Kanal 7'den Cem Küçük'e çok ağır cevap
Haber 7 yazarı Mehmet Acet, Kanal 7 grubuna ve kendisine suçlamalar yönelten Cem Küçük'e çok ağır bir cevap yazısı kaleme aldı.
'Ethem Sancak'ın Digitürk'te Kanal 7'ye verilmesi gereken sırayı kendi kanalına tahsis ettirdiği' iddiası muhafazakar medyada yeni bir tartışmanın fitilinin ateşledi.
Star yazarı Cem Küçük bugün köşesinde Kanal 7 grubuna ve yöneticilerine çeşitli suçlamalar yöneltti, 'Aydın Doğan ile birlikte hareket etmekle' suçladı.
Bu ithamlara Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet'ten çok sert bir yanıt geldi.
İşte Mehmet Acet'in Cem Küçük'e cevabı;
Mahallemizin 'yaralı tetikçisi' Cem Küçük, yediği çizikten kurtulmak için olsa gerek bugünlerde daha bir saldırganlaşmış.
Cuma günü Haber 7'de yayınlanan "Kanal 7'ye TMSF ve Ethem Sancak Operasyonu" başlıklı habere verilecek doğru düzgün bir cevap olmadığından olsa gerek, yavuz hırsız misali Kanal 7'ye ve şahsıma çullanan bir yazı yazmış.
Bir tetikçinin şanına yakışır bir üslup, iftira ve çarpıtmalarla.
Bir yazı da elindeki silahın bütün şarjörünü üzerimize boşaltmışsın Cem.
22 yıldır değişik zamanlarda Kanal 7'ye ve Kanal 7 yöneticilerine saldıranların kullandığı basmakalıp laflar, iftira dolu kampanyalara sarılarak yapmışsın bunu.
Öncelikle şu ağzına aldığın 'zor süreçler' lafını temiz bir suyla çalkalayarak boşaltmalısın Cem Efendi.
28 Şubat'ta, 7 Şubat'ta, kapatma davalarında, darbe hazırlıkları yapıldığında, 17-25 Aralık'ta Tayyip Erdoğan'ın gür sedasında karşılığını bulan milletin mağdur olduğu her şeyde, her mücadelede Kanal 7 hakkı tutup kaldırmıştır.
Utanma duygunu çoktan kaybettiğin için olsa gerek, Kanal 7’yi Aydın Doğan ve Fethullah Gülen konsorsiyumuna yandaş olmakla suçluyorsun.
Sana 8 yıl önce Aydın Doğan medyasının aylarca yürüttüğü, asıl hedefi döneminRecep Tayyip Erdoğan hükümetini devirmek olan, Kanal 7 ve Deniz Feneri odaklı kampanyasını hatırlatsam biraz utanır mısın?
Hayır utanmazsın.
Utanma duygusu öyle bir şeydir ki, kaybedince ona geri sahip olmak kolay olmuyor.
Peki ya, paralel yapının bu memleketin başına tasallut olma projesinin ilk işaret fişeğinin,7 Şubat’tan da önce 2011 yazında Bakanlar Kurulu’nun açıklandığı bir güne denk getirilerek paralel yapının başsavcısı eliyle yine Kanal 7 yöneticilerine yapıldığını hatırlatsam, hafıza kaydın bunları kontrol etmeye müsait mi Cem Efendi?
Aldığın yaradan kurtulmak, yediğin çizikten beraat etmek için bunları yazdıysan çok kötü ve akılsızca bir iş tutmuşsun.
Neden dersen, sana çizik atan irade, bizim söylediklerimizin öyle olduğunu defaatle bize beyan etmiştir de o yüzden.
Birazdan şahsımla ilgili iftira ve çarpıtmalarına da sıra gelecek;
Ama önce dur esas meselemizi biraz deşeleyelim.
Haber 7’de Cuma günü çıkan ve senin elindeki silaha davranmana neden olan hadiseye bir bakalım.
O haberin çıkış nedeni, küçük ticari çıkarlar peşinde koşmak, mahallede birilerinin haz duyacağı bir kavga büyütmek değildi bunu sen ve senin gibiler böyle bilsin.
O konu onur kırıcı bir muameleye karşı bir hak/adalet arayışından ibaret.
Yani biraz istersen sadede gelelim.
Şu soruların patron katında bir cevabı varsa, onları duymak isteriz.
Mesela, Digitürk sıralamasıyla ilgili, TMSF ve Digitürk yönetimi "bu sıra Kanal 7’nin hakkıdır" demiş midir?
Mesela, Ethem Sancak Bey, TMSF Başkanını arayarak “Hayır o öyle olmayacak o sıraya benim kanalım konulacak” diye talimat vermiş midir?
Vermişse, devletin koca kurumunun tepesindeki bir şahsa hangi sıfatla bu talimatı vermiştir?
Elinin altında telefon numarası varsa, üç gündür sessizliğe bürünen TMSF Başkanınada böyle bir şey oldu mu? diye sorabilirsin.
Hadi bir koşu patron katına çıkıp bu soruların yanıtların al da gel Cem Efendi!
Dur hemen gitme!
Şahsıma dönük iftiralarını da yüzüne bir çarpayım da öyle git.
Kanal 7’nin resmi temsilcisi (resmi derken beni buraya devlet mi atadı demek istiyorsun keşke onu da yazsaydın) olarak yönelttiğin suçlamaların tamamı ya iftira ya da çarpıtmadan ibarettir.
Birincisi, sözünü ettiğin türden "Deniz Feneri dosyası cemaatin elinde olduğu için onlarla iyi geçinmem yönünde Zekeriya Karaman Bey’den talimat aldığım" yönündeki iftiranı aynen iade ediyorum.
Hesaplaşmasını da Mahkeme-i Kübra’ya bırakıyorum.
İkincisi, 17 Aralık sürecinde Bugün Tv’ye çıkarak yaptığım şey, onların yaptıkları pislikleri kendi kanallarında kendi yüzlerine vurmaktan ibaretti.
İsteyen, o dönemde çıktığım yayınlarda muhataplarıma söylediğim sözleri arşivden bulup izleyebilir.
25 Aralık operasyonu için düğmeye basıldığı günün akşamı, Habertürk televizyonunda kullandığım “savcılar suç işlemiştir” cümlesi nedeniyle aldığım tehditler Cem Küçük’ün başına gelseydi, bilemiyorum kaçacak bir delik aramaya başlar mıydı kendisine.
"1 Kasım seçimlerinde Ak Parti’nin elde ettiği zaferde Recep Tayyip Erdoğan’ın payının olmadığı" yönünde attığımı iddia ettiği twitlerle ilgili ithamını da aynıyla iade ediyorum.
Tayyip Erdoğan’ın bu ülke için ne ifade ettiğini bilmesem, İstanbul’da insanların gazozla traş olduğu dönemlerden bu yana bu ülkeye yaptığı hizmetlere, bu toprakların onurunu yücelten mücadelesine kıymet vermediğimi düşünmeye başlasam, işte o zaman Cem Küçük gibi bir karakter olmaktan korkarım.
Senin iftiralarınla lekelemeye çalıştığın bu kurum, kurulduğu günden bu güne kadar tavizsiz bir şekilde, Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğini yaptığı davanın bayraktarlığını yapmıştır.