Bana sevgisinin azaldığını hissedersem, "Güle güle" derim. Beni sevmeyeni, ben bir gün bile sevmem. Marazi aşık hiç olmadım, olmam da.
HÜRRİYET / AYŞE ARMAN
Orada dört kadın, her hafta değişik bir hadise yaratıyorlar. Kendi gündemlerini kendileri yaratıyorlar.
Ertesi gün mutlaka gazetelerde okuyoruz. Program yapanlar genellikle işlerinden alıntı yapılsın diye kendilerini parçalarlar; onların uğraşmasına gerek kalmıyor. Çünkü mal iyi! Çünkü 4 nevi şahsına münhasır insan var. Her birinin her söylediği provokatif olabiliyor, ortalığı karıştırabiliyor. Sessiz ve derinden ilerleyen bir program. Tatile girdi. Fazla özlemeyin diye Çiğdem Anad'ı getirdim karşınıza. Konumuz ilişkiler...
İlk aşkınız...
- Mehmet. O 16, ben 15 yaşındaydım...
Ne kadar mutlu oldunuz, üzüldünüz, sevildiniz, sevdiniz?
- Büyük aşktı. Aramızda 450 km vardı. Ben İstanbul'da, o Ankara'da okuyordu. Bir buçuk yıl boyunca o kadar aşk mektubu yazdım ki, roman yazabileceğime karar verdim ve iki kitap yazdım. İçinde bol aşk vardı ama ortaya "aşk romanı" çıkmadı. Mehmet'e aşıkken politik örgütlenmeler içinde yer aldım. O apolitikti, ayrıldım. Mehmet bir yıl hasta yattı, bense memleketle meşguldüm. Ben onu üzdüm, o beni hiç üzmedi.
Şimdi nasıl hatırlıyorsunuz?
- İlk aşkımı hatırladığım zaman kalbim yıkanıyor...
Ne kadarı platonikti?
- Hiç değildi. Bangır bangır bağırırdıkaşkımızı birbirimize.
Cinsellik?
- 20'li yaşlara kadar konuşmadık. Meselemiz, siyasetti, Marx'tan, Engels'ten alıntılarla konuşurduk. Cinsellik, Freud ve Reich düzleminde tartışılırdı.
Ne kadar tabuydu? Korkar mıydınız bir yanlış yapıp bedel ödemekten...
- Bizim için tabular yoktu. Hiçbir şeyden korkmadığımız gibi cinsellikten de korkmazdık sadece Türkiye'yi değiştirme mücadelesinden cinselliğe sıra gelmiyordu.
"Kolay kız" olmamak için önlem aldınız mı?
- Önlem almaya gerek kalmadı, bize herhangi bir şekilde yaklaşmak zaten zordu.
Büyüklerden cinsellik üzerine ne tür uyarılar duyardınız?
- Bizi cinsel konularda eğiten yoktu. Özgür aşka, özgür iradeye sahip olduktan sonra ulaşılabileceğini öğrendik.
Siz kendi çocuklarınıza ne tür uyarılarda bulunmayı düşünüyorsunuz?
- Önce fiziksel gelişimin tamamlansın, kişiliğin otursun, sonra ne yapacağını sen ayarlarsın diyorum.
İlk aşk / ilk sevişme, daha sonraki yıllarda erkeklerle yaşadığınız ilişkilerde ne kadar belirleyici oldu?
- Hiç. Her insanla, yeni bir hayat başladı. Her adam yeni bir hayat.
Kendinizi bir erkeğe kolay bırakabilir misiniz? Aşkta kolay teslim olur musunuz?
- Hiçbir zaman. Hiçbir zaman kendimi tamamen bırakamadım, bırakamam da. Aklım, peşimden koştur koştur gelip beni tutuyor, bir türlü kendimi kaybedemiyorum...
Ne kadar maceraya açık bir kadınsınız?
- Çocuklarım doğmadan önce, macerasız nefes alınmaz sanırdım. Şimdi maceraları sadece özlüyorum. Geç doğurmalı geç. Ben ilkini erken doğurdum.
İlk evliliğinizi yaptığınızda kaç yaşındaydınız? Neden evlendiniz, aşık olduğunuz için mi?
- 25 yaşındaydım. Tabii ki aşıktım. Ama aşk için evlenmedim. Ben zaten hiçbir zaman evlenmek istemedim. Evlilikleri ısrarla isteyen adamlardı.
Pek çok Türk kadını için evlilik, aynı zamanda bir "başarı" simgesi, mutlaka atlanması gereken bir eşik, toplumun onayladığı bir şeyi gerçekleştirmek, "düzgün" ve "normlara uygun" olmanın göstergesi, biri size "seçiyor", evleniyor... Sizi acı gelmiyor mu bunlar...
- Geliyor. Zaten bence evlilik çocuk doğana kadar manasız. Ama çocuk doğduktan sonra, toplum dayatmalarıyla çocuğu uğraştırmamak gerek. Evlilik, çocuğun karşılaşacağı toplumsal zorlukları, baskıları ortadan kaldıracağı için evlenmeli.
Acayip güçlü görünüyorsunuz, öyle misiniz gerçekten?
