Fehmi Koru: ABD Türkiye’ye resmen savaş açtı!
ABD ve Türkiye arasında papaz Andrew Craig Brunson'ın serbest bırakılmamasıyla başlayan büyük kriz giderek derinleşiyor. ABD dün bir skandala imza atıp İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet bakanı Abdülhamit Gül hakkında yaptırım kararı aldı.
Peki ABD'nin bu kararı ne anlama geliyor? Başka yaptırımlar da olacak mı? Fehmi Koru bugünkü köşesinde bu kararı değerlendirdi.
Gazeteci Fehmi Koru'nun "ABD Türkiye’ye resmen savaş açtı.. Bu noktaya nasıl gelindiğine dair ayrıntılar…" başlıklı yazısı şöyle;
ABD’nin aldığı Türkiye’yi zor duruma düşürmeyi amaçlayan ‘yaptırım’ kararına ülkemizden yükselen tepkiler hiç kuşkusuz yerinde. Dışişleri bakanlığına ek olarak AK Parti, CHP, MHP ve İYİ Parti’nin Meclis grupları da ortak açıklama yaparak Washington’un kararını kınadılar.
Partiler tek ses halinde “ABD’nin tehditlerine halkımızın ortak dayanışması ve kararlılığı ile ‘hayır’ diyoruz. Türkiye hükümetinin iki bakanına yönelik ABD’nin yaptırım kararını şiddetle protesto ediyoruz” derken, dışişleri bakanlığı da “Hiçbir amaca hizmet etmeyecek sözkonusu saldırgan tutumun karşılığı gecikmeksizin aynıyla verilecektir” uyarısında bulundu.
Bir papaz uğruna…
ABD, daha doğrusu Beyaz Saray, FETÖ ile PKK irtibatı ve ‘casusluk’ iddiası ile ev hapsinde tutulan ve yurtdışı yasağı kaldırılması talebi önceki gün mahkeme tarafından reddedilen papaz Andrew Craig Brunson serbest bırakılmadığı için Türkiye’ye yaptırım uygulama kararı almış ve kararını ilk olarak içişleri ve adalet bakanlarına yöneltmişti.
Listeye başka isimlerin de ekleneceğini uluslararası medyadan öğreniyoruz.
Haksız ve anlamsız bir karar bu. Bir tür savaş kararı…
Beklenmeyen bir şey mi? Hayır.
ABD başkanı Donald Trump ve yardımcısı Mike Pence haftalardır “Papazı bırakın, yoksa yaptırımlar geliyor” açıklaması yapıp duruyorlardı.
Daha da önemlisi, bu günlerin geleceğini aylar öncesinden duyurmuşlardı da.
Hürriyet‘in Washington temsilcisi Cansu Çamlıbel, önce bu yılın Nisan ayında (28 Nisan) “Türkiye’ye yaptırımlar mevsimi başlıyor”, sonra da Mayıs ayında (26 Mayıs) “Türklere karşı Magnitsky yaptırım listesi Kongre’de biçimleniyor” başlıklı İngilizce makaleleriyle geleceği aylar öncesinden duyurmuş oldu.
Sergei Magnitsky ülkesindeki yolsuzluk iddialarını dile getirdiği için cezaevinde zor şartlar altında tutulmuş ve orada hayatını kaybetmiş bir Rus muhasebeciydi; ABD 2012 yılında onun adını taşıyan bir yasa çıkararak Rusya’ya ve yolsuzluklara adlarının karıştığını ileri sürdüğü Ruslara karşı ciddi yaptırımlar uygulamıştı. ABD, 2016 yılında da, insan haklarını çiğnediğine inanılan dünyanın her yerindeki yabancı devlet görevlilerine karşı uygulanmak üzere bu defa ‘global Magnitsky yasası’ çıkardı.
İngiltere ve Kanada da, ABD’den sonra benzer yasalar çıkardılar.
