Hayatı İstanbullu Gelin'e konu olan kadın: Ülkü Üst Sarpkan

İstanbullu Gelin'in, gerçek hayattaki ana karakterinin Ülkü Üst Sarpkan olduğu iddia edildi. Ülkü Üst Sarpkan, son günlerde İstanbullu Gelin dizisini takip eden birçok seyircinin merak ettiği isim oldu.

ÜLKÜ ÜST SARPKAN KİMDİR?

İstanbul'da geçen çocukluğunuz, aileniz, kısaca hayatınız nasıldı ?

Lise'de okumaya başladım ama evde maddi sıkıntı vardı, okulu bırakmak zorunda kaldım, evde maddi sıkıntılar büyümeye başlamıştı.

Annem sonra ikinci evliliğini yaptı. Babam vefat etmişti ve maddi durumumuz kötüydü. Annem 35 yaşında 65 yaşında bir paşazade ile evlenmek zorunda kaldı. Daha doğrusu aile büyükleri öyle uygun görmüş. Annem de evlendi. Balat'ta antik bir konağa taşındık, orada yaşamaya başladık. Üvey babamın boğazda çok güzel yalısı vardı, yalıyı da borçlara karşılık verdi. Bizde bir tek Balat'ta antik konak kaldı. Annemin 3 çocuğu, paşa babamın da üç çocuğu vardı.

Beyaz Kelebekler grubuna nasıl dahil oldunuz ?

Bir gün iş yerime biri girdi içeri beni sordu, "Evet benim" dedim. Takım elbiseli şık bir adam bana "Beyaz Kelebeklerin" solisti olur musun? dedi. Ben "hemen tamam dedim. Hastaya ilaç sorulur mu."Seçmeler varmış, hafta sonu seçmelere çağırdı. Hafta sonunu heyecanla, seçmelere gitmeyi bekledim.

Hafta sonu geldiler, iş yerinden aldılar, meğer aynı hocadan ders alıyormuşuz, ben bilmiyordu,benim gitmediğim günler onlar geliyormuş, hocam da Halit Ergenç in babası Sait Ergenç. O tavsiye etmiş beni. Nasıl severdi beni. "Büyük yıldız olacaksın, buraya yazıyorum" derdi, Allah rahmet eylesin.

Taksim de bir kulüpte buluştuk. O güne kadar bir çok solist denemişler olmamış. Serpil Barlas ve başka adını hatırlayamadığım ünlüleri denemişler sesleri uymamış. En son bana sıra gelmiş, kulübe girdim mikrofonu elime aldım, dizlerim titriyor. Bir köşede de Orhan Gencebay oturuyor. O zaman bağlama çalıyor. Suat Sayının "Sevemez kimse seni, benim sevdiğim kadar" şarkısını seslendirdim. Güzelce okudum.Ordan Orhan Gencebay zafer işareti yaptı. Artık her gece gar gazinosunda şarkı söylüyordum. Her gece önce Azize Gencebay (Orhan Gencebay'ın ilk eşi) çıkar ardından beni takdim eder, seyirciye tanıtır sahneye çıkardım. İlk günler işi bırakmadım hem Galatasaray'da terziye devam, her gece gar gazinosu bir kaç hafta böyle çalıştım. O zamanlar, on beş günlük ücretimi bir gecede alıyordum. Her şey çok güzel gidiyordu.

Nasıl İstanbullu Gelin oldunuz ?

Turneler de sahnelere çıkarken, Ali Sarpkan'la tanıştım.Hep ön sırada oturur,beni dinlerdi. İstanbul da çalıştığım yerlere geldi, çiçekler getirirdi, çok ısrar etti. Bende üniversite mezunu, Bursalı eşrafından, terbiyeli diye kabul ettim. Çok yakışıklı, terbiyeli bir çocuktu.Aslında, ilk gördüğümde etkilenmiştim.Ama belli etmedim.

Beş sene görüştük, Hep peşimde idi. Bana " Seni seviyorum, sen olmasan başka kimse ile evlenemem, senin şu gülüşün beni esir aldı, sana deliler gibi aşığım tek şartım sahneyi bırakmam" derdi. Bostancı da Derya Gazinosu vardı, orada çalışıyordum. Orada evlendik. Beyoğlu'nda "Elmas Mağazasından gelinliğim, özel dikildi. Beyaz Kelebekler oradaydı. Tüm Bursa eşrafının katıldığı muhteşem bir düğün oldu. Masal gibi bir düğündü, sanki yıldızlar üstünde yürüyordum. Meğer ölüm fermanımı imzalamışım, benim dramım başladı.

İstanbullu Gelin'in Bursa hayatı nasıl geçti ?

Evlendim, Bursa set başında aile apartmanında, kayınpederim çok lüks bir apartman yaptırmış. Çok güzeldi,kocamı çok seviyordum aşıktım, o da beni seviyordu aşıktık birbirimize masal gibi bir aşktı,ama evlendiğimde kayın validem hastanelik oldu, kriz geçirdi daha sonra beni çok sevdi. Teknemiz vardı, çok gezerdik. Eşim çalışmayı sevmezdi,hep babasının parasını yerdi.haftada 2 gün işe gider,2 gün dağa avcılığa gider hiç çalışmazdı, hayatında hiç çalışmadı.
Tüm kızlara sesleniyorum "-sakın olaki zengindir yakışıklı diye bakmasınlar, önemli olan sadakatli, dürüst çalışkan olsun yani baba parasına güvenen adamdan hayır gelmez."
Ben isterdim ki babasının parasına güvenmesin, bir kariyer yapsın.Kendine ait bir başarısı olmalı bir şeyler yapmalı. Babası sonuçta koca fabrikayı bıraktı onlara ama hepsini yediler, batırdılar, evde de sorunlarımız vardı, hep Uludağ'a ava giderdi ya da ben öyle biliyorum,ben yalnız kalırdım.

İstanbullu gelin, neden İstanbul'a gitti ?

2010 yılında annem rahatsızlandı, ona bakmaya İstanbul'a gittim. 2000 yılında evi ayırdım. Çünkü evde şiddet vardı, çocuklar kristalleri kaçırıyordu. Çocuklar anne niye daha önce ayrılmadın? dediler. Bende "Seviyorum, hem de çocuklar bende parçalanmış bir ailenin çocuğuyum, size onu yaşatmak istemedim" dedim. Boşanmış ailenin çocukları genellikle sorunlu bir hayat geçiriyorlar.