Kağıt Toplayıcı Sultan Mesleğinin Zorluklarını Anlattı
Başka mesleklerle uğraştıktan sonra kâğıt toplamaya başlayan 45 yaşındaki Sultan Akkurt, zamanla ailesini geçindirmekte zorlandığı için şimdilerde iki çocuğuyla birlikte kâğıt topluyor
ilerde iki çocuğuyla birlikte kâğıt topluyor. Akkurt, “Birilerinin emri altında çalışmaktan hep kaçmışımdır. Maddi sıkıntılardan dolayı da ailem beni okutmadı. Bu yüzden de bir meslek sahibi değilim. 12 yıl önce Ankara’ya geldiğimde burada yaşayan arkadaşlarımdan iş yardımı istedim. Onlar da beni bu mesleğe yönlendirdi ve 12 yıldır kâğıt topluyorum” diyerek kâğıt toplama işiyle nasıl tanıştığını anlatıyor.
Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nın haber portalı, Gazetecilik Platformu'ndan Fatoş Armağan'ın haberine göre, aslında para kazanamadıklarına dikkat çeken Akkurt, kâğıt toplamasının nedenini, başkalarına muhtaç kalmamak olarak açıklıyor. Önceleri daha iyi kazandıklarını ifade eden Akkurt, eskiye göre kazançlarının neden azaldığını da şöyle izah ediyor: “Mevcut sistemin değişmesiyle birlikte kâğıtlar, artık yurt dışından getirilmeye başladı. Fabrikalar, bizim topladığımız kâğıtları değil, dışarıdan gelen kâğıtları satın alıyor. Bu durum daha az kazanmamıza neden oluyor. Fabrikalar ya bizden hiç kâğıt almıyor ya da çok komik fiyatlara kâğıtları kendilerine satmamızı istiyor.”
Genellikle insanların kendisine olumsuz bir davranışta bulunmadıklarını, ama bazılarının kendilerinden pek hoşlanmadığını söyleyen Akkurt, kâğıt toplayıcılık mesleğini Türkiye vatandaşı olmayanların da yaptığını, bu durumun kendilerini olumsuz etkilediğini anımsatıyor. Akkurt, “Çoğu zaman bizim topladığımız kâğıt ve hurdaları bizden habersiz alıyorlar. Gidip şikâyet etsek de sorun çözülmüyor. Sürekli bu durumu yaşamak zorunda kalıyoruz” diyor.
"Bizim meslek diğer mesleklere göre acımasız"
Her şartta kâğıt toplamak zorken, kış aylarında bu zorluklar iki katına çıkıyor. Akkurt kış aylarında yaşadıkları zorlukları şöyle anlatıyor: “Ankara kış aylarında çok zorlayıcı oluyor. Bizim meslek diğer mesleklere göre acımasız. Çalışma saatleri belli olmayan bir meslek bu. O yüzden sabah çok erken saatlerde çalışmaya başlıyoruz ve geç saatlere kadar devam ediyoruz kâğıt toplamaya. Havanın en soğuk olduğu zamanlarda dışarıda kâğıt topluyoruz.”
Alım ve satımda zorlandıklarına da vurgu yapan Akkurt, kâğıt toplamaktan eskisi gibi kazanamadığı için artık iki çocuğuyla birlikte çalışıyor. Hepsi farklı yerlerde kâğıt toplayıp evi geçindirmeye çalışıyor. Aslında çocuklarının kâğıt toplamasından rahatsız olan Akkurt, “Geçinebilmemiz için çocuklarımın kâğıt toplamaktan başka bir çaresi yok” diyor.
Akkurt, “İki çocuğum da 13 yaşında kâğıt toplamaya başladı. İkisi de bu mesleği yaptığı için ayağından rahatsız. Gölbaşı’nın bazı sokakları yokuş. İnsanlar ellerinde hiçbir ağırlık olmadan yokuş çıkmaktan zorlanıyor. Biz ise ellerimizde tonlarca yük bulunan el arabasıyla yokuş çıkıyoruz. Küçük bir bedenin buna uzun süre dayanması imkânsız oluyor” diyerek çocuklarının rahatsızlığının kaynağına da işaret ediyor.
“Asgari ücretin altında para kazanıyoruz"
Suriye’den Türkiye gelen mültecilerin de geçimlerini sağladıkları meslek kâğıt toplamak. Çoğu mülteci, kâğıt toplamadan önce başka bir meslekle uğraşsa da emeklerinin karşılığını alamadıkları için kâğıt toplamaya yöneliyor. Bunlardan biri olan 25 yaşındaki Muhammed Naim, Türkiye’ye geldikten iki yıl sonra bu mesleğe adım atmış.
