AKP ve MHP Seçmeni Canan Kaftancıoğlu'na Hapis Cezasına Ne Diyor?
Sosyal Demokrasi Vakfı Başkanı (SODEV) ve AKSOY Araştırma Şirketi'nin kurucusu Ertan Aksoy; gündemdeki son gelişmeleri değerlendirdi.
Ertan Aksoy; verilere dayalı analizlerle, siyasilerin gündem belirleyen açıklamalarını ve bu açıklamaların toplum üzerindeki etkilerini Cumhuriyet gazetesinde değerlendirdi.
"Siyasetin itibarı dünyanın birçok yerinde düşüktür. Toplumlar, siyasetçiler için “yalan söyleme potansiyeli yüksek, güvenilmez insanlardır” ön kabulüne sahiptir. Hele de sözü geçen gelişmekte olan ülkelerse, siyasetçiye yüklenen anlam ve beklenti çok daha başka bir boyuta geçebilir. Geniş kesimler tarafından bakıldığında siyasetçi; gerekirse kanun veya düzenin etrafından dolanıp, sorunlarını çözen bir iş bitirici ise başarılı bir siyasetçidir. Bu siyasetçi profili romanlarda, sinema filmlerinde de sıkça işlenir. Ülkemizde Aziz Nesin’in kaleme aldığı, beyaz perdede de Kemal Sunal’ın hayat verdiği Zübük karakteri en özel örneklerden biridir.
Yukarıda sözünü ettiğimiz, örnek verdiğimiz tarife uygun olduğu için, Türkiye’de iyi siyasetçilerin sağdan çıktığına inanılır. AKP de kuruluşundan bu yana bu ve türev beklentileri yakından bildiği için genel olarak çalışma modelini bunun üzerine kurdu. Kural tanımazlık üzerinden liyakatsiz kadroları kamuya yerleştirmek, yetkinlikten uzak kendilerine yakın şirketlere sayısız ihale dağıtmak, dış politikada devlet geleneklerini, teamüllerini göz ardı ederek ahbap çavuş ilişkilerine yönelmek… Tüm bunlara ekonomideki büyümenin etkisi de eklenince AKP kadrolarındaki “başarılı siyasetçiler” imgesi daha da büyüdü.
Günümüzde bu “başarılı siyasetçilerden” oluşan AKP kadrolarının hedefinde, eskiden olduğu gibi yine aynı isim var; CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu.
Kaftancıoğlu’nu, rutin zamanlarda konsantrasyonunu, iş takipçiliğine, adam kayırmaya, ihale yasasındaki kolaylaştırıcı değişikliklerde tutan AKP’li siyasetçilerden ayıran çok temel bir fark var. Kaftancıoğlu bir siyasetçi değil siyasidir. Siyasinin siyasetçiden farkı; kendi çıkarlarıyla toplumun çıkarları çeliştiğinde kendi çıkarlarını gözetmemesidir. Siyasi yaşamına, davranışlarına yön veren genelgeçer değer yargıları değil ilkeleridir. Canan Kaftancıoğlu bir ülke, bir toplum, bir dünya hayali olan, hayalini gerçekleştirmek için mücadele eden, kavga veren, bedel ödeyen, karşılaştığı zorlukların inadını ve kararlığını perçinlediği bir siyasidir. Bu temel farktan dolayı AKP karar vericileri ne yaparsa yapsın Kaftancıoğlu’nu yıldıramadığı gibi ona karşı kaybetmeye mahkumdurlar. Bu, siyasetçilerin bir siyasi karşısındaki çaresizliğidir.
Göreve geldiği günden bu yana ekranlardaki gazeteci görünümlü parti propagandacılarının hakaretlerine, maaşlı sosyal medya trollerinin iftiralarına, yakın geçmişi muhalif mahalleden olan devşirme “ekran saldırganlarına”, kurgulanmış mahkemelerinin verdiği hapis kararlarına rağmen Kaftancıoğlu’na yöneltilen karalamaların hiç biri karşılık bulmamıştır. Tersine, erkek egemen bu hoyrat saldırıların hepsiyle aynı tondan mücadelesi, onu yaşamı boyunca yok sayılmış kadınların idolü haline getirmiştir. Merak edenler bir gün Kaftancıoğlu ile birlikte saha çalışmasına katılırsa, yaşamındaki erkekler tarafından yok sayıldığı anlaşılan kadınların ona olan ilgisini yakından görebilir.
