Jennifer Lawrence'ın yeni filmi Joy
Radikal sinema yazarı Uğur Vardan yazdı. Genç bir kadının çevre baskısına rağmen ayakta kalma mücadelesine odaklanan 'Joy'u bir Jennifer Lawrence filmi olarak nitelemek gerek.
JOY (Not: 2.5/5)
Yönetmen: David O. Russell
Oyuncular: Jennifer Lawrence, Robert De Niro, Edgar Ramirez, Virginia Madsen
Yapım: 2014, ABD
Süre: 124 dakika
Kazanan takım bozulmaz” derler... David O. Russell da, bu genel görüşe uygun davranıyor ve 2012 tarihli ‘Umut Işığım’daki (‘Silver Linings Playbook’) üçlüsüne (Jennifer Lawrence, Bradley Cooper ve Robert De Niro) yeni filmi ‘Joy’da bir kez daha yer veriyor. Lakin ‘Joy’u asıl olarak bir Jennifer Lawrence filmi olarak nitelemek gerek. Çünkü genç yıldız, bu kez öyküyü neredeyse tek başına sırtlıyor.
Film, genç bir kadının çevre baskısına rağmen ayakta kalma mücadelesine odaklanıyor. Joy, kaotik aile ortamından kurtulmak adına çocukluktan beri içinde saklı olan ‘kâşif ruhu’nu harekete geçirerek çıkmak istiyor ve kendi icadı olan ‘mucize’ paspasla bu yolda ilk önemli adımı atıyor. Lakin önünde son derece meşakkatli bir yol vardır..
‘Joy’da Jennifer Lawrence’ın oyunculuğu dikkat çekiyor çekmesine de O. Russell’ın kaleme aldığı senaryo hem dağınık hem de kimi anlarında inandırıcılıktan fazla uzak, gereksiz derecede abartılı. Bence filmin asıl rahatsız edici yanı ‘Amerikan rüyası’na ve kapitalizmin acıları hafifletici yanına olan inancı. O. Russell, bütün bunlara inanıyor ve tepkisini, sistemin erkek egemen olmasına karşı koyuyor.
Öyküye baktığımızda ‘Joy’un yükselişine engel olanlar babası, paspas tasarımını yapmamalarına karşın üretimde aşamasında kolay para kazanan üçkâğıtçı erkekler, satışların gerçekleştiği kanaldaki erkek yönetici ve yine, ürünü yanlış bir şekilde tanıtan erkek sunucu (bu listeye işten kaçan kocayı da ekleyebiliriz)...
Sonuç? Oyunculuk performansları açısından sorun yok, öyküde kimi hoş anlar ve espriler de var ama genel olarak ‘Joy’ bence vasat bir film olmuş. Aynı sularda yüzen bir film üzerinden tarife soyunursak mesela bir ‘Erin Brockovich’ değil...
Uğur Vardan - Radikal