Fransa Gibi Olursa Erdoğan'ın Seçilme Şansı Var
Seçime gidilirken ‘Millet İttifakı’ çatısı altında buluşması beklenen altı muhalefet partisinin lideri dün akşam DP genel başkanı Gültekin Uysal’a konuk oldular; üçüncü aylık toplantıları öncekiler gibi uzun -altı saat- sürdü.
Onların görüştüğü saatlerde, Fransa’da, ilk turunda adaylardan hiçbirinin gerekli ‘%50+1’ şartını sağlayamaması üzerine ikinci tura kalan cumhurbaşkanı seçiminin sonucu belli oldu.
İkinci turun galibi Emmanuel Macron…
Macron geçerli oyların %58.2’sini aldı.
Rakibi Marine Le Pen’in de partisinin ve kendisinin geçen seçimdeki oyunu artırdığı görüldü: %41.80…
Herhalde dün akşam iftar sofrasında buluşan liderler bu sonuç üzerinde de durmuşlardır.
Ülkemiz, cumhurbaşkanının halkın oylarıyla belirlendiği iki seçimi geride bıraktı, üçüncüsüne hazırlanıyor. AK Parti’nin adayı olan, ikincisinde MHP tarafından da desteklenen Tayyip Erdoğan, her iki seçimde gerekli oy oranından fazlasını alarak ilk turda seçilmeyi başardı.
Bayağı farkla.
Seçim ilk turda sonuç verdiği için herhangi bir tartışmayla karşılaşılmadı.
Oysa Fransa turlar arasında geçen iki hafta boyunca bir gerçeğe uyandı: En fazla oyu alan ve ikinci tura kalan iki aday ülke ve halk için en iyi seçenek değildi. İlk tur, toplumu, diğer adayın seçilmesini engelleyecek adaya yönlendirmeye yaradı. Sağcılar Macron’u, sağcı olmayanlar da Le Pen’i durduracak aday olarak gördükleri için diğer adaya yöneldiler.
Adaylar arasında onlardan daha fazla göz dolduranlar bulunduğu halde, ikinci tura Macron ile Le Pen bu sebeple kalabildi.
İkinci turda da halkın önemli bir bölümü Macron’a, ülkeyi beş yıl boyunca iyi yönettiği için değil, Le Pen kazanamasın diye oy verdi.
Fransa’da son dört seçimdir insanlar hep aynı güdülerle oy kullanıyorlar ve Françoise Holland, Nicolas Sarkozy ve Emmanuel Macron gibi hafif siklet adaylar öyle seçiliyorlar.
Buradan baktığımız zaman bile, Fransa gibi halkı soldan Françoise Mitterrand ve sağdan da Jacques Chirac gibi isimleri cumhurbaşkanı seçmiş bir ülkede Macron’a razı olunmasına anlam vermekte zorlanıyoruz.
Fransa’da böyle de bizde durum farklı mı olacak?
Ülkemizde yapılacak bundan sonraki seçimde benzer bir durumla karşılaşılırsa şaşırmayalım.
İlk turda sonuç alınamayabilir ve ikinci tur kimin ülkeyi daha iyi yönetebileceğinden çok kimin seçilmemesi gerektiği üzerinde yürütülen bir kampanyaya ve ona uygun bir sonuca yol açabilir.
Daha şimdiden böyle bir senaryonun hayli mümkün olduğunun işaretleri alınıyor.
Bunu neye dayanarak ileri sürüyorum?
Kamuoyu yoklamalarına…
Elimde MetroPoll araştırma şirketinin her zamanki titizliğiyle yürüttüğü son (Mart 2022) ‘Türkiye’nin Nabzı’ araştırması var.
Her zamanki gibi, halka, “Bugün seçim olsa…” diye başlayan varsayıma dayalı sorular yöneltilmiş. Ortaya çıkan tabloya göre, ülkemizin AK Parti arkasından en kalabalık siyasi grubunu, “Kararsızım” diyen veya oy kullanmayacağını bildiren ya da protesto oyu vereceğini söyleyenler teşkil ediyor.
Bu grup halkın %23.1’i…
AK Parti’nin çıplak -kararsızlar dağıtılmadan- alabileceği oy oranı %26.4… (Bir önceki aydan 2 puan artış söz konusu.]
Cumhurbaşkanlığı seçimine gelince…
MetroPoll araştırmasının ortaya koyduğu sonuçlar göz açıcı.
Yapılacak ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde HDP’nin aday çıkarıp çıkarmaması en önemli unsur. HDP aday çıkardığı takdirde muhtemel adayların hiçbiri ‘%50+1’ oy alamadığı için ilk turda seçilemiyor.
İkinci turda muhtemel adayların bazıları –Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu ve Meral Akşener– Cumhur İttifakı’nın muhtemel adayı Tayyip Erdoğan karşısında seçimi kazanabilecek gibi görünüyor; fakat az bir farkla.
Kemal Kılıçdaroğlu partisi yönetiminin beklediği gibi aday olursa seçim başa baş geçecek gibi…
Zaten bu tabloya ve Fransa’da son üç seçimde yaşananlara bakarak, aday olarak ismi zikredilenler arasında geçecek bir cumhurbaşkanlığı seçim yarışında, halkın tercihinin ‘ülkeyi en iyi kimin yöneteceği’ üzerinden değil ‘kimin seçilmemesi gerektiği’ üzerinden belirleneceğini düşünüyorum.
Bir taraf “Erdoğan seçilmesin”, diğer taraf da “Aman ha, bu seçilirse kazanımlarımız gider” propagandasıyla seçmen önüne çıkacaklardır.
Aynı araştırmada, halkın ezici sayılabilecek çoğunluğunun -%75’inin- ekonominin kötü yönetildiği kanaatine sahip olduğu görüldüğü halde, iktidar cephesinin adayı bütünüyle şanssız değil.
Daha çarpıcı bir sonuç da, AK Parti’nin muhtemel oyunun ekonomik sıkıntıların en sert hissedildiği son ay içerisinde, bir önceki aya göre 2 puan artması ve bu artışı da daha önce kararsız olduğunu ifade etmiş seçmenin sağlamasıdır.
AK Parti’den koparak kararsızlar safına geçmiş ve henüz farklı bir partiye oy verecek kararlılığa ulaşmamış olan seçmen, en ufak bir iyimser havadan etkilenerek eski partisine dönebiliyor.
Yüzde 2’lik oynama bunu gösteriyor.
Biliyorum, her ayın sonuna doğru bir araya gelerek birliktelik mesajı veren muhalefet liderleri henüz cumhurbaşkanı adayı belirleme aşamasında değiller; bu konuyu ısrarla gündem dışı tutuyorlar. Ancak, her an sürprizlere açık bir siyasi zemin bulunduğu gerçeğini hatırlayıp, ufaktan da olsa, konu üzerinde kafa yormaya başlasalar iyi olacak.
Özellikle Fransa seçimi ve sonucunu iyi değerlendirmelerinde yarar var.
Fehmi Koru Kişisel sayfasından aynen alınmıştır