Aslında Müge Anlı bir Yılanmış, Şeytanmış
Ekrandan baktığınızda melek yüzlü, gelin yanaklarımdan makas alın ben sizin kardeşinizim diyen bir hali var. Son günlerde en çok konuşulan gazeteci Müge Anlı neden bu kadar çok saldırıya uğruyor?
Kadının adı Müge Anlı
Bir süredir yazmak istediğim ama yazamadığım bir yazı bu. Bir yıldan fazla oldu sanırım. Müge Anlı sabahları Şenay Düdek ile birlikte hazırladığı programla hayatımıza bu kadar çok girmeye başlayalı. Ekrandan baktığınızda melek yüzlü, gelin yanaklarımdan makas alın ben sizin kardeşinizim diyen bir hali var.
Fakat durum böyle değilmiş! Aslında Müge Anlı bir "Yılanmış!, Şeytanmış! Canavarmış!"
Müge anlı hakkında ilk şokumu Devlet Sanatçısı Levent Kırca'nın canlı yayında "karı aniden döndü soktu" lafı ile yaşadım. Levent Kırca'nın "Devlet Sanatçısı" apoletini hemen kendi gözümde yakasından hırpalaya hırpalaya söküp aldım.
Formatı belli bir programda Müge Anlı'yı aşağıladığını zannederken aslında kendini küçük düşürüyordu. "Ben buraya düşürüldüm" derken onu şöhret eden ve bu gün yaşadığı lüks hayatı ona sağlayan, yani ekmek teknesine, televizyon ekranlarına ve seyirciye hakaret ediyordu.
Karşısında Oturan Müge Anlı'nın her şeyden önce bir hanımefendi olduğunu unutup, bırakın bir devlet sanatçısına, bırakın bir sanatçıya, bırakın bir insana yakışmayacak bir üslup kullanıyordu.
Programdan sonra çok düşündüm Müge Anlı şimdi ne kadar üzgündür, saatlerce ağlamıştır diye. Bir ara telefon açmak, "Lütfen üzülme" demek istedimse de tanımadığım için yapmadım.
Daha sonra bir internet sitesinde okuduklarımla dehşete düştüm. Kendi kendime "yok canım! Levent Kırca'nın yaptıkları bunun yanında ne ola ki!" dedim.
Yazıyı, Müge Anlı'nın ayrıldığı eşi kaleme almıştı. Yazının ayrıntılarına girmeyeceğim.
Bir insan yıllarca aynı yastığa baş koyduğu kadın için nasıl böyle cümleler kurabilir ki? Hangi hırs? Hangi kızgınlık? Hangi yıkılmışlık? Hangi çaresizlik? Çocuğunun annesi hakkında yıllar sonra çocuğuna hesabını veremeyeceği cümleler yazdırabilir ki bir insana!!!
Rahmetli Duygu Asena bazı sohbetlerimizde "Bu ülkede kadın olmaktan daha zor bir şey var, O da başarılı bir kadın olmak" derdi. Ne de haklıymış.
Bir kadın başarılı olunca saldıran saldırana, bir gün "Devlet'in Sanatçısı", bir başka gün çocuğunun babası…
Ne "Devlet'in Sanatçısı"nın bir hanımefendiye o kelimeleri sarf etmesini halk affeder, ne de bir evlat annesi hakkında yazılmış o cümleleri.
İkisi de biraz daha konuşmaya devam ederse, bu iş Müge Anlı'yı Taksim Meydanı'nda ibret için sallandıralım kampanyasına dönüşecek gibi görünüyor.
Ben bu çarpışmada tarafımı şimdiden ortaya koyuyorum. Eğer ortada tutacak bir taraf varsa, ben bir kadın olduğu için, bir anne olduğu için, haklılığına sonuna kadar inandığım için Müge Anlı'nın tarafındayım.
Erkeklerin çok konuştuğu her yerde acı vardır. Hüzün vardır. Erkeklerin yarattığı acı ve hüznü çekmek hep kadınlara kalır.
Müge Anlı'nın bu olayda tek suçu kadın olmak.
Üzülen "kadının adı yok" değil.
Kadının adı var. Müge Anlı
Başını dik tut melek yüzlü anne.
Tunç Erden Yakar