Kadın koğuşlarında kameralar banyo ve tuvaleti görmesin
Medyafaresi.com- TBMM Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Komisyonu Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu’ndan hükümlülere destek, yönetime çözüm önerileri verildi. AKP Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat, raporun görüşüldüğü alt komisyon toplantısında değerlendirmelerde bulundu.
Hülya Karabağlı - Medyafaresi.com Özel Haber
AKP Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat, raporun görüşüldüğü alt komisyon toplantısında, ”5 yaşında bir kız çocuğunun beslenme konusunda çok sıkıntısı olduğu söylendi. Haftada 1 kutu süt veriliyormuş. O sıkıntılar inşallah giderilir” dedi.
Eronat, inceleme sırasında aldığı “Hem PKK koğuşunda hem Hizbullah koğuşunda çok yaşlı mahkûmlar var. Mesela bir yerde 84 yaşında bir tutuklu var, yirmi beş yıldır davası sonuçlanmamış” notunu okudu.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonu, Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu'nu görüşerek kabul etti.
Komisyon, kapasite fazlalığından, barınma koşullarındaki sorunlara, ısınmadan, sıcak su şikayetlerine kadar olan yoğun şikayet hattında tüm başlıklar için tek tek çözüm önerisi sundu. Komisyon, Kameraların her yeri izlemesi ve kaydetmesinin mahremiyet bakımından rahatsız edici boyutlara ulaşabildiği noktasında kameraların yönünü değiştirmek gibi bir seçenek sundu ve “Özellikle kadın koğuşlarında ortak alanı gözetlemek için kullanılan kameraların banyo ve tuvaleti görmeyecek şekilde yönlendirilmesi çalışma yapılmalı” dedi.
Kelepçeli muayene eziyetine çözüm önerisi
Doktor muayenelerinin kelepçeli olarak yaptırıldığı, doktorun muayenenin kelepçeli yapılmasına ihtiyaç duymadığı hallerde dahi görevli personelin güvenlik gerekçesiyle kelepçeyi çıkartmadığına ilişkin Komisyon, ilgili protokole açık bir hüküm konulabileceği gibi bu talebin gerekçelendirilerek bir nüshasında da muayene edilecek hükümlü ve tutukluya verilmesi yönünde düzenleme yapılmasının uygun olacağını bildirdi ve “ Bu şekilde keyfi kelepçeli muayene uygulamalarının önüne geçilebilecek ve personelin daha dikkatli davranması temin edilmiş olabilecektir” açıklamasını yaptı.
Eronat: Bir çocuğa haftada bir litre süt
Kurumda anneleriyle birlikte kalan çocukların beslenmesi için gerekli gıdaların temin edilmediği, bir çocuk için haftada ancak bir litre süt verildiği, bu miktarın gelişme çağındaki çocuk için yeterli olmadığı sorununda çocukların beslenmesinde ihtiyaç duyulan gıda maddelerinin hem miktarının hem de çeşitliliğinin artırılmasının gerektiğine dikkat çekti.
Çocukların yaş ve gelişim düzeylerine uygun oyuncak, boya, defter ve kitapların bedelsiz olarak temin edilerek zaten çocuklar için zorlu yaşam koşullarına neden olan ceza infaz kurumu koşullarının bir nebze de olsa hafifletilmesinin sağlanması tavsiyesinde bulundu.
İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU HÜKÜMLÜ VE TUTUKLU HAKLARINI İNCELEME ALT KOMİSYONU
Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu’ndan bazı bölümler şöyle:
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun 17 Ekim 2018 tarihli toplantısında kurulmasına karar verilen Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonu, 8 Kasım 2019 tarihinde Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünde incelemelerde bulunmuştur.
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna Yapılan Başvurular
İnceleme yapılan ceza infaz kurumlarından 27. yasama döneminin başından incelemenin yapıldığı güne kadar İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna; genel olarak sağlık sorunlarıyla yeterince ilgilenilmemesi, tedavilerin geç veya hiç yaptırılmaması, nakil taleplerinin yerine getirilmemesi, kurum personeli tarafından keyfî tutum ve davranışlarda ve kötü muamelede bulunulduğu, sıcak ve soğuk su konusunda sorun yaşandığı, hükümlü ve tutukluların sosyal faaliyetlerden ve iletişim imkânlarından yararlandırılmadığı, fiziki koşulların yetersizliği ve tutuksuz yargılanma talepleri konularında başvurularda bulunulmuştur.
