Kadın dostu porno çekiyorum

Kadınların porno filmlerde aşağılanmalarına karşı çıkan feministler, kendi pornolarını yarattı. Yazıyor, çekiyor, yönetiyorlar. Tempo dergisi, nisan sayısında Feminist Porno Ödülleri'nin de 10 yaşına basması vesilesiyle türün öncüsü sayılan, eski porno yıldızı Candida Royalle ile...

Aralık 2014. Viyana’da yapılan TEDx konferansı sahnesine, blucin ve Converse’leri içinde enerjik ve sevimli bir kadın geliyor. “Bir porno sahnesi hayal edin” diye başlıyor konuşmasına; “Ne görüyorsunuz? Bir kadın... Sarışın, daracık bir elbise giymiş, kıpkırmızı dudakları, karpuz kadar göğüsleri var. (…) Bir erkeğe oral seks yapıyor. Niye mi? Çünkü bu kibar adam, otomobili bozulduğu için ona yardım etti. (...) Her şey bitince sahte bir hazla gülümsüyor.”
Bu abuk ‘hikâye’ kahkahalarla karşılanıyor salonda. “İşte” diyor sahnedeki kadın, “Buna 'porno' diyoruz. Ve pornonun değişmesinin vakti geldi.”
İnternette yüzbinlerce kişinin izlediği konuşmasıyla, bireysel #ChangePorn (Pornoyu Değiştir) kampanyasını başlatan ödüllü feminist porno yönetmeni Erika Lust, türün yeni nesil temsilcilerinden biri. “İki kızım var; biri yedi, diğeri dört yaşında. Onların, kendilerine saygılarını ve vücutlarıyla ilgili algılarını Photoshop’lu süpermodellerden ya da seksi, o kötü ve cinsiyetçi porno filmlerden öğrenmelerini istemiyorum” diyor.

Bir grup feministin pornoyu değiştirme savaşı, 30 yıllık bir mesele. 1980'lerde ortaya çıktığında kadın hareketini bıçak gibi ikiye bölen tür, aradığı desteği hemen bulamamıştı. “Medya başta yargılayıcıydı" diye anlatıyor feminist pornonun önderi Candida Royalle®, "Onlara göre bir pornocudan daha kötü bir şey varsa, o da bir kadın pornocuydu!”
Üniversite yıllarında feminist bir aktivist olan Royalle, bohem bir hayat sürerken kendisini bir anda yetişkin filmleri endüstrisinde bulmuş ve ‘pornonun altın çağı’ denilen 1970’lerde tam 25 filmde rol almıştı. Bir iç hesaplaşma döneminden sonra kamera arkasına geçti ve kadınların da izleyebileceği erotik filmler çekmek üzere Femme Productions®’ı kurdu. Royalle günümüzde sözü dinlenir bir feminist porno önderi olarak New York ve Princeton gibi prestijli üniversitelerde, kongrelerde ve konferanslarda konuşmalar yapıyor, CNN ve NBC gibi televizyonlarda görüş bildiriyor, İfade Özgürlüğü İçin Feministler gibi platformlarda rol alıyor.
Seks-pozitif feminizm ve pozitif vücut aktivizminin güçlenmesiyle Batı medyasında da görünür hale gelen feminist pornografiyi anlamak üzere, Tempo dergisi Royalle’e ulaştı.

‘Porno’ ve ‘feminizm’i bağdaştırmak çok güç. İkisi nasıl bir araya gelebiliyor?
Evet, ‘feminist porno’ tanımı çoğu kişiye ‘oksimoron’ geliyor; birinin öbürüyle ilgisi olamaz gibi! Bana göre feminizm, kendi seçimlerimiz ve gücümüzle ilgili. Bu alanda çalışmayı da kendim seçtim.

Porno sektörüne nasıl girdiniz?
San Francisco’da son derece bohem bir hayat yaşıyordum. (…) Daha çok para kazanabilmek için çıplak poz vermeye karar verdim. O sırada, “Porno filmlerde oynar mısın?” diye sordular. Hiç bu tür bir film izlememiştim; öfkeyle çekip gittim. Ama erkek arkadaşım işi denemeye karar verdi. Onu ziyarete gittiğimde, setin profesyonelliği ve insanların çekiciliğinden etkilendim. Verdikleri para da, zor durumdaki bir aktris için iyiydi. O günlerde sekse dair kültürel tutum da son derece açıktı ve ölümcül hastalıklar yoktu.