Naim, yeterince para kazanamadıklarını, ancak ailenin en büyük çocuğu olduğu için bu mesleği mecburen yaptığını söylüyor. Kardeşlerinin çalışmadığını hatırlatan Naim, kâğıt toplamak zorunda kalmasını şöyle anlatıyor: “Asgari ücretin altında para kazanıyoruz. Başka işlerde çalışmak istesek de yabancı olduğumuz için iş sahipleri bizi çalıştırmaya sıcak bakmıyor.”
Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde iki yıldır kâğıt toplayan Naim, insanların kendisine karşı olumsuz bir tavrı olmadığını, kendileri bir sıkıntı çıkarmadıkları sürece insanların düzgün davrandıklarını söylüyor.
Naim de kış aylarında kâğıt toplarken zorlanıyor, ancak evin durumunu düşündükçe bu mesleğe mecburen katlandığını dile getiriyor ve şöyle devam ediyor: “Başka bir meslekle uğraşmadığım için her türlü zorluğa katlanmaya çalışıyorum. Evde tek çalışan benim. Sorumluluğum aileme bakmam.”
Hasan da Suriye’den Türkiye’ye sığınmacı olarak gelerek kâğıt toplayıcılığı yapmak zorunda kalan bir başkası. Henüz 20 yaşında olan Hasan, maddi sıkıntılar yüzünden sadece liseyi bitirebilmiş. Ailesinin çalışacak gücünün olmadığını söyleyen Hasan, “Okumayı, bir meslek sahibi olmayı çok isterdim ancak hayat şartları buna izin vermedi” diyor. Eskiden başka işlerde çalışan Hasan, ülkenin ekonomik durumundan dolayı çalıştığı birçok işten çıkarılmış ve bu nedenle son çare olarak kâğıt toplayıcılığına başlamış.
“Ben bu mesleği yaparken utanmıyorum”
Diğer kâğıt toplayıcılardan farklı olarak kâğıt toplarken insanların kendisine kötü baktığına dikkat çeken Hasan, “İnsanlar bazen bize utanılacak bir iş yapmışız gibi bakıyor. Ben ise bu mesleği yaparken utanmıyorum. Utanmamı gerektirecek bir şey yapmıyorum. Aksine bu meslekten para kazanıyorum” diyor.
Ülkesindeki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyeli 35 yaşındaki Mustafa Kasım da Ankara sokaklarında kâğıt ve plastik toplayarak yaşamını sürdürüyor. Türkiye’ye geldikten sonra Ankara’nın Gölbaşı ilçesine yerleştiğini, kendisi gibi Türkiye’ye sığınmak zorunda kalan akrabalarıyla gecekonduda yaşadığını söyleyen Mustafa Kasım, savaşta bütün ailesini kaybetmiş ve kaçarak kendi canını zor kurtarmış.
İnsanların önyargılı davrandığı bir meslek kâğıt toplamak
Yokuşlardan geçerken çok yorulduğunu dile getiren Mustafa Kasım, “İnsanlar, ellerinde bir ağırlık olmadığı halde yokuş çıktıkları için yoruluyor. Ben ise karton koyduğum arabayla çıkıyorum yokuşları” diyerek yaptığı işin zorluğuna dikkat çekiyor.
Sabahın erken saatlerinde başlayıp, gece geç saatlere kadar kâğıt toplayan Kasım, “Gece tinercisi, hapçısı, hırsızı, içkicisi sokaklarda dolaşıyor, biri beni bıçaklar diye korkuyorum. Bazen işe çıkmak istemiyorum ama bu işi yapmak zorundayım.” diyor.
Sokaklarda insanların kâğıt toplayıcılarını dışladığını, küçümsediğini, hor gördüğünü dile getiren Mustafa Kasım, “Sokakta insanlar beni gördüğünde tiksinerek bakıyorlar, elbiselerimin kirli ve çöp kokuyor olmasındandır belki. Tinerci, hırsız gözüyle bakan insanlar var. Aslında ben geri dönüşüm yapıyorum. Karton toplayarak günde en az üç ağacın kesilmesinden kurtarıyorum” diyerek yaptığı işin önemini hatırlatıyor.
İster sığınmacı isterse Türkiye yurttaşı olsun aslında sokaklarda çöpleri karıştırarak ve her gün arkalarında ağır el arabalarıyla kilometrelerce yol kat eden bütün kâğıt toplayıcıları, ekmek parası için mecburen bu işi yapıyorlar. Dini, dili etnik kimliği fark etmeksizin hepsi de aynı şeylerden şikayet etmelerine rağmen bu işi yapmaya devam etmek zorundalar.