DEĞERLENDİRMELER
Diyarbakır Ceza infaz Kurumları Kampüsünde yapılan incelemelerde gerek Alt Komisyona verilen bilgiler gerek hükümlü ve tutuklularla yapılan görüşmeler bir bütün halinde değerlendirilmiş ve aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır.
Kampüste yer alan ceza infaz kurumlarında kapasite üstünde hükümlü ve tutuklu barındırıldığı görülmekle birlikte bu durumun beraberinde getirdiği sorunların aşılması amacıyla yapılan yeni yatırımların özellikle fiziki imkân ve koşulların düzeltilmesinde önemli bir ihtiyacı karşılayacağı düşünülmektedir. Yapımı devam etmekte olan ve yakın bir tarihte faaliyete geçmesi planlanan 2 adet T tipi kapalı ceza ve infaz kurumu ve yüksek güvenlikli ceza ve infaz kurumu, bu konuda duyulan ihtiyacın büyük bir kısmını karşılayacak niteliktedir.
Sağlık konusunda yaşanan sorunun en önemli nedenlerinden birinin personel eksikliği olması nedeniyle bu alanda ihtiyaç duyulan yeteri kadar personelin istihdam edilerek sorunun çözülmesi gerekmektedir.
Muayenelerin kelepçeli olarak yapıldığı ve bu uygulamanın kabul edilmemesi halinde muayenenin yaptırılmayarak hükümlü ve tutukluların kuruma geri getirildiği şikâyetleri karşısında mezkûr Protokol hükmünün titizlikle uygulanmasına özen gösterilmesine dikkat çekilmiştir.
Ayrıca doktorun yazılı olarak talep etmesi kaydının hangi hallerde geçerli olacağına dair Protokole açık bir hüküm konulabileceği gibi bu talebin gerekçelendirilerek bir nüshasında da muayene edilecek hükümlü ve tutukluya verilmesi yönünde düzenleme yapılması uygun olacaktır. Bu şekilde keyfi kelepçeli muayene uygulamalarının önüne geçilebilecek ve personelin daha dikkatli davranması temin edilmiş olabilecektir.
Yemeklerin yeterli ve besleyici olmadığı ve aynı zamanda yemek kalitesinin düşük olduğu, diyet yemek zorunda olan hükümlü ve tutuklulara gereken diyet yemeklerin verilmediği, kurumda anneleriyle birlikte kalan çocukların beslenmesi için gerekli gıdaların temin edilmediği, çocukların beslenmesinde ihtiyaç duyulan gıda maddelerin hem miktarının hem de çeşitliliğinin artırılmasının gerektiğine dair şikâyetlerin giderilmesi için bütçe imkânları elverdiği ölçüde günlük iaşe bedelinin uygun görülecek miktarda artırılması yönünde çalışmalar yapılması uygun olacaktır.
Hükümlü ve Tutuklular ile Ceza İnfaz Kurumları Personelinin İaşe Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinin son fıkrasındaki “Çocuk hükümlü ve tutuklular ile kurumda annesiyle birlikte kalan çocuklara, süt emziren anneler ve hamilelere durumlarına uygun ve Bakanlıkça belirlenen tutarda gıda verilir.” hükmü uyarınca özellikle kurumda annesiyle kalan çocukların beslenmesi için verilen gıda maddelerinin miktarlarının artırılması ve çeşitliliğin sağlanması yönünde Adalet Bakanlığı tarafından gerekli çalışmanın yapılarak, zorlu koşullarda yaşanan çocukların bedensel ve zihinsel gelişimlerinin sağlanması gerekir.
