Fuat Uğur: Sonra ver elini iç savaş, tadından yenmez
Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, CHP İstanbul İl Örgütü Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun "Bilinmelidir ki, genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nu devletin yetkili kurumları koruyamıyorsa CHP örgütü koruyacak güçtedir" ifadesini köşesine taşıdı.
Fuat Uğur, "İmam’ın işaretiyle ayaklandı partizan" başlığıyla yayımlanan yazısına "Epeydir Mustafa Kemal’in askerleri olmadıklarının farkındayız. Artık imamın askerleri onlar. Şaşkınlıkla izliyorum" ifadesiyle başladı.
Uğur şöyle devam etti:
"Bir bakıyorsun devlete ve şehre ait bilgileri ne idüğü belirsiz 3 kişi görevlendirerek kopyalatmaya kalkıyor. Farkına varılmasa becerecek.
Durmuyor. Mazbatası verilmiş geçici başkan konumunda ama miting düzenliyor. Konuşması sırasında Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırı vakası duyuluyor.
Ve şu sözler dökülüyor dudaklarından:
‘Tekrar hatırlatıyorum: 'Yurtta sulh, cihanda sulh'
Sorsan cevap hazır:
‘Ne var ki, Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihe mal olmuş sözü.’
Tabii yahu, niye aklımıza gelmedi ki bu?
E o vakit, başkaları da tekrar hatırlatır:
‘15 Temmuz! Bu kez mahkemede bitmez!’
PKK dört askerimizi şehit etmiştir. Kirli ittifakta Millet’in adı var, kendisi yoktur. Yerini çoktan PKK doldurmuştur bile. El mecbur, taziye mesajları yayınlanacaktır. En kısa yol ÖZNE’yi kaldırmak:
‘Şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet dileriz.’
Askerlerimizi şehit edenler muhtemelen uzaylılardır!..
PROVOKASYON ŞİDDETE ZEMİN HAZIRLAR
Aslında Millet’in canı burnundadır. Gözünün önünde PKK ve siyasal uzantısı ile kirli bir iş birliğine girenlere öfkelidir. Kirli ittifak bunun farkındadır ve durumu tersine çevirmenin bir yolu bulunmalıdır.
Şehidimiz Yener Kırıkcı’nın Çubuk’taki cenaze töreni fırsata çevrilebilir.
Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi ne emniyet yetkililerine ne de aileye haber vermeden aniden şehidimizin cenaze törenine giderler. Şehidimizin babası, dayısı, amcası hep aynı şeyi söyler:
‘Biz istemiyorduk kendisinin gelmesini, acımızı yaşayamadık, üzüntümüz büyük...’
Sonuç:
Halkımızın içindeki şiddet kültürü burada da ortaya çıktı ve bir vatandaş protesto sesleri arasında bulunduğu yerden uzaklaştırılan Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanına kalabalığı yararak varmayı başardı ve yumruk attı.
Olmadı. Olmamalıydı. Fikirlerin şiddet yoluyla ifade edilmesi kesinlikle kabul edilemez. Şiddeti eğer kınamayacaksak PKK terörünü hoşgörmeye kadar varır bu.
Üstelik ortaya konulan provokatif tiyatro, şehidimizin döktüğü kan âdeta ARANAN KAN oldu.
KAFTANCIOĞLU MAHALLE DİRENİŞ KOMİTELERİ
Şehitlerimizin acısı Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırının kopardığı gürültüye kurban gitti.
Canan Kaftancıoğlu saldırının hemen ardından açıklamasını yaptı:
‘Bu saatten itibaren, İstanbul'da CHP İstanbul örgütü halkımız ile birlikte genel başkanımızı koruyacaktır.’
‘Kim şehit olmak istiyorsa gitsin olsun. Aptalca politikalar yüzünden ölen insanlara şehit diyerek ölümü kutsamaktan vazgeçin’ diyerek PKK ile mücadeleyi anlamsız bulan Canan Kaftancıoğlu’nu İstanbul İl Başkanı yapan Kılıçdaroğlu ektiği ’İç savaş’ tohumlarının meyvelerini topluyor.
Çünkü devlet koruyamıyormuş. Çok güzel. Marksist Leninist kökeninden hâlâ kopmadığı için ne yapacağını biliyor.
Örgüt ve halk koruyacakmış. İstanbul örgütü (CHP İstanbul il örgütü demiyor) bu durumda mahallelerde DİRENİŞ KOMİTELERİ de kuracaktır eminim.
‘Lenin’in işaretiyle ayaklandı partizan’ marşı(*) da değiştirilir bundan sonra:
‘İmam’ın işaretiyle ayaklandı partizan...’
Muhalefetin böylesine can kurban, dört dönüm bostan.
Sonra ver elini iç savaş… Tadından yenmez. Ve beklenen an gelir, ‘sosyalizmin en büyük müttefiki’ olan ABD ve AB’den müdahale kapıya dayanır.
Yaşasın Guaido!
FETÖ’nün eli de armut toplayacak değil ya, gereken tüm kışkırtmaları yapar ve her türlü provokasyona imza atıp bu ’direniş komiteleri’ni en kısa zamanda İMAMIN ASKERLERİ’ne dönüştürür.
Sonra da nedir efendim:
Yurtta sulh cihanda sulh!
Olmayacak. Pensilvanyalı papaz her zaman pilav yemeyecek!..
CHP’NİN FABRİKA AYARLARI VE KUCAKLAŞMA
Ama bir çözüm var aslında.
O da CHP’nin darbecilik hariç fabrika ayarlarına dönmesinden geçiyor
Kemal Kılıçdaroğlu şehit cenazelerine katılmaya devam edeceğini söylüyor.
Katılabilir.
1-Bir şartla. Bu konuda son söz şehit ailesinindir. Cenaze sahibinin acısına saygı göstermek zorundasın. Seni görmek istemeyebilir. Anlayışla karşılayacaksın. Habersiz gitmeyeceksin. Provokasyona zemin hazırlamayacaksın. Güvenlik güçlerine bilgi vereceksin.
2-PKK ve siyasal uzantısı HDP’yi desteklemekten vazgeçeceksin.
3-YPG’yi terör örgütü olarak gördüğünü açıkça ve net biçimde belirteceksin. Türkiye’nin izlediği teröre karşı mücadelenin yanında millî bir şuurla duracak, ABD’nin YPG’ye verdiği silahlı desteği kınayacaksın
4-Milletvekillerin PKK’lı teröristlerin cenazelerine katılmayacak, PKK’yı, HDP’yi destekleyici açıklamalar yapmayacak, elinde Kobani katliamında ölenlerin kanı olan Demirtaş’a övgüler düzmeyecek.
5-Kısaca Canan’ını, Gamze’ni, Sera’nı, Sezgin’ini, Ekrem’ini, Özgür’ünü zapturapt altına alıp hizaya çekeceksin.
6-En kolayı da şu: Şehitlerimiz olmasın, Allah korusun ama ciğerimiz yandığında da içi boş taziye mesajları yerine PKK’yı dolu dolu kınayan açıklamalar yapacaksınız.
İnanın ki bunları yapın gerisi kolay Kemal Bey. Bu millet kolayca kucaklaşır. Biz de sizinle kucaklaşırız. Hatta ’Kucaklamada üstüme yoktur’ diyen Ekrem Bey'i bile kucaklayarak hoplatırız.
Yeter ki isteyin. Anahtar sizde."