Hayırdır inşallah!!! Vatan gazetesi Enver Ören'e neden vurdu?
Vatan Gazetesi İhlas Finans'ın yeniden kurulacağını yazdı. Ercan İnan imzalı haberin çok düşündürücü tarafları var. Peki neden şimdi? Medyafaresi'nin de notu var!
ÖNCE MEDYAFARESİ NOTU:
Haberin tartışılacak yanları var. Ama zamanlaması çok dikkat çekici. Tam İhlas Grubu toparlanmaya ve yeniden ayağa kalkmaya çalışırken sanki birileri kafasına vurup tekrar yere sermeye çalışıyor. İhlas'ın güçlenip ayağa kalkması neden birilerini rahatsız ediyor?
Vatan Gazetesi'nde yayınlanan Ercan İnan imzalı haber ise şöyle.
ÖNCE BORCUNU ÖDE
Enver Ören onbinlerce mağdur ve 1.2 milyar dolar borçla batırdığı İhlas Finans'ı yeniden hayata geçirmeye çalıştığını İMKB'ye bildirdi.
İhlas Holding, İMKB'ye gönderdiği yazıda şu açıklamayı yaptı...İhlas Holding, İMKB'ye bir yazı gönderdi ve "tasfiye halindeki İhlas Finans Kurumu A.Ş'nin yeniden faaliyete geçirilmesi hususunda PriceWaterhouseCoopers AG Switzerland firması ile 11 Aralık 2007'de münhasır mali danışmanlık sözleşmesi imzalanmıştır" dedi
BDDK'ya yakın kaynaklar, tasfiye sürecinde halen 80 bine yakın İhlaszede'ye 700 milyon dolara yakın ana para borcu bulunan İhlas Finans'ın tekrar lisans almasının imkansız olduğuna dikkat çekerek, "Açıklamanın altında borsa spekülasyonundan başka bir şey olamaz" diyor
Önce olayı hatırlamakta fayda var. İhlas Finans'ın 12 Şubat 2001 tarihinde faaliyet izni kaldırıldığında 1.2 milyar dolar yükümlülüğünün olduğu ve bunu ödeyecek gücünün de bulunmadığı ortaya çıkmıştı.
"Kâr-zarar ortaklığı" mantığı ile kurulduğu ve Türk Ticaret Kanunu'na tabi bir anonim şirket olduğu için farklı bir statüde değerlendirilip, her nedense TMSF bünyesine alınmadı. Tasfiye Halinde İhlas Finans Kurumu A.Ş adında bir yapıda tüm alacaklılara borçlarını ödemeyi taahhüt etti. 10 Aralık 2007 tarihli Türkiye Gazetesi'nden öğreniyoruz ki bugüne kadar 64 kez ödeme yaptı. En son 4 milyon YTL daha ödendi ve bugüne kadar ödenen tutar da 484.3 milyon dolar ve 52.7 milyon euroyu buldu. Yine kendi ifadelerine göre faaliyet izni kalkmadan önce 216 bin 592 olan mudi (İhlaszede) sayısı da 76 bin 987'ye düştü. Bunlar kendi verdikleri rakamlar. Henüz ödeme yapılmayan yaklaşık 77 bin mudi var. Yüklü miktarda alacağı olanlara sıra henüz gelmedi.
Kafa karıştıran anlaşma
Durum böyleyken önceki gün İMKB Bülteni'nde yer alan "tasfiye halindeki İhlas Finans Kurumu A.Ş'nin yeniden faaliyete geçirilmesi hususunda Price Waterhouse Coopers AG Switzerland firması ile 11 Aralık 2007'de münhasır mali danışmanlık sözleşmesi imzalanmıştır" açıklaması kafaları karıştırdı.
İhlas Finans'ın yeniden faaliyete geçirilmesi için Price Waterhouse'la danışmanlık sözleşmesi imzaladığını duyurması, Ankara'daki ilgili kurumlarda da şaşkınlıkla izlenmeye başladı. Tasfiye sürecine girmiş ve lisansı iptal edilmiş bir finans kurumunun yeniden faaliyete başlayabilmesi ya da lisansını yenileyebilmesi için BDDK'dan onay alması gerekiyor. Kanun'da özel finans kurumları, Katılım Bankaları olarak tanımlanıyor ve bu şekilde lisans almak zorundalar. Ancak İhlas Finans'ın yeniden faaliyet izni alabilmesi, kanundaki çok sayıda hüküm nedeniyle imkansız. Gerek "kurucularda aranan şartlar", gerekse şirketin iflasa girerek tasfiye sürecinde olması nedeniyle yeniden faaliyete başlama onayı almasına kesin olarak olanak yok. Düzenlemeler bu kadar açık olmasına rağmen, İhlas Finans'ın faaliyetlerine yeniden başlayacağını duyurmasının arka planında ne olduğu sorusu Ankara'daki ekonomi bürokrasisinde de değerlendiriliyor.
Onay verilemez
İhlas Finans'ın henüz BDDK'ya bir başvuru yapmadığını belirten BDDK bürokratları durumu en açık şekilde şu sözlerle tanımladılar: "Böyle bir başvuru olamaz. Olsa bile BDDK böyle bir başvuruya asla onay veremez."