Annesiyle kalan ve aynı yatakta yatmak zorunda kalan çocukların yaşına ve haline uygun yatakların temin edilmesi ve yine çocukların yaş ve gelişim düzeylerine uygun oyuncak, boya, defter ve kitapların bedelsiz olarak temin edilerek zaten çocuklar için zorlu yaşam koşullarına neden olan ceza infaz kurumu koşullarının bir nebze de olsa hafifletilmesinin sağlanması tavsiye olunmaktadır.
Sıcak su temini konusunda yaşanan sorunun ısıtma sistemine bağlı bir sorun olması nedeniyle, bu sorunun giderilmesi amacıyla gereken tedbirlerin ivedilikle alınarak günlük bir saat uygulamasının günlük kota uygulamasına geçilecek şekilde düzeltilmesi ve kota uygulamasında Diyarbakır bölgesinde günlük ortalama su tüketim miktarları esas alınarak bir düzenleme yapılması gerekmektedir.
Birçok temel ihtiyaç maddesinin tedarik edilemediğine ve kantinden alınan ürünlerin fiyatlarının piyasa rayicinden yüksek olduğuna dair şikâyetlerin önüne geçilmesi adına aynı ürün grubunda, marka çeşitliliğinin sağlanarak farklı fiyat aralıklarında ürün temin edilerek herkese ekonomik durumunda göre alışveriş yapma imkânın sağlanması uygun olacaktır.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun uyarınca yapılan gruplandırmalar göz önünde bulundurularak kurumlardaki imkânlar elverdiği ölçüde sigara içilmeyen koğuş sayısının artırılarak sigara içmeyen hükümlü ve tutukluların sigara içenlerle bir arada barındırılmamasına yönelik tedbirlerin alınmasına yönelik çalışmalar yapılması uygun olacaktır.
Kurum güvenliğini temin etmek amacıyla kullanılan kameraların mahremiyete ihlal edecek şekilde kayıt yaptığı iddiaları yoğun olarak ileri sürülmüştür. Bu uygulama, Komisyonumuzun yasama döneminin başından itibaren ceza infaz kurumlarında yapmış olduğu incelemelerde kadın kapalı ceza infaz kurumlarında barındırılan hükümlü ve tutuklular başta olmak üzere yoğun olarak şikâyet konusu edilmiştir. Özellikle kadın koğuşlarında ortak alanı gözetlemek için kullanılan kameraların banyo ve tuvaleti görmeyecek şekilde yönlendirilmesi yönelik çalışma yapılması gerekir.
Sadece kurum idaresi tarafından belirlenen televizyon kanallarının izlenebildiği dolayısıyla talep olmasına rağmen birçok kanalın izlenmesine izin verilemediği yönündeki şikâyetlerin, 5275 sayılı Kanun ve Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük çerçevesinde değerlendirmesi gerekmektedir.
Komisyonumuz da zikredilen Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen hususa özellikle dikkat çekmektedir. Diğer taraftan Komisyonumuz yasama döneminin başından itibaren ceza infaz kurumlarında yapmış olduğu incelemelerde görüştüğü hükümlü ve tutukluların büyük bir çoğunluğu, TRT-2 kanalının, kanal listesine alınması yönünde talepte bulunmuşlardır. TRT-2 kanalın ekseriyetle kültür, sanat, edebiyat, müzik, sinema ve tarih konularında yayın yapan bir kanal olması ve hükümlü ve tutuklulardan gelen yoğun taleplerde göz önünde bulundurulduğunda kurumlardaki merkezi kanal listesine anılan kanalın alınmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Hakkında toplatma veya yasaklama kararı verilmemiş süreli veya süresiz yayınların talep edilmesine rağmen hükümlü ve tutuklulara verilmemesinin düşünce ve ifade hürriyeti bakımından ağır bir ihlal olduğu iddiaları, yapılan incelemelerde ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutuklular tarafından yoğun olarak dile getirilen bir başka şikâyet konusunu oluşturmaktadır.
Anılan maddenin birinci fıkrasında genel kural konulduktan sonra son fıkrasında bu hakkın hangi hallerde kısıtlanabileceği belirlenmiştir. Dolayısıyla mahkemelerce yasaklanmamış süreli veya süresiz yayının hükümlülere verilmesinde, yayınların kurum güvenliğini tehlikeye düşürüp düşürmediği veya müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsayıp kapsamadığının göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu uygulamaların ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutukluların süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma hakkını ihlal ettiği iddiaları müteaddit defalar bireysel başvuru konusu yapılmıştır.