Göstere göstere geldi
Yasayla hedef seçilen yabancı devlet adamlarının kendi ülkelerine gelmelerini yasakladıkları gibi, eğer ülkelerindeki finans kurumlarında hesapları varsa, onlara da el koyabiliyorlar. Şirketlerin ABD’deki şirketlerle iş yapması da engelleniyor.
Cansu Çamlıbel iki yazısında da listenin Kongre tarafından hazırlandığını belirtiyordu. Beyaz Saray yolu kısaltmış oldu. Listede iki eski politikacının ismi bulunduğunu, ancak Brunson‘a ‘terörist’ damgası vurulmasına sebep olduklarını düşündükleri ve adil yargılanmasını engelledikleri bir-iki başka ismin daha listeye eklenebileceğini de yazmıştı HürriyetWashington temsilcisi.
Göstere göstere geldi ABD’nin saldırgan yaptırımları…
Amerikalılar bir şey daha yaptılar: Beyaz Saray’ın yaptırım kararını açıklamasından hemen önce, bir iş dünyası kanalı olan Bloomberg’e, bunun haberini yaptırdılar. Benjamin Harvey imzalı haberde gelecek yaptırımların yalnızca Brunson‘la ilgili olmadığını, biri NASA çalışanı (Serkan Gölge) diğer üçü de ABD konsolosluğunda çalışan Türkler olmak üzere dört kişiyi daha kapsadığı da kayda geçiriliyor. (Habere göre, ABD dışişleri bakanlığında onlardan ‘rehineler’ diye söz ediliyormuş…)
Haberde Halk Bankası‘na ağır bir ceza verilmesinin düşünüldüğü ayrıntısı da var.
Yaptırımların ‘global Magnitsky yasası’ kapsamında alınacağı da duyuruluyor.
Kaynaklarını açıklamadığı için doğruluğundan emin olamadığımız bir bilgi daha sunuyor muhabir: ABD ile Türkiye bu konuyu müzakere ediyormuş; tutukluların serbest bırakılması ve Brunson‘un ABD’ye dönmesi karşılığında Halk Bank‘a az bir ceza ve cezasını çekmesi için Mehmet Hakan Atilla‘yı Türkiye’ye gönderme pazarlığı… İsrail’de tutulan bir Türk’ün serbest bırakılması için Trump‘ın İsrail nezdinde devreye girmesi de bir jest olarak düşünülmüş… Halk Bank‘la ilgili hiçbir işlem yapılmaması şartı Türkiye tarafından son anda ileri sürülünce müzakere kesilmiş…
Doğru olabilir mi?
Böyle bir müzakerenin söz konusu olduğunu, hatta Amerikalıların 18 Haziran günü mahkemeden yurtdışına çıkma serbestisi kararı çıkacağı beklentisiyle İzmir’de özel bir uçak beklettiklerini yazan (Cumhuriyet‘te Aslı Aydıntaşbaş) da olmuştu.
Türkiye’nin yaptırımları
Magnitsky yasası Rusya’ya uygulandığında (2013 yılında 18 Rus’a yaptırım getirilmişti) Ruslar da bazı Amerikalı devlet görevlilerinin ülkelerine gelmelerini yasaklamış, Amerikalıların Rus çocuklarını evlat edinmelerine sınır getirmişlerdi.
Tek ses haline dönüşen Türkiye’de de yetkililer ABD’ye yaptırımlarla karşılık verileceğini duyurdular.
ABD’nin kararı doğrudan ülke ekonomisini zor durumda bırakacağı için, Türkiye’nin alacağı karşı-yaptırımların da benzer bir amaca hizmet etmesi beklenir.
Rusya’nın ilan ettiği karşı-yaptırımların fazla bir işe yaramadığı biliniyor.
Yaptırım kararını sözcüleri aracılığıyla duyurdukları sırada, Trump-Pence ikilisi, Beyaz Saray’da Evanjelik papazları ağırlamaktaymış…
İkili ABD’yi ‘teokratik yapıya dönüştürmeye’ kararlı görünüyor. Dünyaya, Haçlılar gibi, “Hıristiyanlar ve düşmanları” gözüyle baktıkları belli.
*Bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır.