İmamoğlu: Eşcinsel evliliğe izin verilmesine toplum hazır değil
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, eşcinsel vatandaşların da yaşam kalitelerini, özgürlüklerini korumakla ilgili sorumlulukları olduğunu belirterek, "Şunu söylemekte fayda görüyorum ki eşcinsel evliliğe izin verilmesi hususunda henüz toplumumuzun da hazır olmadığının altını çizmek isterim" dedi.
Haber Global’da Jülide Ateş’in sunduğu 40 programına katılan İmamoğlu, kendisine yöneltilen 40 sorudan birisi de eşcinsel evlilikle ilgili oldu. Ateş, programda İmamoğlu’na şu soruyu yöneltti:
"İBB Meclis toplantısında toplumsal cinsiyet eşitliği projesiyle ilgili komisyon kurulması önerilmişti. CHP’nin bu girişimi “İmamoğlu’ndan eşcinsel evliliklerin önünü acıkacak proje” olarak manşetlere yansıdı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın sözleri var…Çeşitli tartışmalar yaşandı. Resmi olmayan rakamlara göre ülkemizde 3 milyon eşcinsel olduğu belirtiliyor. Eşcinsel evlilikleri onaylıyor musunuz?"
İmamoğlu, bu soruya şöyle yanıt verdi:
Ben özgürlüklere saygı duyan, özgürlüklere dair toplum içindeki insanların kendi yaşamlarıyla ilgili süreçlerine destek olmaya çalışan bir yapım var. Görevim de bunu gerektiriyor.
Tabii ki eşcinsel vatandaşlarımızın da yaşam kalitelerini ya da yaşam ile ilgili özgürlüklerini korumakla ilgili sorumluluğumuz var. Geçmişte bu görevi yapmış insanların sorumluluğu olduğu gibi benim de var, benden sonraki belediye başkanlarının da var, ülkeyi yönetenlerin de var.
Şunu söylemekte fayda görüyorum ki eşcinsel evliliğe izin verilmesi hususunda henüz toplumumuzun da hazır olmadığının altını çizmek isterim.
"İstanbul'un çok fazla sorunu var; yoksulluk bizi zorlayacak"
İstanbul'un baş edemediğiniz bir problemi var mı?
İstanbul'un çok fazla sorunu var. Herkesin talebi farklı farklı. Ama güncel bir sorun yaşıyoruz aslında, yoksulluk sorunu var İstanbul'un ve sayısı gittikçe büyüyor. Neyle karşılaşacağımızı bilmiyoruz. İnsanlar işini kaybetmiş ve günlük hayatından yaşantısından para kazanan insanların nasıl bir ekonomik dünya ile karşılaşacağını bilmiyoruz. Dolayısıyla yoksulluk bizi zorlayacak. Baş edememek demeyelim. Ama gerçekten önümüzdeki günlerde şehirdeki yoksulluk bizi zorlayacak.
"Deprem için bağımsız bir konsey olmalı"
Büyük depremde İstanbulluları nasıl koruyacaksınız?
Deprem olduğu anda İstanbulluları korumak başka bir kavram ya da depremden sonra yapacaklarınız başka bir olgu. Ama esas olan bugün ne yapabileceğimiz. Çok vakit kaybettik ve biz depremi aslında çok önemli bir konu olarak hiçbir zaman masanın ön tarafına koymadık. Hep sağda solda tartışıldı hatta bazen sallandığımızda tartıştık. Bizim hiçbir zaman hafızamızdan çıkmıyor. Hatta bu konuda sürekli ilgililere yetkililere hatırlatmada bulunuyorum.
Deprem tek başına ne bir belediyenin ne bir belediye başkanının, ne hükümetin ne de bir Cumhurbaşkanı'nın tek başına çözeceği bir konu değil. Deprem bütüncül bir mesele. Hele hele İstanbul depremi. Yani siz bu kentte 16 milyon insanı koruyacaksınız, 10 binlerce bozuk yapı stoğunu düzelteceksiniz bütüncül bir sistem bu. Onun için deprem konseyi önerisinde bulunduk ve bu öneriyi sayın bakanımıza ilettik ve kendileri bunu kabul etti.
