Karar Yazarı Ocaktan: Taliban’a Uyum Yasası mı Geliyor?
Karar Gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan, sosyal medyaya denetim getirecek olan yasanın Taliban'la ilişkilendirilmesine dair değerlendirmede bulundu.
Mehmet Ocaktan'ın Karar Gazetesinde yeralan yazısının ilgili bölümü şöyle:
'Öyle anlaşılıyor ki iktidarın aklı hala Taliban’da. Pazartesi günü KARAR gazetesinin manşetinde de yer aldığı gibi kadim ortağımız Katar’la birlikte Kabil havaalanının güvenliğini ve işletmesini üstlenmek istiyoruz. Nitekim Saraybosna dönüşün gazetecilerin sorularını cevaplandıran Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan halen Taliban’la görüşmelerin yapıldığını, talep gelmesi durumunda “Değerlendirmelerimizi yaparız sonra da böyle bir işe girmemiz gerekirse gireriz” diyerek Türkiye’nin tavrını ortaya koymuş oldu.
Eğer bir pürüz çıkmazsa Kabil’de Taliban’la birlikte çalışacağız, bu durumda muhtemelen Taliban yönetimini de resmen tanımamız gerekecek. Sonuçta bu iktidarın bir dış politika tercihidir, dolayısıyla hatası da, sevabı da ona aittir.
Ancak Erdoğan’ın yine Saraybosna dönüşü yaptığı değerlendirmelerin içinde yer alan sosyal medya düzenlemesi ile ilgili sözleri, zamanlama açısından da içerik olarak da son derece manidar. Diyor ki Erdoğan: “Dijital terör, sürekli iş başında. Bunlara karşı yasal düzenlemelerimiz elbette oldu ama çok daha güçlü adımlar atmamız kaçınılmaz. Yalan terörüyle mücadele etmekte kararlıyız. Arkadaşlarımız Türkiye’deki verinin, Türkiye’de kalacağı, vatandaşlarımızın kişilik haklarını, verilerini koruyacak.”
Elbette bu düzenlemeyi Taliban’la ilişkilere paralel bir hazırlık olarak görmek hakkaniyetli bir durum olmaz. Ancak tam da böyle bir döneme denk gelmesi, doğal olarak zihinlerde soru işaretlerine yol açacaktır.
Esas tehlikeli olan, sosyal medyayı iktidar kontrolüne almayı hedefleyen ve de “sansür” işaretleri taşıyan yeni bir baskı yasasının hazırlanıyor olmasıdır.
Maalesef sosyal medyayı zapturapt altına almayı amaçlayan böyle bir yasa hazırlığı, Türkiye’nin geldiği yeri göstermesi açısından ibret verici, ama aynı zamanda AK Parti için de hüzün verici bir durumdur.
AK Parti ki “Demokratik rejimlerde, siyası iktidarların ve bürokratik yapıların temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasına müdahale edemeyeceğini, uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerin eksiksiz olarak hayata geçirilmesini savunuyoruz” diyerek yola çıkmıştı.
Daha da önemlisi, iktidara gelirken bu tezleri savunan AK Parti iktidarının ilk döneminde bu ilkelerin önemli bir bölümünü hayata geçirmiş ve özellikle de AB’ye tam üyelik müzakereleri sürecinde ciddi uyum yasaları çıkarmıştı.
Oysa bugün aynı AK Parti bize başka bir hikaye anlatıyor. Yeni hikayede maalesef daha az hukuk, daha az özgürlük ama daha fazla yasak var.
Açıkça ifade etmek gerekiyor ki iktidarın yasaklar manzumesiyle örülmüş yeni bir sansür yasasına ihtiyacı bulunmamaktadır. Yargının, parlamentonun tek merkezde toplandığı bir sistemde iktidarı eleştirenler, çıkıntılık yapanlar ‘terör’ ya da ‘ajan’ statüsüne sokularak rahatlıkla gözaltına alınıp tutukla tutuklanabiliyorlar. Danası, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) defaatle “Derhal serbest bırakın” çağrılarına rağmen Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş hiçbir hukuki dayanağı olmadığı halde yıllardır içeride tutulmaya devam ediliyor.
Hal böyleyken, iktidarın özgürlükleri askıya almak için yeni bir yasaya ne ihtiyacı var ki… Nasıl olsa yasaların ne dediğine bakmadan özgürlükler rahatlıkla kısılabiliyor. İşte tam da bu yüzden, sosyal medya ile ilgili ‘sansür’ düzenlemesi konusunda insanlarda “Acaba Taliban’a uyum yasası mı çıkarılıyor” şeklinde bir kanaat oluşabilir. Dolayısıyla iktidarın toplumda endişeye yol açacak böyle bir girişimden vazgeçmesinde sayısız faydalar olduğu kanaatindeyim.
İnanıyorum ki milletvekilleri de “sansür” niteliği taşıyan bir sosyal medya yasası parlamentoya geldiğinde ‘hayır’ oyu vererek “Dijital çağın Talibanlar”ı olmayı reddedeceklerdir.