Kamera arkasına geçip, feminist porno çekme kararını nasıl verdiniz?
O dönemde porno filmlerin çoğu seks-negatifti; kadınların bakış açısını ve cinsel olarak hoşlandıkları şeyleri yansıtmıyordu. 1960'ların sonu, 1970’lerin başında, kadın hareketinin etkisiyle kadınlar konuya merak sarmıştı. Ev videosunun icadıyla bu filmlere evlerinde rahatça göz atabilirlerdi. Ama onlar için üretilmiş hiçbir şey yoktu. Kimsenin önem vermediği yeni bir pazar gördüm ve bu boşluğu doldurabileceğimi fark ettim. Erkekler için olduğu düşünülen bir türe kadın sesini dâhil etmek politik açıdan da meydan okuyucuydu.

Ve 1984’ten beri feminist porno filmleri yazıp yönetiyorsunuz. Kadınlar bu filmlerde neler görmek istiyor?
Eskiden bu gibi genellemeler yapmak kolaydı. Kadınların ‘romantizm istediği’ kanısı yaygındı. Ama artık şu fark ediliyor: Her kadın kalp ve çiçek istemiyor, hatta çoğunun seks fantezileri var. Bazı kadınlar sert ve edepsiz şeyleri sever, bazıları yumuşak ve şefkatli olanları… Ama çoğu, bir hikâye arar. Bir erkeği gördüğü anda dizlerinin üzerine çöken bir kadındansa, olup bitenlere dair fikri olsun ister: "Kim bu insanlar? Niye birlikteler? Birbirlerine karşı ne hissediyorlar? Niye sevişmek istiyorlar?" gibi…

Feminist pornoda kırmızı çizgiler, kabul edilemezler var mı?
Kendi adıma konuşmam gerekirse; ben ve ilk zamanlardaki ortağım Lauren (Neimi) bir konuda anlaşmıştık: Filmlerde erkeğin aktrisin vücuduna, özellikle de yüzüne boşaldığı sahneler olmayacaktı. Filmlerimin yüzde 99’unda böyle sahneler yoktur. Bir de, çok dikkatle ele alınması gereken ‘tecavüz fantezileri’ meselesi var.

Bir porno yıldızı stereotipi var: Kocaman göğüsleri olan, çoğunlukla sarışın, aşırı makyajlı ve tabii seks bağımlısı. Sizin filmlerinizdeki kadınlar da böyle mi?
Stereotiplerden birini atlamışsınız: Teşhirci kadınlar! Her kadının görünüşünü değiştirmeye ve kendisini nasıl istiyorsa öyle göstermeye hakkı var ve bunu önemsiyorum. Bense, doğal kadınlarla çalışmayı tercih ediyorum çünkü izleyicilere bir kadının sevilebilir ya da arzulanabilir olması için ‘belli bir şekilde görünmesi gerektiği’ ya da daha kötüsü; ‘mükemmel olması gerektiği’ mesajını vermek istemiyorum!

FEMİNİST PORNONUN KURALLARI
Bir filmin ‘feminist porno’ sayılabilmesi için asgari şartlar; kadın cinselliğini seks-pozitif bakış açısıyla ele alması, çeşitli cinsel ifadeleri aktarması ve yapım sürecinde prodüktör, yönetmen ya da kameraman olarak kadınların yer alması. Feminist porno ödülleri veren PorYes'e göre ise, şu kriterler özellikle önemli:

• Kadını aşağılayan, insanlık dışı muamelelere yer verilmemesi,
• Prodüksiyon kalitesi (hikâyeleştirme, ışık, kamera açıları vb.),
• Sevgiyle ilgili ifadelerin kullanılması,
• Farklı vücut tipleri, yaşlar, kökenler, cinsiyetler ve seksüel yönelimlere yer verilmesi,
• Gerçek ses kayıtlarının kullanılması; seslendirmeyle orijinal seslerde değişiklik yapılmaması,
• Erkeğin boşalma anının doğrudan gösterilmemesi,
• Orgazmın nihai hedef olarak belirlenmemesi,
• Cinsellikle ilgili yeni bakış açılarına yer verilmesi,
• Oyuncuların etik şartlarda çalışması ve güvenli seks (bazı filmlerde prezervatif kullanılıyor).
* FPA, kurgusal olması kaydıyla sadizm/mazoşizm unsurlarını da feminist porno sınırları içinde kabul ediyor. Rızaya dayalı olması kaydıyla bunu şiddet ya da istismar olarak değerlendirmediklerini söylüyorlar.

Röportajın tamamını Tempo dergisinin nisan sayısında.