Kanser tekrar gelirse yine baş ederim
Cine5 ekranlarının sevilen programı İpek Tuzcuoğlu İle Yüzleşmeye kanserle mücadelesini başarıyla sonuçlandıran, ekranlara ve tiyatro sahnelerine yeniden dönen sevilen oyuncu Deniz Uğur konuk oldu. Deniz Uğur hayatıyla ilgili yüzleşmelerini ve bilinmeyenlerini samimiyetle paylaştı.
Keriman Halis büyük halam
İlk Türkiye Güzeli Keriman Halis’in büyük halası olduğunu “İpek Tuzcuoğlu İle Yüzleşme”de paylaşan Deniz Uğur’un hayatında kadınların önemi büyük. “Büyük hala Keriman Halis . Babamla kardeş torunu oluyorlar. Çok çok özel bir kadın bir kere Cumhuriyet kadınını temsil ediyor. İlk Dünya güzelimiz, kişilik olarak da muazzam bir insandı. Uzun bir ömrü oldu. Allah’a şükür onu daha çok görüp, deneyimlerinden faydalanma şansım oldu. Hatırlıyorum. En son ufak bir rahatsızlık geçirmişti, annemle birlikte hastaneye ziyaretine gitmiştik. Çok yaşlıydı ama ona rağmen hafızasında eksilme yoktu. Pırıl pırıl bir zekası vardı, yatakta oturuyordu ve içeri girince anlıyorsunuz ki, o bir kraliçe tartışmasız. “ sözü üzerine İpek Tuzcuoğlu'nun “Seni en çok etkileyen neydi ?“ sorusuna cevap veren Deniz Uğur “Duruşu ve asaleti. Çünkü güzellik bana göre bunlardan geçiyor. Günümüz teknolojisini düşünürsen hokka burun, badem göz yapılabiliyor sonradan, bunların bir özelliği yok . Baktığın zaman çoğu insan birbirine benzemeye başladı artık. O yüzden kişilikle, donanımla ruhla birleşince o güzellik karşı tarafa geçiyor gibi geliyor. Aileye etrafa bakınca hepsi güzeldi, bazılarında daha etkileyiciydi fark var. Bakışı duruşu edası her şeyi beni etkiliyordu. Ben ailemin kadınlarından çok etkilendim. Çünkü hepsi baskın ve önemli karakterlerdi. Hep güçlü, etrafı yöneten komutlar veren. Hem anne tarafım hem baba tarafım öyleydi . Babaannem yaklaşık yüz yaşına kadar yaşadı. Anneannem de öyle. Yaklaşık birer asır yaşadılar ve hepsinin ayrı hikayeleri vardı. Çeşitli zorluklara rağmen örnek alınacak dik duruşları vardı.” diyerek anlattı.
Uzun yaşamayı istiyorum
İpek Tuzcuoğlu’nun “100 yaşına kadar yaşamayı ister misin, yoksa dolu dolu yaşayayım kaç yaşına kadar olursa mı dersin?” sorusu üzerine cevap veren Deniz Uğur “Aslolan odur. Çünkü uzun yaşam kısa yaşam göreceli şeyler bana göre. Göreceli çünkü birine bakıyorsun 105 yaşına kadar yaşamış ama ömrü boyunca aynı güzergahtan işe gidip gelmiş, aynı yerde oturmuş bu da güzel gelebilir ama tecrübelerin çeşitliliği güzel geliyor bana. Bu yüzden göreceli. Dolu dolu yaşamak önemli. Ama uzun yaşamayı da istiyorum. Çoğu insan der ya, elden ayaktan kesilirsem yürüyemez, hareket edemez, konuşamaz hale gelirsem istemem uzun yaşamayı derler. Ben ona katılmıyorum. İnsan ne durumda olursa olsun, yaşamın her günü bir deneyimdir. Körde olsan kötürümde olsan deneyimlenecek bir şeyler mutlaka vardır.” diyerek düşüncelerini anlattı.
Yıldız Kenter bir Kraliçe
Hayatının önemli kadınlarından birinin de hocası Yıldız Kenter olduğunu söyleyen Deniz Uğur usta sanatçı ile ilgili “Yıldız Hoca’nın öğrencisi olup da ömrü boyunca etkisi altında kalmayan kimse yoktur. Belki bütün öğrencilerinin yıldızı aynı şekilde barışmamış olabilir, kimyası aynı şekilde tutmamış olabilir, bazıları tepki duymuş olabilir okuldayken. O da çok dominant bir karakterdir. Ama öyle bile olsa faydasını görmüşlerdir. İyi ki bu dünyada var diyebileceğimiz nadir insanlardan biridir. O da ayrı bir kraliçe.” diyerek duygularını “İpek Tuzcuoğlu İle Yüzleşme”de paylaştı.
