Kate Moss ve Cara Delevingne bir arada

Moda dünyasının en ünlü top modeli, güzellik algısını değiştiren isim Kate Moss ve son beş yılın en revaçtaki modeli, kara kaşlarıyla ünlü Cara Delevingne Hürriyet'ten Aslı Barış ile Milano'da buluştu.

CARA DELEVİNGNE...GALERİ

Kendimi hayvan gibi hissettirmeyin!

KATE MOSS...GALERİ

Oldukça soğuk, yağışlı bir günde, Milano’nun en işlek alışveriş caddelerinden Corso Vittorio Emanuele’deyiz. Bir mağazanın önünde, beş biniş aşkın kişiden oluşan bir kalabalık, yağmura aldırmadan, çığlık çığlığa bağırarak saatlerdir bekliyor. Avazları çıktığı kadar haykırdıkları iki kelime ‘Cara’ ve ‘Kate.’ Yani dünyanın en popüler, en ‘cool’, en ünlü iki top modeli Kate Moss ve Cara Delevingne. Mango’nun kampanyası #somethingincommon’ı tanıtmak için geliyorlar mağazaya... Tabii, fanatikleri de peşinde... İkiliyle röportaj yapmak için sözleştiğimizden polis kortejiyle, kalabalığı yara yara giriyoruz mağazaya.

Kate Moss, malum 25 yıldır moda endüstrisinin en ünlü, en ikonik top modeli. 41 yaşında olmasını rağmen, hâlâ en çok kapak olan yüz. Her yıl onlarca rakibi çıkmasına rağmen, ‘yeni kate’ olarak yerine birinin konamadığı bir isim. Ya da isimdi: Çünkü Zira 23 yaşındaki kara kaşlı top model Cara Delevingne piyasaya çıktı çıkalı, yani 6 yıldır ‘Yeni Kate Moss’ olarak anılmaya başladı. Karl Lagerfeld’in bile bu görüşte olmasının Moss’u fazlasıyla rahatsız ettiği söylendi. Hatta onu karar listeye aldığı iddia edildi. Ama ikili, dosta düşmana ‘asla düşman değiliz, aksine harika anlaşıyoruz, sıkı dostuz’ mesajı vermek için ikidir birlikte reklam kampanyalarında yer alıyor. Hatta bu kampanyanın adı da manidar: Ortak noktamız.

İçeride röportaj için beklerken gerçekten ortak noktaları var mı diye düşünüyorum. Cara aristokrat bir aileden gelme. Kate’in ailesi ise orta direk. Tamam ikisi de İngiliz, ikisi de ‘cool’ ikisi de ‘parti kızı.’ Ama aradaki yaş farkı, kariyerinde ilerlemiş bir modelin yaşı kadar: 18. Ortada bir halef-selef muhabbeti varsa da bu dillendirilmiyor. ‘Yeni Kate Cara mı?’ tarzı sorularım ‘yasaklı’. Biseksüelliğini açıkça yaşayan Cara’nın aşk hayatıyla ilgili sorular, Kate Moss’un boşanıp boşanmadığı konularına da değinemiyorum. ‘Bakalım beni neler bekliyor’ diye salona giriyorum. İlk izlenim, Kate Moss, evliliğini simgeleyen tek taşı hâlâ parmağında şarap içiyor. Cara da “Aa küpen güzelmiş, beğendim” diyor içtenlikle.
“Teşekkürler, aslında rakip başka bir mağazadan aldım” diye geveliyorum. Moss yarı şakacı bir tonda “Ve utanmadan buraya geldin. Ne ayıp şey!” diyor ve başlıyoruz. Acaba ‘en yakın kankalar’ mı yoksa içe ‘All About Eve’ filmine gönderme yapan ‘yeni taze kız- eski yıldız’ rekabeti mi var, o da sizin taktiriniz...


Cara Delevingne, Aslı Barış ve Kate Moss Milano'da buluştu.

O BİR KÜÇÜK TAVUKTU
Birbirinizle ilk tanıştığınızda edindiğiniz ilk izlenim neydi?
KM: Ben bayılmıştım Cara’ya. Küçük bir tavuk gibiydi, onu kollarıma alıp şevkat göstermek istedim ilk görüşte.
CD: Küçük tavuk mu? Bu tabirden alınmam gerekir normal koşullarda…
KM: Ama o kadar küçük, o kadar saf ve neşe doluydun ki… Seni himayeme alıp bakmayı düşündüm anaç tavuk gibi.
CD: Beni sar, sarmala lütfen!

Sizin Kate hakkındaki ilk izlenimiz neydi peki?
CD: Aslında ben pek kimsenin yanında sesini kesip hayran hayran bakacak bir tip değilim. Ama o, o kadar ‘dev’ bir isim ki… Sus pus oldum yanında.
KM: Öyle mi? Hiç de öyle olmamıştı diye hatırlıyorum…
CD: Yani belki de aşırı heyecandan bir saniye içinde “Aman tanrım ne diyeceğimi bilmiyorum ama sen çok harikasın ben inanılmaz büyük bir hayranınım sen süper bir insansım aman tanrım tanıştığımıza inanamıyorum” diye haykırmış da olabilirim. Ama inanılmaz kibar, sevimli ve harikaydın doğrusu. Çok kısa sürede, çok iyi anlaştık ve bunun için minnettarım.
KM: Ay sus lütfen!

