Fatih Oflaz'ın yıllarca tecavüz ettiği kızı mahkemede neler anlattı?
Türkiye’nin gündemini sarsan ve öz kızına cinsel istismar suçundan hüküm giyen Fatih Oflaz davasında yeni bilgiler ortaya çıktı.
Cinsel istismar davasında, MTV ve Eurosport gibi televizyonların yayın haklarını elinde bulunduran medya patronu Fatih Oflaz, öz kızına istismardan 22 yıl hapis cezası almıştı.
İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi, cezayı Oflaz'ın sabıkasız olması ve kanser tedavisi görmesi nedeniyle 18 yıl 9 aya indirmiş ve yurt dışına çıkış yasağı koymuştu. Ancak HabertürkK, Fatih Oflaz’ın karardan hemen sonra yurt dışına kaçtığını da ortaya çıkardı.
Fatih Oflaz’ın kızının ve ailesinin hayatında büyük bir yıkım yaratan o skandalın boyutlarını anlatan yeni bilgiler ortaya çıktı. Fatih Oflaz, eski eşine,"Çocukken ben de tacize uğradım” demiş. Kızına ise, “Yaptıklarım yüzünden kanser oldum” ifadesi kullanmış.
Habertürk Haber Merkezi Müdürü Zülfikar Ali Aydın'ın ulaştığı yeni bilgilere göre; medya patronu Fatih Oflaz lehine tanıklık yapan çalışanlarının, Oflaz’ı savunmak için mağdur kız çocuğunu suçlayan ifadeler verdiği ortaya çıktı. Ancak mahkeme hüküm verirken Oflaz’ın şoförü ve evindeki çalışanının ifadesini dikkate almadı.
Hapis cezasından sonra yasa dışı yollardan yurt dışına kaçtığı ortaya çıkan Fatih Oflaz’ın, çocukluğunda istismara uğradığına dair tanık ifadeleri de dava dosyasına girdi.
Mağdur çocuğun annesi ve Oflaz’ın eski eşi Aslı Kocaoğlu duruşmada, “Fatih bana çocukluğunda istismara uğradığını, annesinin de buna engel olmadığını söyledi” dedi.
KIZINA ‘YAPTIKLARIM YÜZÜNDEN KANSER OLDUM’ DEMİŞ
Baba istismarı mağduru genç kız, dava dosyasına giren ve gerekçeli kararda yer alan ifadesinde şunları anlatmış:
"Anneannem beni babama göndermek isteyince sinir krizi geçirdim. Anneannem buna anlam veremedi. Babamın evindeki çalışanlarından birinin beni rahatsız ettiğini düşündü. Olay ortaya çıkınca psikolojik destek almaya karar verdik.
Psikiyatristlerle görüşmeye başladım ama yeterli olmadı. Bu süreçte çoklu kişilik bozukluğu tanısı konuldu. Bu arada ilaç tedavisine de başladım. Psikiyatristimizin ofisinde babam yaptıklarını kabul etti. Hatta 'Bu yüzden kanser oldum' dedi.
Kendisinin de böyle bir istismarın mağduru olduğunu öne sürmek istedi. Ancak ben yaptıklarının mazereti olamayacağını, tedavi olmasını ve iyi bir baba olmaya çalışmasını istediğimi söyledim. Babam orada durumu kabullendi."
‘BABAM EN ÇOK PARASINA DEĞER VERİRDİ’
"Sonrasında babamı affetmeye çalışmak, babamdan nefret etmek ve babamdan intikam alma süreçlerini yaşadım. Babama 'ya seni dava edeceğim ya da belirli bir miktar parayı bankaya yatırıp ülkeyi terk et ve çocuklarınla asla görüşme' diye söyledim.
Sonra söylediğimden iğrenerek kendimden nefret ettim. Babam da bu süreçte en çok parasına değer vermesine rağmen, bana sanıyorum sus payı olarak birden fazla kez para da yatırdı. 15-20 yaşlarım arası tedaviyle geçti.
Tedavi sürdüğü için polise ve savcılığa şikayet edilmedi. Neden müracaat edilmediğini bilmiyorum. Bana sağlığım açısından müracaat edilmediği söylendi. Ben de zaten bu konunun aile içinde konuşulmasını istemiyordum."