Kanser olan babamın her anında yanındaydım
İpek Tuzcuoğlu’nun “Sen kanser hastalığını yendin ama baban kansere yakalandı.” deyince babası ve ailesiyle yaşadıkları süreçleri ve duygularını anlatan Deniz Uğur “Baba motifi tek çocuk ve kız çocuk için çok çok önemli. Dış dünyayı, güveni, çok önemli şeyleri temsil ediyor baba. Devlet sanatçısı herkesin ve benim de hayran olduğum bir operacı, idolüm olmuş bir adam ve onun yokluğu çok zor. Bir yandan da şöyle düşünüyorum biz babamla birbirimize çok aşıktık ama çatışan aşıklardık. Benim ona kendimi kanıtlama güdüm onun beni acımasızca eleştirmeleri aramızda hoş bir mesafe vardı ama hep çarpışa çarpışa ilerledi bizim ilişkimiz. Ama onun altında hep o aşk vardı. Karşındakine verilen kıymetten kaynaklı. Bu beni çok olgunlaştırdı ve sağlam ve dayanıklı kalmamı sağladı diye düşünüyorum. Babamın mottosu "başına ne gelirse gelsin ayaklarının üzerinde dik dur ve bunu hallet sen bunu halledebilirsin. " Babam beni 18 yaşımdan sonra bütün seçimlerimde meslekte, özel hayatımda her türlü seçimde serbest bıraktı. Dedi ki “Sana karışamam ama bunların sonucunda başına ne gelirse gelsin kendin halledeceksin. Gelip bana ağlama ondan sonra”dedi. Bale bölümünden tiyatroya geçerken bu konuşmayı yaptı. Dik dur ve her türlü sorunun çözümlemeyi bil. Beni böyle yetiştirdiği için şükran duyuyorum. Bütün teşhisin konmasından itibaren o ayları birlikte geçirdik. Bütün tedavisi boyunca yanındaydım. Her aşamasında birlikteydik. Hastanede ve eve çıktığımızda hep bir aradaydık. Çok güzel itiraflarda bulunduk birbirimize, kapanmamış hesaplarımızı kapattık karşılıklı. Fark ettik ki aslında çözemediğimiz hiçbir şey yokmuş ilişkimizde. Nur içinde yatsın çok iyi dürüst ver iyi bir insandı. Mekanı cennettir hepimizden iyidir diye düşünüyorum.” sözleriyle babasıyla ilgili hissettiklerini paylaştı.
Dazlak kadın da seksi
Kanser teşhisinin ardından saçlarını kazıtmak zorunda kalan Deniz Uğur bu konuda rahatsızlık yaşamamış “Dazlak bir kadın çok seksi görünebiliyor, ama bunun bir hastalıktan dolayı olması üzücü, ama ne kadar üzücü 1 yıl içinde saçlarınız yeniden uzuyor. Yerine konmayacak bir şey değil. Sahnede ve kamera önünde bir insan içinde çeşitli çözümleri var bunların. Saç merkezleri, yapıştırma peruk yada peruk kullanabiliyorsunuz. O dönemde bir dizide oynadığım için devamlılığı tutturmak anlamında peruk kullandım. Çok hoşlandığımı söyleyemem, dazlak halimi daha çok beğendim. İnsanların arasından koptuğunda bir oyuncunun beslenemeyeceğini de düşünüyorum. Dikkat çekmemeye çalışarak metroya otobüse vapura binip, çarşıya pazara gidip insanların arasında durmaya ihtiyaç duyan biriyim. Buna mecburuz, bundan besleniyoruz. O çok dikkat çekiyordu bu yüzden de peruk kullandım. Protez gibi bir şey ama çok sevmedim. Oyuncu olmasaydım başka türlü geçirirdim o dönemi.” sözleriyle yaşadıklarını “İpek Tuzcuoğlu İle Yüzleşme”de anlattı.
