"Kafama kurşun sıkıp kızımın yanına gideceğim!!!" Sahnelerin en güzel kadınlarından Harika Avcı nasıl çöktü?
Zor günler yaşayan Harika Avcı Savaş Ay'a konuştu. Savaş Ay'ın canlı yayında Stüdyo 4'e çıkmaya ikna ettiği Harika Avcı evinin kurşunlandığını, dolandırıldığını söylüyor. Peki Harika Avcı bu hale nasıl geldi? İşte o röportaj!
SAVAŞ AY / POSTA GAZETESİ
* Kızım 20 dakika yaşadı öldü. Morga götürülürken örtün üşümesin dedim.
* Evin içine pompalı tüfekle taradılar. Bak her yerde kurşun delikleri var.
Bu hafta gülümsetecek diyaloglarla gelemiyorum huzurunuza sevgili okurlar.
Ünü değerinden büyük, yaldızı düzünden semiz bir medya boncuğuyla yapılmış,
akla seza muhabbetlerden değil bu hafta yaptığım.
İri kıyım bir hüznün tarifidir getirdiğim bu kez. Tutunamayışın, kaybedişin
öznelerinden biridir konuğum. Onu seversiniz sevmezsiniz. Benimser
benimsemezsiniz amenna. Ama onun, Harika Avcı'nın halleri satırlar arasında
göze gelmez duyguların savruluşunda gizli asıl.
Evet… Harika bir söyleşi değil belki. Ama son zamanlarda kapısını, yüreğini,
ağzını kimseye açmayan bir kadının, bir zamanların Harika'sının
röportajıdır okuyacağınız
Emirgan'ın yukarılarında bir seçkinler mahallesi. Tanınmış sakini bol. Ferdi
Tayfur-Necla Nazır çiftinin evine komşu bir villa burası. 3 katlı, bol
odalı, köpekli, bekçi kulübeli. Ama o bekçi kulübesinde duran adam (!) canlı
değil sadece bir manken.
BAŞINI SIYIRMIŞ
Günlerdir kah ağlayarak kah dertlenerek beni arayan Harika Avcı'nın
iddiaları art arda. Evini soymuşlar. Aslında soygun süsü verilmiş ama
kurşunlama ve göz dağı verilmiş. Kapıda, evde yaşayan bir genç vurulmuş,
ağır yaralanmış Bir başka saldırıda Harika'nın başına ateş edilmiş, kurşun
alnını sıyırıp geçmiş. Dahası da var. Yeğenim dediği bir genç onu kandırmış
eşyalarını ve paralarını alıp gitmiş. Tehditler, şantajlar devam ediyormuş.
FISILDAYARAK
Bahçeden içeri girdiğimde Harika'nın ağabeyi Ahmet karşılıyor beni.
Yıllardır tanıdığım adam sanki bir başkası gibi. Suskun, mahcup, üzgün. Önce
salona buyur ediliyorum. Fısıldayarak konuşuyor Ahmet
- Ne yapacağız bilmiyorum Savaş Abi? Ne yemek yiyor ne uyku uyuyor. 5 Gündür
ağzına lokma koymadı.
- Nasıl yani. Neyle besleniyor ki bu kız?
- Abi sorma. Annemi beyin kanaması geçirmiş halde bıraktım geldim İzmir'den.
Evim yuvam dağıldı. Bana kuryeyle burada sana söyleyemeyeceğim bazı şeyler
göndermiş İzmir'e. Karım açmış zarfı. Bunlar ne dedi, kavga çıktı.
- Ne durumdasınız şimdi?
- Ayrıldık maalesef. Okula giden kızım var abi. 9 metre kare yerde sigara
içki satayım da para yapayım diye uğraşıyordum.
NE GEREKSİZ HARCAMALAR
- Barın mı var senin
- Yok abi tekel bayiim vardı kapandı o da. Burada da bir sürü leş kargası
üşüşmüş Harika'nın başına. On binlerce dolarını parça parça parçalıyorlar.
- Kim bunlar?