- Zor bir çocukluk, gençlik dönemi geçti... Güçlü durmak zorundaydım. Fazla yumruk yedim. Ya sağlamlaşacak ya da toza dönecektim. Evet, göründüğüm kadar güçlüyüm. Biliyor musun bazen "Ölüyorum" derim, "Sen yarın dirilirsin!" derler, dirilirim de. Kendime kendim de şaşarım. Kendimden başka kimseye abanmam, dayanmam. Başkasından bir şey istemek beni ezer. Biri benim için bir şey yaparsa, iki katıyla öderim.
Kendinizi en akıllı- en keyifli- en mutlu- en güvenli- en huzurlu hissettiğiniz dönem hangisiydi? Şimdi bulunduğunuz noktayı nasıl tanımlarsınız?
- Kendimi hiçbir dönemde güvenli ve huzurlu hissetmedim. Şimdi mutluyum ama kahkaham azaldı. 30'lu yaşlarda daha keyifliydim.
Aşık olduğunuz bir adam için neleri göze alırsınız?
- Çocuklarımı etkilemediği sürece her şeyi...
İyi bir aşık mısınız, yoksa gereğinden fazla kontrollü müsünüz?
- Çok iyi arkadaşlık, kardeşlik ederim. Her koşulda bana güvenirler. Özüm, sözüm, gönlüm açıktır. Muhabbetimiz, eğlencemiz yerindedir.
Gizli aşklar yaşadınız mı?
- Hayır. Gizli yaşanacaksa yaşanmasın. Önünde, arkasında duramayacağın ilişkiyi neden yaşayasın ki?
Evli sevgiliniz oldu mu hiç?
- Köstebekleri sevmem ben, tilkileri de. Olmadı. Bu tarz ilişkiye çok karşıyım. Aldatan insanları sevmiyorum.
En kısa ilişkiniz ne kadar sürdü?
- Benim ilişkilerim çok uzun sürüyor...
Hayatınızda hiç "one night stand" olmadı mı?
- Eşimle one-night stand diye başladık, 13 yıldır beraberiz. İlişkileri bir gecede tutabilenlerin bireysellikleri çok güçlü. Biz harmandalı modeli büyümüşüz, hemen ortak hayata geçiyoruz.
Ankaralı olmanın, kadın erkek ilişkilerine getirdiği bir kalıp davranış biçimi var mı?
-Var, var, Ankaralı kadın çok sorgular, yargılar, keskin hatlıdır, az taviz verir, cilvesi yoktur. Ama adamları ortada bırakmaz.
Aşk ve seks artık mevzum değil
Yaş dönemlerinize göre seksi algılamanızda farklılıklar oldu mu?
-Seks benim için her zaman çok sıradandı. Hálá da çok sıradan. Seksin, gelişimini tamamlamış insanlar için bile neden ayrıcalıklı bir konu olduğunu inan hálá anlayamadım. Seks bir insanın öncelikli meselesinden biriyse, başka yerlerde tatminsizlik olmalı.
Aşk sizin için şu anda ne? Seks ne?.. Kaçıncı sırada?
- Aşk, iki insanın birbirinin aklını ve ruhunu eşzamanlı yakalaması, o akıl ve ruhun beraber akması, iki tarafın da kendinden önce diğerini düşünmesi... Seks ise, aşkın elektrik akımı. Elektrikler zaman zaman kesiliyorsa, sakıncası yok, elektrik bu, gelir, gider. Bizde trafo sağlam. Ama aşk ve seks inan artık mevzum değil.
Çok kazık yediniz mi erkeklerden?
- Hayır hiç. Kazık geleceğini hissettiğim yerden çok önceden tüydüm zaten...
Bir erkeğe ikide bir "Seni seviyorum" "Seni arzuluyorum" diyen bir kadın mısınız, yoksa demenin yanlış olduğunu düşünenlerden misiniz?
- Yok, yok bunları söylemek çok güzel de... Çocuklardan zaman mı kalıyor?
Çok yakışıklı ama kafası fazla çalışmayan bir adamla beraber olabilir misiniz?
- Mümkün değil. Kafası çalışmayan adam, güzel bir heykeldir bile diyemem. Heykele bile heykeltıraşın aklı yansır. Vücut güzelleri tam tersi, benim için iticidir. Kadınların, kaslarıyla kafasını bozan adama nasıl dokunduklarına bile şaşarım. Yalnız elleri hariç tutarım. Yumuşak elli erkeklere dokunamam bile. Adamın yakışıklısı, kadının içine bakar, adamın zekisi kadını çaktırmadan kafalar.
15 yaş küçük bir sevgiliniz olabilir mi?
- Olamaz. Hele oğlum doğduktan sonra asla...
Birlikte olacağınız adamda aradığınız ilk üç özellik ne?
- Dünyayı, Türkiye'yi, halkını tanımalı. Çok zeki ve esprili olmalı. Maddi manevi her koşulda kişiliği bozulmadan ayakta durabilmeli.
Bir adama hiç el kaldırdınız mı?
- Bana el kadırana ben de kaldırdım.
Bütün erkeklerin korkak olduğunu mu düşünüyorsunuz?