Bu bağlamda Komisyonumuz, süreli veya süresiz yayınlardan yararlanma hakkının kısıtlanmasında göz önünde bulundurulması gereken ve Anayasa Mahkemesinin birçok kararında da ifadesini bulunan kriterleri bu konuda karar verecek olan mercilere bir defa hatırlatmaya ihtiyaç duymaktadır.
Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelikte görüş sürelerinin ne kadar olacağı düzenlendikten sonra görüş süresinin görüşmenin fiilen başladığı andan itibaren işletileceği hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm uyarınca kurum yetkililerinin belirlenen bu sürelerin tam olarak kullandırılması konusunda gereken her türlü tedbiri almaları gerekmektedir. Dolayısıyla yapılan görüşmelerde yoğun bir şikâyet konusu olan görüş için belirlenen sürenin çoğunun görüş alanına gidiş ve gelişte geçtiği iddialarının araştırılması ve sonuç olarak görüş süresinin fiilen kullandırılması yönünde gereken tedbirlerin alınması gerektiğine işaret edilmiştir.
Kitap okumanın infaz kurumundaki sürenin iyi halli geçirilmesine sağladığı katkının önemi göz önünde bulundurulduğunda kitap okuma alışkanlığının artırılması için kitap sayısının artırılması uygun olacaktır. Hükümlü ve Tutukluların Ödüllendirilmesi Hakkında Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci bendinde “tutum ve davranışları ile diğer hükümlü ve tutuklulara iyi örnek olmak” ödülü gerektiren tutum ve davranış olarak belirlenmiştir. Bu hüküm kapsamında en çok kitap okuyan hükümlü ve tutukluların ödüllendirilmesi yoluna gidilebilmesi mümkün olmakla birlikte, hükümlü ve tutukluları kitap okumaya daha çok teşvik etmek için ödül yönetmeliğine kitap okumaya ilişkin açık bir hüküm konulmasının uygun olacağı düşünülmektedir. Diğer taraftan; özellikle hükümlü ve tutuklular tarafından tedarik edilmek istenen ve mevzuata aykırılık teşkil etmeyen yayınlar hakkında da sorun giderici bir çözüm yolunun benimsenmesi uygun olacaktır.
5275 sayılı Kanunun 51. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan evli hükümlülerin, en geç üç ayda bir kez olmak üzere, üç saatten yirmi dört saate kadar eşleri ile kurum veya eklentilerinde ceza infaz kurumu personelinin yakın nezareti olmaksızın mahrem şekilde görüştürülebileceği hükme bağlanmış olmasına rağmen, yapılan incelemelerde mahrem görüşmenin yapılacağı alanın kullanıma elverişsiz olması nedeniyle bu ödülün kullandırılmasının fiilen imkânsız olduğu müşahede edilmiştir. Bu ödülün kullandırılabilmesi için ivedi bir şekilde yeni mahrem alanların inşa edilmesi ve inşa edilecek alan sayısının da kurum kapasiteleri göz önünde bulundurularak belirlenmesi elzemdir.
Kurum kantininde satılan ve hükümlü ve tutuklular tarafından satın alınan radyoların aradan kısa bir zaman geçmesine rağmen hükümlü ve tutukluların kullanımına uygun olmadığı gerekçesiyle toplatıldığı iddialarının araştırılması ve iddiaların gerçek olduğunun tespit edilmesi durumunda, hükümlü ve tutukluların herhangi bir kusurun olmaması nedeniyle toplatılan radyoların bedellerinin ilgililere iade edilmesi gerekmektedir.
