Hazal Kaya: Kısa boylu ve mutlu bir kadınım
Shameless uyarlaması Bizim Hikaye dizisiyle ekrana dönmeye hazırlanan Hazal Kaya'dan özel açıklamalar...
Yayından çok önce polemikleri başlayan “Shameless” uyarlaması “Bizim Hikaye”yi başrol oyuncusu Hazal Kaya'dan özel açıklamalar... Kaya: “Göbeğim çıkabilir, canım sıkıldığında sivilcem de çıkabilir. Ben mutlu bir kadınım ve böyle yaşayacağım. Kısa boylu ve mutlu bir kadınım.”
Fox TV’nin dizisi “Bizim Hikaye” bu ay başlıyor ama öncü tartışmaları epeydir sürmekte. Milliyet'ten Asu Maro insanların yorum yapmak için birinci bölümünü bile beklemediği diziyi konuşmak için “Bizim Hikaye”nin Filiz’i (“Shameless”ın Fiona’sına tekabül etmekte) Hazal Kaya’yla buluştu. Onlarca Filiz’in yaşadığı Balat’ta, Hazal Kaya’nın büyüdüğü mahallede.
O hâlâ Balat’ın kızı, zaten annesi burada yaşamakta, sataşan oğlan çocuklarını “Hop, burası benim sokağım, fena yaparım” diye sindiriyor. Ayrıca Mor Çatı’nın kurucularından feminist bir avukat annenin kızı olarak kendi sokağında veya değil, kimseye pabuç bırakacak biri olmadığı açık. Kendine güvenen, ayakları yere sağlam basan, zeki, komik ve mutlu bir genç kadın.
Asu Maro'nun röportajı:
- Uyarlanması söz konusu olmadan önce “Shameless” izleyen bir insan mıydınız?
2012’den beri. Amerikan versiyonunu izledikten sonra İngilizi de izlemek istemiştim, bulamamıştım. Şimdi onu da izledim.
- Sizin için nasıl bir karakter Filiz?
İyi ki Balat’ta çekim yaptık bugün, burada o kadar çok Filiz var ki. Ailesine bakan, kocasına bakan, adeta bütün ailesinin sorumluluğunu taşımak üzere dizayn edilmiş çok fazla kadın var. Hepsinden tek tek etkilendim, umarım becerebilmişimdir yansıtmayı. Filiz benim için çok tatlı, ufak bir kız çocuğu. Benim çok tanışıp arkadaş olmak isteyeceğim bir kız. Başka hiçbir karakterim için söyleyemem bunu mesela. Nihal’i dövebilirdim, gerçekten rahatsız ve huzursuz edici bir arkadaşımız kendisi. Feriha’ya “Allah başka dert vermesin yavrum, üniversiteyi de kazanmışsın artık tamam yani” diyebilirdim. Hiçbiriyle anlaşamazdım ama Filiz’le arkadaş olurdum.
- Hakkınızda yazılan şeyler kalbinizi kırıyor mu?
Eskiden çok etkileniyordum. Sonradan tabii insanın derisi kalınlaşıyor. Sadece aklı mantığı yerinde zannettiğim biri bir laf ettiğinde cevap veresim geliyor ama vermememiz lazım.
- Bir ara kilo aldı diye müthiş üzerinize gelmişlerdi. Ne kadar zayıflamışsınız bu arada.
Ben hastalığım için zayıfladım, kimse “Amma kilo aldın” dedi diye değil. Şeker hastası olduğum ortaya çıktı. Ama o dönem bana yaşatılmaya çalışılan korkunç bir şeydi. Ben eleştirilere ve korkunç yorumlara alışığım, zaten buna mahal veren bir iş yapıyorum. Hiçbir zaman erkek oyuncu kapris yaptı diye bir şey okumayız, kadın oyuncu kapris yapar. Erkek oyuncu kilo alınca “Kilolu hali gözlerden kaçmadı” olur, kadınınki “şaşkınlıkla karşılanır”. Daha acısı kadınların kadınlara bunu yapması. Kendilerine uygulanan şiddeti o kadar kanıksamışlar ki, birbirlerine uygulamaya devam ediyorlar.