Bağımsız bir konsey olmalı. İçinde finans sektörü olmalı, içinde yapı sektörü olmalı, içinde bankacılar olmalı içinde toplumun farklı katmanları olmalı. Yani siyasi hiçbir tarafı kalmamalı özgün ve bağımsız olmalı diye önerimizi ilettik. Bu konunun koordinasyonunu Şehircilik Bakanlığı yapabilir.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve İstanbul Valiliği bu konunun ana koordinatörleri olabilir. Depremi bütüncül milli bir mesele olarak kabul ediyorum.
Süreci başlatan biziz
Başakşehir Şehir Hastanesi’nin yapılmaması ve iptal edilmesi…
Burada bir şehir hastanesi var. 2020 içinde planlanan bir hastane ve bu hastanenin 2 tane önemli ulaşım hattı var. Bir tanesi kara yoluyla daha da önemlisi metroyla. Bizim göreve geldiğimiz dönem itibariyle, en önemli ulaşımı sağlayacak olan metro hattı daha yüzde 7-8 seviyesindeydi.
Baktık ki metro ihalesi yanlış bir ihale, yapımcısı ve protokolüyle ilgili birçok sıkıntılar var. Bu konuda bu projeye yurt dışından finansman imkânı bulmak mümkün değil ve bunu da maliyeti itibariyle iç finansmanla yapmak mümkün değil. Dolayısıyla bunun hızlıca yetiştirilmesi lazım ve biz hızlıca girişimlere başladık.
İller bankası olsun, valilik olsun görüşmeleri başlatan biziz. Bu soruna çözüm arayan biziz. "Bakın hastane yapılıyor ama yolu yok. Metrosu yok. Bu iş ihmal edilmiş." şeklinde bu süreci başlatan biziz.
Hakkınızdaki yolsuzluk iddialarına nasıl cevap vereceksiniz?
Bu kadar mercek altında olan bir insanın 5 yıllık belediye başkanlığı, büyükşehir adaylığı, 1 yıla yakındır büyükşehir başkanlığı sürecinde hala hakkında bir tane bile mahkeme kararı yoksa süreç kendini açıklıyor demektir. Ama özellikle bir takip altında bulunma durumu var. Yeniden bazı dosyaların pişirilmesi yeniden tekrar dosyaların açılarak gündeme getirilmesi...
Benim Beylikdüzü ile alakalı iki defa soruşturma görüp hiçbir suçlama oluşmamış dosyam tekrar İçişleri tarafından soruşturmaya tabi tutuluyor. Tam aksine metruk halde duran alanları yeşil alana dönüştürüp İstanbul'un neredeyse en büyük yeşil alanlı parkını yapıp kente hediye eden bir belediye başkanlığı dönemi yaşattım Beylikdüzü'ne.
"PKK ve FETÖ ile bağlantım mümkün mü?"
PKK ve FETÖ ile bağlantınız var mı?
Mümkün mü? Türkiye'de birçok siyasi özellikle FETÖ ile bağları olmasına rağmen bir tarihi milat çekip "öncesinin bir önemi yok bundan sonrası önemli" diye bir milat koyuyorlar. Diyorlar ki "Öncesinde FETÖ ile irtibatın olsa da önemli değil." Benim hiç böyle bir ilişkim olmadı. Ne ticari ne insani...
Bu tür organizasyonların ülkenin bütünlüğüne, devletin güçlü yapısına sıkıntı vereceğini dile getiren de bir yapım vardır. PKK'yı tariflemeye de gerek yok. Türkiye'ye çok ciddi zararlar veren terör örgütüdür. Benimle ilgili yapılan yakıştırmaların tümüyle siyasi karalama olduğunun altını çizerim.