Gerek daha önce farklı dönemlerde yapılan incelemeler neticesinde izleme kurulları tarafından tanzim edilen raporlarda belirtildiği üzere gerek hükümlü ve tutuklularla yapılan görüşmelerde görevli personelle ilgili olarak, bazı istisnai durumlar haricinde şikâyette bulunulmaması memnuniyet vericidir. Ancak isim zikredilememekle birlikte kimi infaz ve koruma memurlarının, hükümlü ve tutuklulara insan onuruyla bağdaşmayacak ve kişilik haklarını ihlal edecek şekilde hitap ettiği iddiaları varit olduğundan, bu iddiaların araştırılması ve bu şekilde tavır sergileyen personel var ise haklarında gerekli takibatın yapılması gerekmektedir.
Ceza infaz kurumlarında kapasite üstünde hükümlü ve tutuklu barındırılmasının beraberinde kimi sorunları getirdiği açık bir biçimde görülmektedir. Bu sorunun bir sonucu da kurumlarda görev yapan personel sayısının ihtiyacı karşılamamasıdır. Personelin yoğun ve ağır iş yükü altında çalıştığı bilinen bir gerçek olmakla birlikte bizzat yerinde yapılan incelemelerde de görülmektedir. Bu sorunun çözülmesi için personel sayısının yeterli seviyeye çıkarılması için gereken adımların atılmasının elzem olduğu görülmektedir.
Diğer taraftan yoğun ve ağır iş yükü altında çalışan infaz ve koruma memurlarının özlük hakları başta olmak üzere çalışma koşullarında iyileştirme yapılmasının faydalı olacağı düşünülmektedir. Bu kapsamda infaz ve koruma memurlarının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu uyarınca tabi oldukları hizmet sınıfın değiştirilmesi bir başka yöntem olarak benimsenebilir.
Ayrıca sözleşmeli olarak çalışan infaz ve koruma memurları ile kadrolu olanların özlük hakları başta olmak üzere birçok konuda farklı hükümlere tabi tutulmaları, eşit işe eşit ücret ilkesi ve fırsat eşitliği ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir. Çalışma barışını bozan bu uygulamalara yönelik çalışmalar yapılmasının bu alanda yaşanan sorunlarının büyük oranda çözülmesine yardımcı olacağı düşünülmektedir.
Alt komisyonun bugünkü toplantısında AKP Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat’ın konuşması şöyle:
''Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. Yaklaşık üç ay oldu; Diyarbakır Cezaevi, oradan Elâzığ, bir hafta sonra da Düzce’ye gitmiştik. Ben raporu okudum, ayrıca kendi aldığım notlarım vardı. Kendi aldığım notlar ile raporun örtüştüğü çok nokta olduğu gibi sadece kendimde olan notlarım var.''
''Şimdi, bir kere, aklıma ilk gelen görüntü: Aile odası çok kötüydü. Daha sonra sizden bilgi geldi bu odanın düzeltilece ğine dair. 5 yaşında bir kız çocuğunun beslenme konusunda çok sıkıntısı olduğu söylendi. Haftada 1 kutu süt veriliyormuş. O sıkıntılar inşallah giderilir.''
''Oradan gelen taleplerden mesela ben üniversiteyi bitirdikten sonra, ilk yıllarımda kendi defterlerimi bile kullandım; açıp bakardık notlarımıza mesleğimizi yaparken- şeye biraz takıldım: Ders kitaplarına “Görüldü.” mührünün basılması. Çünkü o kitapları belki çocukları okuyacak, görecek; belki söylemeyecek çocuklarına cezaevinde yattığını. Bu ders kitaplarına mühür basılması konusunu kaldırabilirsek çok iyi olur, bir öneri olarak söylüyorum.''
''Yine, kendi aldığım notlardan… Belki cezaevini, cezaevini komisyonunu ilgilendiren bir durum değildir ama Adalet Bakanımıza iletebiliriz: Hem PKK koğuşunda hem Hizbullah koğuşunda çok yaşlı mahkûmlar var. Mesela bir yerde 84 yaşında bir tutuklu var, yirmi beş yıldır davası sonuçlanmamış.''
''Hizbullah koğuşunda da 'Biz DGM mahkûmuyuz, yirmi sekiz yıldır içerideyiz.' diyen mahkûmlar var. Bunlar Adalet Bakanımızla görüşülebilir. Kalabalık, kapasitenin üzerinde insan olması, sıcak su zaten bütün cezaevlerinin sorunları.''