- Yaşlanmayacaksın, şişmanlamayacaksın...
Kadın olarak ama. Bir şarap gibi yaşlanabilirsin erkek olarak, kadın olarak asla. Brigitte Bardot benim bebeğim o yüzden, en çok örnek aldığım kadın. O bir anneanne şu an ve öyle görünüyor, 40 yaşında görünmek zorunda değil. Neden insanların nasıl göründüğüyle bu kadar ilgiliyiz? Çok kitap okumalıyız, çok film izlemeliyiz, çok müzik dinlemeliyiz, yaptığımız işi en iyi şekilde yapmak zorundayız, evet. Sonrası seni neden bağlıyor? Bütün dünya kadınlara bunu yapıyor ve reddediyorum. Mesela benim boyumla dalga geçilmesi. Sana ne ya? Boyum kısa ve bu konuda yapabileceğim bir şey yok.
“Hayatım çok zorlaştı”
- Bunların üzerine belki saçma ama nasıl zayıfladınız?
Şeker hastalığı yüzünden hayatım çok zorlaştı. Şimdi sadece hastalığıma göre besleniyorum ve spor yapıyorum.
- Bazı şeyleri hiç mi yemiyorsunuz?
Haftada bir izin günüm var; sabah mantı, öğlen pizza, ara öğün lahmacun filan yiyorum. İnsanım, yemek yemeyi çok seviyorum, zaten aşçılık okudum, kendim de yapabiliyorum o yemekleri. Hiçbir normun beni mutsuz etmesine izin vermiyorum hayatta. Buna mini etek giymek de dahil, şort giymek de dahil, yemek yemek de. Evet göbeğim çıkabilir, canım sıkıldığında sivilcem de çıkabilir. Ben mutlu bir kadınım ve böyle yaşayacağım. İstediklerini söyleyebilirler. Kısa boylu ve mutlu bir kadınım.
“Güçlü kadınlarla büyüdüm”
- Bir kız çocuğu olarak feminist ve aktivist bir anne tarafından büyütülmek çok şey değiştirmiştir.
Kesinlikle. Balat’ta büyümek de öyle. Biz 2001’de buraya taşındığımızda daha kimse yoktu burada, annem çok sevmişti bu semti. İki kadın böyle bir mahallede nasıl yaşanır, annem Antep’de büyüdüğü için biliyor. Benim bir fikrim yok, ben son derece güçlü kadınlarla büyüdüm. Mor Çatı’da sandalyeleri birleştirip uyutuyorlardı beni. Kendilerini ve başka kadınları çok iyi koruduklarına şahittim ama biz yalnız başımıza böyle bir mahallede kaldığımızda ne olacağını bilmiyordum. İlk taşındığımızda herkes uzaktan bizi izliyordu; “Başlarında erkek yok, burada mı yaşayacaklar?” gibi bir durum vardı, birden eve yemekler gelmeye başladı, “Sen çalışıyorsun, çocuk aç kalmasın” diye. Kadın dayanışmasının ne tatlı ve ne şahane bir bir şey olduğunu biliyordum, burada da pekişti o hikaye.
“Niyetim sanat tarihi okumaktı”
- Küçük yaşta size sanatla uğraşma imkanları sunulmuş; danstan müziğe. Oyunculuk hiç mi aklınızda yoktu?
Hiç yoktu. İtalyan Lisesi’nden sonra İtalya’ya gidip sanat tarihi okumaktı benim niyetim. BBC’de bir program vardı, aileler dedelerinden kalma eşyaları getiriyorlar, eski aristokratların eşyaları; açık artırmayla satılıyor. Orada bir tane eksper vardı kadın, ondan çok etkilendim sanat tarihi okumaya karar verdim. Sonra Assos’ta tatildeyken bir kadın geldi, “Oyunculuk yapmayı düşünüyor musun?” diye sordu. 13 yaşındayım, nasıl düşüneyim? Orada işte dedim ki “Bunların hepsini yapabilirim ben oyunculukta. O eksper de olabilirim, müzik de yapabilirim, dans da edebilirim” ve öyle evet dedim.