Gizli Beylerbeyi toplantısı için yeni iddialar!!! Baykal Erdoğan'la 3 saat ne konuştu?
Vatan yazarı Zülfü Livaneli'nin dün köşesinde yazdığı gizli Baykal-Erdoğan buluşması gündeme bomba gibi düştü!!! Şimdi herkes bu buluşmada ne konuşulduğunu merak ediyor. Gazeteci Şamil Tayyar da bugünkü yazısında gizli buluşmaya dair ilginç iddialar ortay
Erdoğan - Baykal görüşmesinin perde arkası...
Zülfü Livaneli, CHP'nin seçim yenilgisi üzerine dünkü köşe yazısında gündemi değiştiren önemli iddialar ortaya atmıştı. CHP Lideri Deniz Baykal'ın, Erdoğan'la Beylerbeyi'ndeki gizli buluşmasını açıklamış, bu görüşmenin ardından CHP'li Mehmet Sevigen'in evindeki yemekte, Baykal'ın Erdoğan'a milletvekilliği yolu açmasına karşı çıkanlara "İki aydan fazla dayanamaz'' dediği iddiasını gündeme taşımıştı.
Baykal, dün gazetecilerin bu konudaki soruları üzerine, Erdoğan'a milletvekilliği yolu açma kararının demokrasi anlayışının bir gereği olduğunu ve bununla iftihar ettiğini söylerken, "İki aydan fazla dayanamaz'' şeklinde bir ifadesi olmadığını belirtimşti. Baykal'ın bu yanıtının ardından konuyu bugün de köşesine taşıyan Zülfü Livaneli ise "Hafızası Baykal'ı yanıltıyor'' diyerek bu konudaki ısrarlı tavrını sürdürüyor.
Konu ile ilgili adı geçen isimlerden olan CHP'li Sevigen ise evinde yapılan başka bir toplantıyla ilgili "'Terlikli Zirve' deniyor. Bizim evde namaz kılındığı için, namaz kılınan eve ayakkabı ile girilmez genelde..." diye konuştu.
ntvmsnbc internet sitesi, Tayyip Erdoğan ve Deniz Baykal'ın 22 Şubat 2003'te, karlı bir İstanbul akşamında, Beylerbeyi'ndeki Bosphorus Otel'deki buluşmasını, gazeteci Şamil Tayyar'ın bugünkü yazısı ile aktardı. İkilinin bu "çok gizli" görüşmesinin perde arkasında neler yattığı tartışmaları önümüzdeki günlerde epey bir süre daha konuşulacak gibi görünüyor.
O soğuk kış gününde, restoranın müşterilere kapatıldığı, garsonların sık sık masaya gitmesine bile izin verilmediği, her iki liderin kurmaylarının aşağıda beklediği, Erdoğan'ın da, Baykal'ın da görüşmeden memnun ayrıldığı, bugün görüşmenin tanıklarının aktardığı kısımlar.
"GÖRÜŞME KESİNLİKLE DOÄžRU"
İşte Şamil Tayyar'ın Star Gazetesi'ndeki köşesinde, o gizli buluşmayla ilgili aktardıkları:
"O görüşme kesinlikle doğru. Ama bir farkla... Anlatalım.
"Görüşmenin gerçekleştiği mekan, otel/restoran olarak hizmet veren Beylerbeyi'ndeki Bosphorus'tur. Tarih, 22 Şubat 2003. Karlı bir İstanbul akşamı...
ERDOÄžAN GİDERKEN KAZANIN EŞİÄžİNDEN DÖNÜYOR
"Görüşme öncesi Brüksel'de bulunan Baykal, doğru İstanbul'a gelip buluşma adresine Bülent Tanla ile birlikte gidiyor. Erdoğan ise gazeteci Haluk Örgün'ün otomobiliyle yollara düşüyor. Direksiyonda Örgün var. O yolculuk sırasında Erdoğan, Örgün'le birlikte karlı yollarda ciddi bir kazanın eşiğinden dönüyor.
BAYKAL "GİZLİ'' KALMASINI İSTİYOR
"Bir süre sonra iki lider ilk kez baş başa bir yemekte buluşuyor. Restoran müşterilere kapatılıyor. Yemek masasının etrafında sadece iki lider var. Tanla ve Örgün, alt katta bekliyor. Garsonların sık sık masaya gitmelerine izin verilmiyor.
"Yemekli sohbet, yaklaşık üç saat sürüyor. İki lider, memnun ayrılıyorlar. Ortak görüşleri, buluşmanın çok yararlı geçtiği yönünde. Özellikle Baykal, görüşmenin 'gizli' kalmasında yarar görüyor.