- En yakın görünen kim varsa. Biliyorsun herkese hemen inanır. Bir Bodrum'a
gidiyor 3 arabayla eşyalar. En lüks araçlar. 1600 dolardan kirası o
arabaların. Bu ne lükstür ne gereksiz harcamadır.
- Peki nedir derdi. Hastalığı mı var?
- Zor bela yatırdık Balıklı Rum'a. Benim imzam gerekiyordu. Gel dediler.
Geldim attım imzayı. Orada tedavi gördü bir süre. Ömer bey var doktor çok
ilgilendi ama olmadı işte…
- Tahmin ettiğim şey değil mi?
- Sorma bana abi. Sen bilirsin bu işleri işte.
Sonra yukarıda olduğunu söylüyorlar. Yanına çıkıyorum. Odanın kapısını
çalıyorum. İçeriden sesleniyor
- Sana güzel görüneyim diye saçımı başımı tarıyordum Savaş.
- Canım. Sen hep güzeldin.
Kapının açılmasıyla birlikte başımdan aşağı kaynar sular dökülüyor. O dünya
güzeli kadının inanılmaz hali çarpıyor gözlerime. Çökük, bitik, bitap, acı
verici. Sadece gözlerinde kalmış bir pırıltı…
YERE DÜŞÜYOR
Yine de toparlanıp hamle ediyorum boynuna sarılmak için. Bana doğru bir adım
atıyor. Atmasıyla da yere kapaklanıyor. Ödüm patlıyor o an. Çok kötü düşüyor
çünkü
- Harika… Canım bir şey oldu mu?
- Ses vermiyor. Çıtı çıkmıyor. Gözleri kapalı, kımıltısız. ***
Aklıma bin türlü şey geliyor ama hepsi birbirinden felaket.
Aşağıya bağırıyorum. Ahmet koşup geliyor
- Bayıldı abi… Hep oluyor bu.
Kollarından tutup kaldırıyor az ötedeki yatağına yatırıyoruz. Hemen kenarda
büyük bir pet şişe içinde su var. Elime bir avuç su alıp yüzüne gözünü
sürüyorum.
AYILINCA
Yüzünü sağa sola çırparak hareketleniyor ve aniden gözlerini açıp korkutucu
şekilde bakıyor
-Ne oldu… Ne olduuuu?
Ahmet Terk ediyor odayı. Sert bakışlar ona çevrili çünkü. Aniden bir çığlık
kopuyor bir de galiz küfür.
Kim var ki kimin feryadı küfrü bu diyorum önce Harika gülümsüyor.
- Meraklanma papağan o bağıran
Kötü zamanda yapılmış bir şaka gibi geliyor bu. 5 adım atıp koridora
çöküyorum. Ortada kocaman bir kafesin içinde renkli güllü bir papağan
duruyor gerçekten de. Yüzümü görür görmez bana da bağırıyor koca kuş.
FİKİR FİRARI
Sonra yaklaşık 2 saat konuşuyoruz Harika'yla. Ama hiçbir mantık dizini,
anlam bütünlüğü olmayan konuşmalar bunlar. Tam bir fikir firarı halinde
Harika Avcı. Bir konuyu başlatmışken alakasız bir şekilde bir başka şeyi
anlatmaya başlıyor. Cümle sonlarında sanki içine içine konuşup, volümü
düşürüyor.
- Sen iyi değilsin galiba. İstersen başka zaman yapalım bu söyleşiyi
- Olur mu hiç. Sen benim canımsın. Seni gece 3'de aradım. Özür dilerim.
Ağlayarak aradım, ama (ağlamaya başlıyor) Kimsem yooook, kimsem yooook
SavaşÃ‚Â…
- Olur mu hiç be güzelim bak Ahmet var, yeğenin var. Beni kaç kere aradı
hastaneden, sağlık durumunu anlattı çocuk.
- Yaaa? Nerede peki şimdi. Aldı telefonlarımı gitti. Paralarla gitti.
Hepsini yakaladım. Yaptıklarını yakaladım. Polis de arıyor onu
BEN DE GİDECEÄžİM
- Sağlığın pek iyi görünmüyor gel başka zaman yapalım bunu. Yorulma hiç
- Hayır… Sonra çok geç olur.