Ölçümler bize gösteriyor ki, Kaftancıoğlu’nu AKP seçmeni AKP kurmaylarından daha iyi tanıyor. 2020 yılı Ekim ayında yaptığımız bir ölçümde öne çıkan siyasilere toplumun bakış açısını anlamaya çalışmıştık. Ölçtüğümüz isimlerden biri de Kaftancıoğlu’ydu. Ölçtüğümüz her siyasetçi için karakterine dair görüşler içeren belirli sorular sorduk. Sorulardan biri de “tuttuğunu koparan biri midir çabuk pes eden biri mi” sorusuydu. Gelin sonuçlarına birlikte bakalım:
Gördüğünüz üzere, AKP seçmeninin %58,3’ü MHP seçmeninin %70,3’ü Kaftancıoğlu’nun çabuk pes etmeyip, tuttuğunu koparan biri olduğunu düşünüyor. Toplum da görüyor ki alınan bu kararlar Canan Kaftancıoğlu’nu yıldırmayacağı gibi iktidarın içinde bulunduğu çaresizliği işaret ediyor.
Gelelim geçtiğimiz gün hukuka açıklatılmış bu siyasi karara iktidarın neden ihtiyaç duyduğuna; Az geriye giderek başlamakta fayda var. AKP de biliyor ki yerel seçimlere giderken Kaftancıoğlu tüm ezberlerini bozdu. Büyükşehir adayının belirlenmesinde bilimsel çalışmalar yürüttü. Fikirlerine aşık, egolu siyasetçiler gibi bence doğru aday bu isim demedi. Adayın belirlenmesinde, multidisipliner ve uzmanlıklara dayalı bir çalışma süreci oluşturdu.. Seçime giderken beklendiği gibi ilçe belediye başkanlığı “kapmak” yerine seçimi alacağımıza inandı ve inancını örgütüne de taşıdı. Zor seçmen gruplarını tuttu. Aday açıklandıktan sonra zamanını ve enerjisini tamamen sandık örgütlenmesine verdi. İstanbul örgütünün çabası ile birlikte kusursuz bir sandık hakimiyeti çıktı ortaya. Yani AKP’nin ne kadar konfor alanı varsa çekti aldı altından. Beklendiği gibi AKP kurmayları da bunu unutmadı, İstanbul’a her baktıklarında iç çekerek, ah ederek gördükleri rantlar sayesinde ise unutamadı.
Bu kararın aldırılmasında tüm bu nedenlerin dışında daha da büyük bir neden var. AKP kurmayları önümüzdeki seçime giderken Kaftancıoğlu’nun görevi başında olmasını istemiyor. Demokratik zeminde alt edemediğini mahkeme kararları ile siyasi yasaklı ilan edip kavganın dışına itmeye çalışıyor.
İstanbul örgütünün “öbek örgütlenmesi” ile evlerde umudu örgütlediği çalışmayı başlattığı zamanda CHP İstanbul İl Başkanını siyasi yasaklı hale getiriyor.
AKP teşkilatlarının sokağa çıkmaya yüzü olmadığı bir evrede, her sokakta izi olan, gücü olan CHP’nin İstanbul İl Başkanını siyasi yasaklı hale getiriyor.
Sandık örgütlenmesinin hazırlandığı zamanda CHP İstanbul İl Başkanını siyasi yasaklı hale getiriyor.
Özetle AKP, yenemediği rakibi Kaftancıoğlu’na karşı pusu kuruyor.
Kaftancıoğlu ise kurgu mahkemelerin verdiği kararların aksine toplumun vicdan mahkemesinden aklanarak çıkıyor.
Kendisine karşı öfkeyi örgütleyenlere inat toplumda umudu örgütlüyor.
Toplumun değerlerini, insanların emeğini sömürenlerle değil, emek cephesiyle saf tutuyor!
İsmet Paşa’nın “Sizi tarih kürsüsünden seyrediyorum. Suçluların telaşı içindesiniz. Işıktan korkuyorsunuz” dediklerinin ardıllarına karşı, tertemiz olmanın verdiği güç ile ilerliyor!
Kibir kulelerinden bakanların yok saydığı insanların yanında duruyor, sözcülüğünü üstleniyor!
İnsanlığını kaybedenlere inat insanlığını korumaya çalışıyor.
Bize düşen “Canan”ın mücadelesinin yanında ve kavgasının tam ortasında olmak…
Öyle de yapacağız…
Ertan Aksoy"