Olayı Türk Ticaret Kanunu'nu iyi bilen otoritelere de sordum. 'Kanun'daki bazı boşlukları arıyor olabilirler'dediler. A.Ş olarak, tasfiye halinde bir şirketin ihyası uygulaması kapsamında şirketi başka bir gruba satabilmeleri mümkün. Ancak sattıkları sadece tabela şirketi olur. Yeniden faaliyete geçmeleri, bir katılım bankası olabilmeleri için lisans almaları şart. Yani BDDK'ya başvurmaları gerek. Sağlam bir yerden söz almadılarsa lisans almaları imkansız.
Peki diyorum "koskoca PriceWaterhouseCoopers şirketinin anlaşma imzalamasına ne diyorsunuz?"
O zaman da şu değerlendirmeyi yaptılar: "Şirket bir mali danışmanlık sözleşmesi yaptığını açıklamış. Elbette yapmıştır. Ancak sayısız mali danışmanlık anlaşması yapılabilir. Price Waterhouse'la 'bizim şu tasfiye bilançomuza bir bak' diye de danışmanlık anlaşması yapabilirsin ki bunu 10-20 bin dolara yapabilirsin. 'Bizi sat' diye de anlaşma yapabilirsin ki bu milyon dolarlık bir anlaşmadır. İhlas'ın Price Waterhouse'la yaptığı anlaşma hiçbir anlam ifade etmez. Ama şirketin " ben şununla anlaşma yaptım " demesi bir ambalajdır."
O halde Enver Ören'in bu özel durum açıklamasının altında yatan neden ne olabilir?
Amaç spekülasyon mu
Otoriteler "İhlas Finans için izin başvurusu yapılsa bile bu, bile bile lades olur. Buradan bir sonuç çıkmayacağını herkes biliyor. Şüphesiz kendileri de biliyor" diyor.
O zaman geriye tek bir neden kalıyor. Borsada spekülasyon. Hisselerin değerini artırmaya yönelik cinlik...
Nitekim gerek İhlas Holding, gerekse İhlas Ev Aletleri hisse senetlerinin fiyat seyrine bakıldığında hareket çok dikkat çekici. 7'inci ayda 50 kuruş olan İhlas Ev hisseleri 3 YTL'nin üzerinde. İhlas Holding hisseleri ise 60 kuruştan 1.2 YTL'ye gelmiş. Önceki günkü açıklama öncesi de yüzde 6'ya yakın prim vardı.
Borsacılardan öğreniyorum ki hisseler sahipliymiş. Tahtaların sahipleri de Enver ve Mücahit Ören'in kurmayları...
TGRT'yİ NEWS CORP'A kaça sattI?
Enver Ören, TGRT'yi (Şu anki Fox TV) dünya medya baronu Rupert Murdoch'ın şirketi News Corp'a 151 milyon YTL bedelle sattığını açıklamış ancak açıktan para aldığı iddia edilmişti. Enver Ören, İhlas Finans'a el konmadan önce TGRT kanalında ünlü sanatçılara büyük transfer ücretleri ödeyerek program yaptırıyordu.
Bu kadar dua ile Papa bile müslüman olurdu
İhlaszedeler çeşitli platformlarda haklarını aramaya çalışırken, Enver Ören'in, İhlas Finans'ı tekrar faaliyete geçirme iddiasını da komik buldu. "Enver Ören öncelikle borcunu ödesin." diyen İhlaszede'ler kendi aralarında haberleştikleri ve organize oldukları internet sitelerinde İhlas Holding'e ve patronu Enver Ören'e tepkilerini ortaya koyuyor. İşte İhlaszedeler'in ilginç tepkileri:
* Bize 5 yıl sabredin dediler. 33'lük değil 99'luk değil 500'lük tespihle ya sabır çektik. Dua edin dediler. Dualarımızı Papa'ya etsek Papa müslüman olurdu.
* Çoğumuza para vermek yerine devre mülk sattılar. Alacağımız yerine, çaresizlikten katmerli fiyatlarla tencere tava bile aldık.
* Bize 2500 şirketten alacaklı olduklarını, alacaklarını tahsil edemedikleri için bizim paralarımızı ödeyemediklerini söylüyorlar. 'Kimdir bu borçlular biz gidelim kapılarına dayanalım' diyoruz. 'Şirket sırrı adlarını veremiyoruz' diyorlar. Tabii veremezler çünkü borçlu olan şirketler kendi şirketleri. O 2500 şirketin güya TMSF'de BDDK'da kayıtları varmış. Bir finans kurumu nasıl olur da 2500 firmaya teminatsız ipoteksiz sorgusuz sualsiz kredi verir, bizim paramızı resmen sokağa atar?
* Bu olaydan Enver Ören ne kadar sorumlu ise Tayyip Erdoğan 2 kat sorumludur. Muntazam ödemeler devam edecek diyorlar yalan söylüyorlar. Nasıl oluyor da hâlâ bizim 2 bin dolara sıra gelmiyor.
* TGRT'yi Murdoch'a sattınız. Vicdanınız varsa bu parayı mağdurların ödemesinde kullanırsınız.
* 5 yılda şirketi tasfiye edeceklerdi. 6'ıncı yılı bitiriyoruz. Sanayi Bakanlığı'ndan ek süre aldıklarını iddia ediyorlar. Ancak bu ek sürenin belgesini maalesef bir türlü gösteremiyorlar.
* Biz artık tasfiyenin kasıtlı dolandırıcı sıfatı taşıyan ve şirketi batıran kişiler tarafından yürütülmesini istemiyoruz. Bu kurula güvenmiyoruz. Tasfiyenin devlete 5 kuruş yük getirmeyecek şekilde TMSF eliyle yürütülmesini istiyoruz.
Ercan İnan/VATAN