- Niye be kızım günler torbada mı
- Sıkıcam kafama Savaş
- Neee?
- Sıkıcaam kafama bi tane. Havva'nın yanına gideceğim
- Havva kim Harika
- Kızım
- Kızın mı?
- 6,5 aylıkken doğdu. Gördüm onu. 25 dakika yaşadı sadece
- Çok üzüldüm Biliyordum da böyle değil
- Öldü dediler… Morga götürüyorlardı. Üşür dedim, üstünü örtün dedim…
- Ah be canım…
- Adını Havva koyarlarmış doğup da ölünce. Erkek olursa Adem
ÇİKOLATA YEMEMİŞ
- Ben babamı da hiç görmedim biliyor musun?
- !
- Mezarını bile bulamadım. Gittim Sivas'ta aradım bulamadım biliyor musun?
Sonra bak
- Nereye
- Şuraya, çekmecenin üzerine. Ne görüyorsun
- Küçük bir kız çocuğu ama 2-3 yaşında o
- O benim ablammış işte. Onu da göremedim. Bak yanına iki tane melek
heykelciği koydum. Bir de çikolata koydum tam önüne. Çünkü o hiç çikolata
yememiştir biliyor musun
ADAMIN BİRİ
- Haydi harap etme kendini
- Adam beni görünce şaşırmış, korkmuş anladın mı
- ??
- Ölü zannetmiş. Mezarlığın ortasında
- Ne mezarlığı Harika
- Gittim bir gece. Kızımın mezarına sarıldım. O yağmurda yaşta orada uyuya
kalmışım.
- !!!
- Adamın biri görmüş. Ben mezar taşına sarılmışım öyle hareketsiz
duruyormuşum. Kızım kızım diye.
PLASTİK YILDIZLAR
Beklenmeyecek serilikte bir hareketle elini yatağın kenarına uzatıyor. Siyah
bir küçük çanta var orada. Fermuarını az açıp gösteriyor
- Görüyorsun bunu değil mi
- Görüyorum Gerçek tabanca mı o
- Susssss… İşte bunla yapacağım. Gideceğim kızın yanına…
- Saçmalama da kızdırma beni. Toparla kendini biraz ne bu halin?
- Evin haline bak sen. Her tarafta kurşun deliği. Bak kaldır kapıdan şu
plastik yıldızları. Git git kaldır.
- Kaldırdım tamam
- Haaa… Bak o gördüklerin kurşun deliği hep.
- Sen mi yaptın
- Saçmalama Savaş. Pompalıyla ateş etmişler her yere
- !!!!
- Maksat ki hırsızlık süsü versinler
- Kim ateş etmiş Harika
İNADI İNAT
Kalkıyor. Duvarlarda, tavanda, kapı aralıklarında, yerde, kenarda köşede her
yerde mermi delikleri var. Onları gösteriyor bana.
Ayakta zorlukla duruyor. Müthiş inat içinde. Oturmuyor. Dinlenmiyor
- Böyle yaparsan giderim bak. Gel güzel güzel konuşalım
- Benim de vardı pompalım. Onu da aldılar, çaldılar giderken.
- Kim bunlar Harika anlayamıyorum
- Dur hepsini anlatacağım sana. Savcılığın da haberi var. Polisler geldi
buraya. Cinayet masası. Her yerden parmak izi aldılar. Çok sıkı çalıştılar
sağ olsun gelen çocuklar.
- Kim bunu yapan peki. Niye yaptılar anlatsan artık.
- Bak şu karşı odada bir tane genç çocuk var. Kardeşim gibi. Gariban. Lösemi
hastası
- Evet
KAPIDA VURULDU
- İşte o aylarca tedavi gördü Şişli Etfal'de.
- İyileşti mi
- Nasıl iyileşsin. Çocuk iki gün istirahat için çıktı hastaneden geldi.
- Eeee
- E si ne. Kapıda kurşunladılar. Karnından girdi, sırtına kadar.
- Ne diyorsun?