RUH SAĞLIĞI UZMANI: ÇOCUKTAN UZAK TUTULMASI GEREKİRDİ
Mahkemede psikiyatrist Turgut Kundakçı dışında ikinci bir ruh sağlığı uzmanı da tanık olarak dinlendi. İsmi Vedat Şar’dı. Mağdur çocuğun 2015 yılında tedavisi için gittiği isimlerden biriydi.
Vedat Şar, mağdur kız çocuğunun yaşadığı durumu özetle şöyle değerlendirdi: "Babasıyla ilgili olayın üzerine gitmeden tedavisinin üzerinde yoğunlaşmamızı istedi. Ben de uygun gördüm.
Duygu hallerinde hızlı iniş çıkışlar olduğunu, daha önce de 8 yıl tedavi gördüğünü biliyorum. Doktorunu değiştirmek isteyip bana gelmişti. Babasını hem sevip hem nefret ettiğini söylüyordu. Bu tip hastaların 10 yaş altında sorunlu yaşantıları olduğunu düşünüyoruz.
Ancak babası ile yaşadıkları nedeniyle böyle bir hastalığın oluştuğunu kesin olarak söyleyemeyiz. Ancak bu istatistiksel olarak görülen bir durumdur. Bildiğim kadarıyla 18 yaşından küçüklerle ilgili cinsel istismar öğrenildiğinde bunun yetkililere bildirilmesi gerekir.
Çocuğa istismarda bulunduğu söylenen kişinin de çocuktan uzak tutulması gerekir. 18 yaşını geçmiş bir kişide doktorun görevi taraf olmak değildir. 18 yaşından büyük kişiler tedavi sürecindeyken hastanın şikayetçi olması, tedavi sürecini yüksek ihtimalle aksatır.
Çünkü hasta haksız da olsa, bu olaydan hoşnut olmayabilir. Doktor ile ilişkisi de bozulur. Biz bunu meslek sırrı olarak görürüz. Bu nedenle ben kendisini şikayet etmesi için yönlendirmedim. Mağdure babasından intikam almak için ondan para da istemiş olabilir."
ANNE ASLI KOCAOĞLU: "FATİH ÇOCUKLUĞUNDA İSTİSMARA UĞRADIĞINI SÖYLEDİ"
Anne Aslı Kocaoğlu da kızı ile birlikte yaşadığı sarsıcı olayları mahkemede uzun uzun anlattı. Buna göre, olayı öğrendikten sonra eşiyle hemen yüzleşmedi ve kızı için hem yurt içi hem de yurt dışından destek aramaya başladı; zaten ailenin bu durumla yüzleşmeye psikolojik olarak gücü yoktu.
Yıllarca tedavi için psikiyatristler ve sosyal hizmet uzmanları dahil bir çok isimle görüştüler. Kocaoğlu durumu heyet huzurunda anlatırken şöyle devam etti:
"Her defasında şikayetçi olmak istedim. Kendimi sorguladım. Kızımın tedavi sürecinde buna kızımın karar vermesi gerektiği, bu süreçle yüzleşecek gücü bulmaması halinde zarar göreceği söylendiği için beklemeyi tercih ettim. 2014 yılı kış ayında kızım beni ve babasını yaşadığı evine çağırıp hayatını mahvettiğimizi söyledi.
Babası o konuşmada ağladı. Sonrasında Fatih bana özel konuşmamızda aynı şeyleri kendisinin de yaşadığını söyledi. Küçükken kendisini birisi taciz etmiş mi etmeye mi çalışmış, annesi buna karşı çıkmamış gibi bir şeyler söyledi."
OFLAZ’IN ŞOFÖRÜ: "SİGARA İÇERDİ, ÇOK RAHATTI"
Mahkemede dinlenen tanıklardan biri de Fatih Oflaz lehine ifade veren şoförü Hakan Topçu’ydu. Topçu mahkemede, Oflaz’ın yanında çalıştığı süre boyunca kızının rahat tavırları ve ilişkileri olduğunu, bu nedenle birkaç kez babasına şikayet ettiğine dair ifadeler kullandı.
Şoför Topçu, mağdur kızın annesi tarafından yönlendirildiğini de iddia etti. Fatih Oflaz’ın tanığı olarak ifade veren evdeki hizmetlilerden Şakire Kunukçu da benzer ifadelerle mağdur kızın, “başka erkeklerle eş ilişkisi” yaşadığını, istismar iddiasına dair bir şey duymadıklarını öne sürdü.