- Hayır tam tersine, erkeklerin çok cüretkar oldukları kanaatindeyim.
İç dünyanızı bir kadına mı, bir erkeğe mi daha rahat anlatırsınız?
- Hiç fark etmiyor. Kadınla da erkekle de aynı dilden, üsluptan konuşuyorum ve içimi açıyorum.
Evliliğinizin en can sıkıcı şeyi ne?
- Eşimin her şeye karışması.
Romantizm kareniz nasıl bir kare?
- Dört şıkta ifade edeyim. a) Hiçbir ortamda beni unutmaması. b) Beni beğendiğini hep hissettirmesi. c) Kural olarak değil, kendi istediği için, işten çıkar çıkmaz eve koşması. d) Bıkmadan konuşabilmek, her iki taraf için de geçerli tabii.
Erkeklerden neler öğrendiniz?
- Uzun süre ağlamamayı, arkama dönüp bakmamayı, unutmayı...
Erkekleri çözmek gibi bir derdiniz oldu mu?
- Hem kadınları hem erkekleri çözmek gibi bir derdim hep oldu, hep çözümleme yaptım, hálá yapıyorum. Benim analizlerimden usanan çok sanırım. Sevdiğim bir psikolog bana, "Sen ehliyetsiz bir cerrahsın, yapma böyle, yaralara neşter vuruyorsun ama dikmeyi bilmiyorsun. Psikanaliz yapmak senin haddin mi?" dedi. Şimdi insanların gördüğüm arka planlarını yüzlerine söylememek için dilimi ısırmaya uğraşıyorum.
Yaptığınız işleri onaylayan kadınlar yok mu? Kadın kadının kurdu mudur gerçekten?
- Yaptığım işleri, erkeklerden çok kadınlar onayladı bugüne kadar. Kadınlar hiç de birbirinin kurdu değil. Tam tersine dayanışma içindeler. Kadınların çekişmeleri samimi ve yüksek sesle, korkmanıza gerek yok. Erkekler ise, sinsi sinsi dövüşüyorlar ve beklemediğiniz zaman darbeyi indiriyorlar. Erkekler, kadının iktidarını kabul edemiyor, kadının iktidarını kırmak için her türlü numarayı çevirebiliyorlar. Kadınlar, kendilerini tutamaz feveran ederler. Erkekler ise kendilerini çalı- çırpı ile kamufle etmeyi askerde öğrenmişler. Kendini ağaç dalı, yaprak gibi gösteren erkek fareleri hemen deşifre etmelisiniz, "Fare var!" diye bağıracaksınız ki, herkes kaçsın. Kadın bağırır, bağırmazsa kaybeder çünkü susan erkekler vurmayı bekler.
Kendinizi çocuk doğurduktan sonra mı kadın hissettiniz?
- Her zaman kadındım ama çocuğum doğduktan sonra başka kadın oldum. Annelik, kadını başka bir kadına çeviriyor. Sabır, hoşgörü, şefkat, fedakarlık, başkalarını hep anlamaya çalışma gayreti annelikle gelişiyor.
Başka neler öğretti annelik size?
- Kendimi her zaman, her yerde, her koşulda arka planda tutabilmeyi. "Ben" diye bir şeyim kalmadı. "Ben isterim, yaparım, alır başımı giderim" demeyi unuttum.
İki çocuk neler öğretti?
- İkinci çocukla beraber tamamen teslim oldum çocuk düzenine, "Kızım büyüyünce, ben hálá genç olacağım, hayat kurgumu şöyle böyle değiştireceğim" diyordum ama ikincisi daha 3.5 yaşında, o büyüdüğünde artık yaşlanmış olacağım...
Anneliğinizin, kadınlığınızın önüne geçtiği oluyor mu?
- Olmaz mı? Oluyor, hem de çok.
Her şeye birden yetişebilmek için kendinizi parçalayan "süper kadın"lardan mısınız? Nasıl bir düzen tutturdunuz da, bu hayat devam ediyor?
- Her şeye yetişmek için kendimi parçaladığım aşikar. Sadece bir zihinsel avantaj edindim: İşte çalışırken çocuklarımı hiç düşünmüyorum, çocuklarımlayken de işi.
İşte başarı, aşkta başarı... Hangisinde daha ihtiraslısınız?
- Hayatta yaptığım her şeyde ihtiraslıyım. Kötü bir şey yapmamak için çok çalışıyorum. Küçük bir hata bile çok üzülmeme neden oluyor.
Bir erkeğe verdiğiniz en yaratıcı hediye?
- Çocuk.
Famfatal bir kadın olmak ister miydiniz?
- Doğrusu biraz isterdim ama benim üzerimden dökülür o haller.
Arkadaşınızın aşkıyla birlikte olabilir misiniz?
- Kesinlikle olamam, arkadaşlarım benim canlarım.
Ne olursa bir adamı kapıya koyarsınız?
- Bana sevgisinin azaldığını hissedersem, "Güle güle" derim. Beni sevmeyeni, ben bir gün bile sevmem. Marazi aşık hiç olmadım, olmam da.
HÜRRİYET / AYŞE ARMAN