"Baykal, Tanla ile birlikte restorandan ayrılırken, Erdoğan, Örgün'ün otomobiliyle Siirtliler Gecesi'ne katılmak üzere Topkapı Eresin Otel'e hareket ediyor.''
3 SAAT BOYUNCA NE KONUŞTULAR?
Tayyar, iki liderin 3 saat boyunca ne konuştuğunu kimsenin bilmediğini söylüyor. Ancak Erdoğan'ın Siirt'ten milletvekili adaylığı konusunda pazarlık iddiasının gerçekçi olmadığını söylüyor ve nedenini şöyle anlatıyor:
"Livaneli'nin 22 Aralık 2002 günü Sevigen'in evindeki sohbeti yazarken gönderme yaptığı Erdoğan ile Baykal'ın 22 Şubat 2003 tarihli Beylerbeyi buluşması arasında tam 2 ay var.
"Üstelik, Beylerbeyi buluşması sırasında Siirt'teki seçim tarihi 9 Mart olarak belirlenmiş, Erdoğan'ın adaylığı kesinleşmişti.
"Peki, 3 saat boyunca ne görüştüler? Yoksa sözde Dolmabahçe Protokolü gibi bir de Beylerbeyi Protokolü mü var?
"Şimdilik buraya kadar iz sürebildim, gerisi size kalmış...''
CHP'Lİ SEVİGEN: EVİMDEKİ SOHBETTE ANLAŞMA KONUŞULMADI
CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile bazı milletvekillerinin katılımıyla evinde 2002'de yapılan toplantıda, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bir anlaşma yapıldığı" şeklinde bir konunun gündeme gelmediğini, "2 ay dayanamaz, giderler" diye bir konuşmanın da yapılmadığını söyledi.
Sevigen, CHP'den 3 Kasım 2002'de milletvekili seçilen, daha sonra partiden ayrılıp bağımsız kalan Zülfü Livaneli'nin, Vatan Gazetesi'ndeki köşesinde gündeme getirdiği iddialara yanıt verdi.
İddialarla ilgili soruları yanıtlayan Sevigen, 2002 yılında Livaneli'nin de aralarında bulunduğu bazı yeni seçilen milletvekillerini nezaket gereği evine davet ettiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Bunların kaynaşması, dostlukların gelişmesi; İstanbul'dan gelmişlerdi ve otelde kalıyorlardı, hanımla eve davet ettik. 'Terlikli Zirve' deniyor. Bizim evde namaz kılındığı için, namaz kılınan eve ayakkabı ile girilmez genelde... Onlar da ayakkabıları çıkardılar, terlikle oturdular. Hanım onlara güzel yemekler ikram etti... Her şeyden bahsettik, öyle gündemli bir toplantı değildi, sohbet ettik. Ama o sohbette, hiçbir zaman 'Recep Tayyip Erdoğan ile bir anlaşma yapıldı' filan hiç konuşulmadı. Böyle bir konuda konuşma yok. O konuyu da ben bilmem, nerede toplantı yapmışlar, ne yapmışlar, o konuda bilgim de yok." Ancak Erdoğan'ın durumunun gündeme geldiğini, "yüzde 34 oy almış bir insana, milletvekili olmasın diye yasak koymak çok uygun değil, bizim demokrasi anlayışımıza yakışmaz' diye konuşulduğunu anlatan CHP'li Sevigen, "Ama '2 ay dayanamazlar, çürür, giderler' diye bir konu da gündeme gelmedi" diye konuştu.
Sevigen, davete ilişkin yansıtılan "terlikle girildi, 18 çeşit yemek geldi" şeklindeki ayrıntıların da çok hoş olmadığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Biz mütevazi, Müslüman aileyiz. Samimi olarak davet ederiz. Evde konuşulanlar orada kalır. Doğru, yanlış, eksik, fazla... Sohbet ediyorsunuz. Konuşurken, ağzınızdan her türlü laf kaçıyor, şakalaşıyorsunuz. Örneğin Vatan Gazetesi'nden Ruşen Çakır'ın yaptığı...
Rodos'la ilgili yazısı. Ne kadar ahlaksızca bir şey. Dostça, kardeşçe uçağımıza davet ettik. Röportaj yaptı, bitti. Ondan sonra şakayla konuştuk bu Rodos ile ilgili... Ruşen Çakır, etik olarak çok ayıp etti, yakışmadı."