- Yengemizi bıraaak diye bağırıp basmışlar kurşunu. Dalağını aldılar çocuğun
Bağırarak o genci odaya çağırıyor. Saçları kemoterapiden dökülmüş, zayıf,
cılız ama güleç yüzlü bir delikanlı. Harika'nın ısrarıyla gömleğini yukarı
sıyırıyor. Göbek deliğinden boynuna kadar ameliyat izi. Kurşun delikleri…
O genç de çıkıyor dışarı. Bir başka konuya geçiyor bu kez.
GÜNAH ALMAYAYIM
- O yeğenim var ya. Hastaneye, Amerikan'a kaldırdılar ya hani geçen gün.
Hani ambulans geldi. İşte oraya milli bir futbolcuyla beraber geldi.
- Kim o?
- (Kulağıma eğilip) S….
- Allah Allaaah! Onun ne işi var ki seninle ***
- O da işin içinde. Yani günah almayayım ama…
- Ben yorgunum SavaşÃ‚Â… Bana da sıktılar… Beynimi sıyırdı geçti bak…
- Alnında bant var o yüzden mi?
TATLI SERT SÖZLER
Tekrar kalkıyor ve evin odalarına götürüyor beni. İnanılmaz bir eşya
bolluğu. Hepsi son derece pahalı markalar. Giysiler giysiler giysiler,
Sayısız çizmeler, ayakkabı, aksesuar. Elektroniğin envai çeşidi. Her yanda
kameralar, fotoğraf makineleri, pahalı gözlükler, şapkalar..
TOPLARIM BASINI
İçim eziliyor gezdikçe. Bunca varsıllığın içinde yalnızlıkla, vefasızlıkla,
acıyla duygu yoksulu olmuş bir kadın var karşımda. Oturup onunla birlikte
ağlayayım mı, işi mi düşüneyim, hangi lafını takip edeyim hangisi hayal
hangisi gerçek nasıl ayırt edeyim bilemiyorum. Konuşmayalım, yazmayayım
dedikçe tatlı sert tehdit ediyor beni
- Bak toplarım bütün basını kapıya. Onların önünde kıyarım canıma. Ancak
sana anlatabilirim anladın mı. Yazacaksın bunları. Programına da geleceğim.
Bomba gibi geleceğim
- İnşallah canım benim Yeter ki iyi ol sen de.
- (ağlıyor) Akli dengem gidip geliyor Savaş Ben iyi değilim. 18 ayda 1
milyon dolar ödendi buraya. Maslakta kaldım burası yapılırken. Evlerime
gidemedim. Kiracılar var nasıl çıkarırım onları?
ORHAN GENCEBAY DERDİ Kİ
- Çiftlik ne oldu
- Öyle duruyor. Çok güzel oldu. Ağaçlar, yeşillik. Orası da eşya dolu.
Herkesin bir tutkusu var. Benimkisi alış veriş yapmak biliyorsun. Lüks değil
ki bunlar
- Evet
- Ya ben yorgunum beynimden sıyırdı geçti, ama şoktayım.***
- Kasa soygunu da var. Ben manyak gibi güzel yaptım buraları. Ahhh keşke
seninki gibi bir ailem olsaydı.
- Olur daha inşallah
- Sanatımı çok seviyorum. Maalesef veda ediyorum. Ettim bile. İnsanlar
diyorlar ki "Harika ne yapıyor?" Bilmiyorlarki neler çekiyorum.
- Düzel sen de be kızım. Toparlan. Tekrar yatar mısın Balıklı Rum'a?
- Sus… Ne olur hatırlatma bana…
- Tamam
- Ben profesyonelim mesleğimde. Ben orta okulu bile bitiremedim. 16 yaşımda
çıktım sahneye. Boyalar yüzümden akardı. Şimdi en iyilerini alıyorum. Mimar
değilim ama bak bunları hep ben yaptım.
- Görüyorum
- Ben asi bir çocuğum derdim, Orhan abi, Orhan Gencebay gülerdi. Asilik
asillikten gelir derdi. Ayağıma düştü koca çelik şey. Ayak parmaklarım koptu
biliyor musun?
- Allah'ım ya rabbim
- Bak ilk defa sana açıyorum bu evi. Her şeyi yazacaksın ya da beni
unutacaksın. Herkes unutacak tamam mı?.