Kanser tekrar gelirse yine baş ederim
Kanserle mücadele ettiği dönemlerde olumlu düşünce ve sağlıklı beslenmeye önem verdiğini anlatan Deniz Uğur “Alternatif tıbba da inanıyorum, şifa doğadan geliyor. Bir takım baharatları sebzeleri tüketmek önemli. Özen gösteriyorum. Beslenme tablomu her şeyi annem ele aldığı için, babamdan sonra bana focuslandığı için o düzenliyor. Bol su içmeye önem veriyorum, aç karnına su içerek başlıyorum güne. Suyun herşeyi temizlediğine metabolizmamıza iyi geldiğine inanıyorum. Vitamin desteği almaya dikkat ediyorum. Onun dışında her şey düşünceden kaynaklandığı için zevk veren her şeyi yapıyorum. Bir daha hasta olacağıma hiç inanmıyorum. İnanmadığım için de hasta olacağımı düşünmüyorum. Tut ki oldu, bu tür hastalıklar birkaç yıl sonra nüksedebiliyor böyle ihtimaller her zaman var. Ama buna takmıyorum açıkçası. Çünkü baş edebildiğimi gördüm. Tekrar gelirse de tekrar baş ederim. “ sözleriyle duygularını paylaştı.
Çocuklar hastalığımı soğukkanlılıkla karşıladı
İpek Tuzcuoğlu’nun “Çocukların noktasında ne yaptın kanser denildiğinde, ilk yüzleştiğinde?” sorusu üzerine cevap veren Deniz Uğur “Orada şöyle enteresan bir şey oldu. İlk söyledikleri zaman ilk aklıma gelen şey teşhis tamamen konulsun, ne durumdayım yaşayacak mıyım, yaşamayacak mıyım? Çok mu kolay atlatacağım? hiçbir şey belli değil. “Ne tahmin ediyorsunuz?” dedim. “Vahim bir şey tahmin etmiyoruz” dediler. “Erken teşhis durumu olacak büyük ihtimalle” dediler. “O zaman yapılması gereken ne? Her şeyi bileyim de çocuklarımı hazırlayayım” dedim. Bana bir senelik ömrün kalmış da diyebilirlerdi. Önemli olan orada bir senelik ömrüm kalmışsa kalmış, çocuklarını sevdiklerini nasıl hazırlayacaksın gibi süreçler. Yani biraz şokları kolay atlatıyorum galiba. Başıma bir şey geldiyse geldi ama önemli olan bundan sonra ne yapacağım. Çözüm üretmek. Sonra teşhis kondu, hiçbir yere yayılmamış. Silikon mucizesi diye bir şey de var. Çocuklara söyledim. “Hastalandım doktora gidip geleceğim. Böyle bir süreç geçecek ve iyileşeceğim” diye. Ben öyle karşıladığım için onlarda soğukkanlılıkla karşıladılar. Ben üzülmediğim İçin onlarda üzülmediler. “ diyerek çocuklarıyla yaşadıkları süreci anlattı.
Evlilik saygın bir duruş
İpek Tuzcuoğlu’nun “Evlilik hayatının neresinde? Kriterler değişiyor mu yıllar geçtikçe” sorusu üzerine cevap veren Deniz Uğur “Evliliğe bakış bende şöyle yüzük takmak hoş bir şey. İnsan birine ait hissetmekten, birinin de sana ait olduğunu hissetmekten mutlu oluyor. Kimse kimseye ait değildir aslında. Yalnız doğar yalnız ölürüz ama böyle bir duygu da var. Kalabalığın içinde yalnız olmadığın için de şükrediyorsun. Bu karmaşanın içinde, saldırgan hayatın içinde, seninle her türlü zorluğu paylaşan elini tutan hayat arkadaşın olduğu için şükrediyorsun. Bunun en büyük anlamı bu. Kurum lafından hoşlanmam. Evlilik de bir kurumdur. Kurum değil benim inandığım, insanların duyguları değişir her şey değişir insanları kurumsallaştıramazsın duyguya dayalı bir birlikteliği ama bir yandan da gelenekler, adetler toplumun içinde bir duruş sergilemek diye bir şey var. Benimde hoşuma gidiyor ve saygın buluyorum. Saygın bir duruş olarak görüyorum.Kriterim yok aslolan duygu, samimiyet, birlikte olmaktır. Yüzük takmakta hoş bir duruş bana göre bir toplumun içinde yaşıyorsun ve diyorsun ki biz birlikteyiz, bunu legalize ediyorsun, ifşa ediyorsun bu da şık bir duruş bana göre.” diyerek duygularını
Deniz Uğur yıllar sonra tiyatro sahnesinde!