IMF ile el altından görüşülüyor mu?
Yeniçağ gazetesi Ankara Temsilisi Ahmet Takan, Cumhurbaşkanlığı'ndaki bir kaynağının "IMF ile el altından görüşülüyor" dediğini iddia etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sık sık IMF'ye Türkiye'nin borcu olmadığını söylüyor. Erdoğan "IMF'ye borcumuzu 2013 yılında kapattık. Hatta borç verelim dedim ama kabul edilmedi" ifadesini katıldığı ekonomi toplantılarından tekrarlıyor.
Takan bugünkü (24 Temmuz 2018) yazısında IMF ile el altından görüşüldüğü iddiasına gündeme getirerek şunları kaydetti:
En önemli hücum silahıydı... Argümanıydı!..
Yıllardır kaç kez duyduk... Ballandıra ballandıra... Çeşitli versiyonlarda;
"IMF bizden borç istedi 5 milyar dolar. Arkadaşlara dedim ki, 'verin.' Sonra IMF baktı ki biz onlara borç verebilecek durumdayız, ciddiyiz, bu parayı almaktan vazgeçti."
"IMF'ye artık borcumuz yok. Onlar bizden istedi. 5 milyar dolar verecektik, 'Türklerden para aldılar diye rezil oluruz' düşüncesi ile vazgeçtiler."
Hazine ve Maliye Bakanı damat Berat Albayrak'ın "kavga değil. Kazan kazan" başlığını verdiği (!) G-20 toplantısı için Arjantin'de bulunduğu gün saraydan bir haber kaynağım ile yarı tartışır halde tatlı tatlı sohbet ediyorduk. "Damadın hazinenin başına getirilmesi doğru mu?. Uluslararası piyasalara güven..." vs. gibi konularda.... Mahalli seçimlerin erkene çekilebileceği ihtimali üzerine konuşurken birden laf döndü dolaştı unuttuğumuz (!) IMF'ye geldi. Saray kaynağımın ağzından birden "IMF ile el altından görüşülüyor" lafları dökülmesin mi... Balıklama daldım bomba haberin üzerine... "Kem" dedi, "küm" etti... Devirdiği çamın farkına vardı ki hiç detay vermedi. "Yazma" da diyemedi...
Haberin kralını yakalamıştım bir kere... Hemen damat beyin Arjantin'de neler konuştuğuna baktım. Hep bir kalemden çıktığı belli olan haberlerin flaşı şöyleydi;
"Bakan Berat Albayrak, 'yeni ekonomik programın çerçevesi, yeni iletişim stratejisi ve Türkiye ekonomisinin geleceğine' dair önemli açıklamalarda bulundu. Albayrak zirveyi izleyen gazetecilere, 'piyasalarla kavga ederek değil, kazan kazan ilişkisine dayalı güçlü bir iletişimle yürüyeceğiz. Piyasa dinamikleri uyumlu, reel iktisadi hayatın gerçekleri ile uyuşan bir şekilde, küresel finansal sistemle koordineli yol alacağız' dedi."
Arjantin'de küresel sistemle uyum!.. Çok manidar geldi bana... Hafızamı tazeledim.
Türkiye ile Arjantin 2001 yılında, aynı anda IMF'ye gitti. O zaman da yine büyük kamu açıkları, döndürülemeyen dış borçlar, verilen büyük cari açıklar, sermaye kaçışı ve yerli parada büyük değer kaybı vardı. Kâbus gibi günlerdi... Hoş şimdi canım yurdumun içerisine bakarsanız her şey güllük gülistanlık gösteriliyor. Ancak yurt dışındaki ekonomi çevreleri son yıllarda Arjantin ile Türkiye karşılaştırması yapıyor. Arjantin ve Türkiye'nin adlarının yeniden IMF ile birlikte anılmaya başlandığını, ekonomik göstergeleri Türkiye'den biraz daha kötü durumda olan Arjantin'in şimdiden 30 milyar dolarlık kredi temini için IMF ile temasa geçtiğini belirtip sırada Türkiye'nin olup olmadığını sorguluyorlar. Yurt dışı basınında, kısa bir süre önce IMF'nin Türkiye'yi izleme masası kurduğu yazılıp çiziliyor. Koca IMF'de Türkiye masası yoktu da yeni kuruluyor manasını çıkarmayın. Bu şu demek; masadaki adam sayısı 1 ise bunun sayısının artırıldığı... Hele bu hatırı sayılır adamlardan oluşuyorsa ne yaparlar?... Sadece rakamları mı izlerler?..
Aldığım duyumu ekonomi bürokrasisi içinde bir kaynağıma sordum. Şunları söyledi;
"Duydum IMF ile görüşüldüğünü. IMF'den istenen 50 milyar dolar. Merkez Bankası toplanacak. Faizi artıracak. Türkiye'deki faizler yükselebilir. Örneğin geçen hafta Türkiye'deki faizler yükseldiği için bankalar yüzde 18'in üzerine çıktılar. Bu da reel olarak adamın eline geçen yüzde 16.5. Geçen hafta 7 milyar dolar para dövizden TL'ye geçti. Biraz daha dikkatli olurlarsa dövizden TL'ye geçen rakam 15-20 milyarı bulur. IMF sadece para vermiyor. 'Sen şu yasayı da değiştireceksin' diyor. 'Bakanlığa şunu getireceksin, ekonomiden şu sorumlu olacak' diyor. Kemal Derviş örneği malum. Görüşme var, bu şekilde çözmeye çalışacaklar. Merkez Bankası faiz yükselterek bu işi çözecek."
Bu söylenilenlerle yetinmedim. Siyasette çok tecrübeli, acı tatlı çook günler görmüş geçirmiş bir dostuma müracaat ettim. İktidarın yanlış ve kötü ekonomik politikalarını tek tek sıraladı. "IMF'ye gitmelerinden başka şansları kalmadığının" altını çizdi. Ancak ekledi; "Onca yıllık tecrübelerime ve de izlenimlerime dayanarak söylüyorum. Bu sefer IMF ile anlaşma açıktan yapılmaz. Gizli kapaklı olur. Pazarlıklar yapılır. Onların istedikleri yerine getirilir. Kamu harcamalarında tasarruf, kemer sıkma vs.. IMF'den bir kaç uluslararası derecelendirme kuruluşuna telefon edilir. Bir de bakarsınız Türkiye'nin notu yükselmiş. Onların dayattıkları yapılmaya başlanır para da ufak ufak gelir..."
"Hazinenin başına damat mı getirilir" diye sorgulayan kendini bilmez densizler şapa oturtturulur...
Damat Berat, başta dış piyasalar olmak üzere tüm piyasalara sonsuz güven aşılar!..
Ağızlar dolusu hakaretler savurduğunuz Hollanda ile "ne oldu da 1 günde yeniden dost oldunuz" diye sorgulanmadığı gibi IMF de kimsenin aklının ucuna gelmez!..
Alan razı veren razı olduktan sonra... Geride kalana ne düşer?..
Nasıl olsa... Keklenmeye alışığız!..
Kazıı kazan... Koşun şapkalıya!..