Haşmet Babaoğlu'nun sevgilisi Ayşe Özyılmazel, Lezbiyen bara neden gitti?
Yazılarından çok ilişkisi ve Ahmet Hakan-Haşmet Babaoğlu kavgasının ortasında kalışıyla gündeme gelen Ayşe Özyılmazel müthiş bir habercilik başarısına imza attı. Kendisini tehlikeye atarak lezbiyen bara giden Ayşe Özyılmazel bakın neler yaşadı?
Sabah gazetesi yazarı Ayşe Özyılmazel'in yazısı
Lezbiyen barda ne ola?
Aldım mı ağzımın payını! Her halta nane olmaya çalışırsan başına gelecek budur tabii. Sanki tek eksiğim lezbiyen bara gitmekti. Hadi size detay detay İstanbul'un ilk lezbiyen barı 'Bigudi'ye gidişimi çiziktireyim. Cuma gecesi iki kız Beyoğlu'nda gezelim, gözlerimizi süzelim dedik. Bunda şaşılacak bir şey yok! Biraz içeceğiz, onu bunu çekiştirip bol bol güleceğiz işte. Gecenin üçüncü durağı 'Box''ta arkadaşlarımızla laflarken, cin fikirli arkadaşım İdil "Hadi Bigudi'ye gidelim" buyurdu. Bu beden meraktan gidecek sayın seyirciler. Bir bakmışım, teklife cuuup diye atlayıvermişim. Bu atlayışımda yanımızdaki erkek kısmının katkısı da gözardı edilemez hani. Denizden çıkmış Pamela Anderson'ı görmüş gibi hepsinin gözleri yerinden fırladı da. 'Bizi de götürün'ler, 'Peruk takıp gelelim' yalvarmaları... Patlamış mısır da verelim isterseniz! Oturun oturduğunuz yerde! 'Bigudi'nin yerini öğrenip, kapısında bittik. Bu bir devrim! Güvenlik ablalardan soruluyor. Sizi beğenirlerse, "Vestiyere ceketinizin bırakın!" emriyle yol veriyorlar. O ses tonunu duyunca, sıkıysa bırakma!
İLLE DE KISA SAÇ!
Paşa paşa 'vestiyer kadına' ceketlerimizi verip, numaramızı alıyoruz. Çokbilmiş İdil soruyor "Aşağısı dolu mu?" Diyelim dolu, sana ne faydası var? E benim Meraklı Melahatim! Vestiyerin yanındaki dar merdivenlerden iniyoruz. Sola dönüyoruz. Bu dar giriş bitmezse, darala darala ben biteceğim ha! Fonda, geçen yazın favori şarkılarından 'White Horse' çalıyor. Hani şu sözlerinde kadınlara 'Zengin olmak istiyorsan fahişe olman gerekir' denilen şarkı. Solda büyük bir oda var. Ve odanın içinde yuvarlak leopar desenli dev bir yatak. Eğer Nişantaşı'nda, Türkbükü'ndeki yataklı barların ne işe yaradığını merak etmiyorsam Bigudi'ninkini de merak etmem arkadaş! Yersen... Bar kısmında on beş yirmi kişi var. İlk gördüğümüz stantta dikiliyoruz. Aaa! 'Girişkenlikler kraliçesi', 'ortamların fatihi' ben ilk kez ne yapacağımı bilemiyorum. Kendimi Ajan Sydney Bristow'un yağmurda kalmışı gibi hissediyorum. Çünkü buranın kurallarını bilmiyorum. Nasıl davranırlar, ne içmek makbuldür, misal votka-enerji ısmarlasam kendimi fena halde ele verir, onları rahatsız eder miyim? Sonracığıma dans etsem bir türlü, etmesem bir türlü. Misal, kalçayı tutamayıp çok kıvırırsam ne olur?
'ADIN NE' DENİR Mİ?
Bu arada DJ de kadın, beresi ve edaları süper! Garson kızlar pek ciddi. İçeride erkek sinek bile uçmuyor, zaten Bigudi erkeklere kapalı. Yaşlar 20-45 arası değişiyor. Olmazsa olmazları, kısa saç herhalde. Çünkü mekandaki kadınların yüzde doksan dokuzunun saçı kısa. Bir tek ben ve İdil'inki uzun! Sallantılı küpelerimizin ve pırıl pırıl rujumuzun göze nasıl battığını hiç yazmıyorum. Anlaşılan pantolongömlek ve pantolon-atlet popüler kıyafetleri. Grup grup takılıyorlar. Birbirlerine sarılarak dans ediyorlar. Ama yok öyle bizim erkeklerin fanteziledikleri gibi bir durum! İri memeli, bol dekolteli, mini etekli sarışın kadınlar öpüşüp koklaşmıyor. Onlar filmlerde ve internette, boşuna barın kapısını işgal etmeyiniz! Derken bir grup genç kız geliyor. Biri yanımdaki duvara dayanıyor. Bünyede merak zirve yapmış bir kere, tanışmak istiyorum. "Saat kaç?" diye sorsam. "Ne o tatlım, balkabağına mı dönüşeceksin?" deyiverir. "Naber" mi desem? Yoksa "Merhaba" mı?... Ve ne desem beğenirsiniz. "Adın ne?" Kız da beni sinek kovar gibi kovdu tabii. Kafa atmadığına şükür. Benim yaptığımı İnek Şaban yapmazdı be! "Barda biriyle konuşmak için yapılacak en son şey nedir?" diye sorarsanız. İşte budur! Bir ortama ancak bu kadar Fransız olunur. Takdir edersiniz ki bu olayla Bigudi maceram son bulur. Başım göğe ermiştir inşallah!
Sabah