Ne zaman oldu bu büyük buluşma?
CD: Çok uzun zaman önceydi aslında, Londra’da ortak bir arkadaşımın evinde düzenlenen bir partideydik. O zaman asla bir gün onunla çalışacağımı düşünemezdim doğrusu. Aşırı ‘cool’ bir durum benim açımdan.
KM: Çok ünlü olacağını ilk görüşte anlamıştım hayatım…
CD: Gerçekten mi? Bari bana da söyleseydin. Bu kadar kasmazdım. Şaka yapıyorum!


Kate, ülkemize sıklıkla geliyorsunuz ve hayranlarınız olarak da çok mutluyuz bu durumdan…
KM: Evet, Türkiye’ye çok âşığım… Beni bolca görmeye de devam edeceksiniz çünkü zaman geçirmeyi çok seviyorum.

Birçok Türk arkadaşınız da var, fotoğrafçı Mert Alaş’da bunlardan birisi. Birlikte sıklıkla çalışıyorsunuz.
KM: Doğru çünkü o bir dâhi. Süper zeka. Yaptığı her şeyde mükemmel. Mükemmel bir aşçı, mükemmel bir piyanist..
CD: Ne? Ben bilmiyordum bunu…
KM: Konser verebilecek kadar iyidir, inanamazsın. Harika bir koreograf, harika bir ev sahibi… Bugün bana mesaj atmış “Selam, benim adım Mert, beni hatırladın mı?” “Hayır, tabii ki hatırlamadım sen de kimsin ki?” yazdım.
CD: ‘Love’ dergisi için yaptığımız çekim mesela benim için kariyerimin en önemli işlerinden biridir. Kate’le küvette çıplak çekmişti bizi. Gerçekten harika bir işti… Böyle bir şey yapmak kimin aklına gelir ki? Yarattığı konseptler asla ‘sıradan’ olmuyor. İşte onun başarısının sırlarından biri… Yaptığı hiçbir şey sıradan değil. Tıpkı senin gibi Kate!

Bir süredir podyumda Kate Moss’u göremiyoruz. Sizi ne zaman yeniden defilede izleyeceğiz?
KM: Kim bilir ya… (Hâlâ ara sıra iş yapan asırlık top modellerden bahsederek) Jerry Hall (59) ve Marie Helvin’le (62) birlikte Thierry Mugler defilesine çıkarız belki. “Hey gidi günler, ne gençtik” deriz.
CD: Ben onu ‘özel’ defilelerde görüyorum zaten, siz göremiyorsunuz…

Cara, siz de bir süre önce artık modellik yapmak istemediğinizi, oyunculuğa yöneleceğinizi söylediniz. Sizi de mi kaybetti podyumlar?
CD: İstemediğimden değil de vaktim kalmıyor genelde… Çok vaktim yok, o yüzden küçük bir ara verip biraz değişik bir şeyler yapmak istedim.
KM: Ne zaman bıkacağını da asla bilemezsin zaten. Bakarsın, hiç bıkmamışsın.
CD: Tabii, podyumlardan sıkılıp bıkacak, emekli olacak kadar da piyasada bulunmadım zaten…
KM: ‘Emekli olmak’mış… Kaç yaşındasın, 23 mü?
CD: Evet, biraz ‘abartı’ bir deyim oldu, değil mi?
KM: Ay 23 yaşındayım, endüstriden çok sıkıldım… Modelliği bırakıyorum, buraya kadarmış! Ne kadar dramatik… Ciyak! Çok tatlısın şekerim.

SİYAH DERİ CEKETTEN ŞAŞMAYIN

Kampanya ortak yönleriniz üzerine kurulu… Karakter olarak birbirinize ne kadar benziyorsunuz, ortak yönleriniz çok mu?
CD: İkimiz de çok ateşli karakterleriz, burada benzeşiyoruz. Güçlü kadınlarız, güçlü kadınları seviyoruz.
KM: Hayattan kaçmıyor ‘yaşamaktan’ korkmuyoruz. Özgürüz. İkimiz de sadakatli kadınlarız, arkadaşlarımızı kolluyoruz.
Birbirinizin tarzı hakkında ne düşünüyorsunuz?
CD: O kadar farklıyız ki aslında, saçmalık derecesinde tersiz yani…
KM: Bu yüzden 2014’teki Cadılar Bayramı’nda ‘Cara’ kılığına girdim. Aslında bir hayli rahatmış. Spor ayakkabılar, kapüşonlu sweatshirt…
CD: İnanılmaz rahat değil mi? O kıyafetin içinde hayatın boyunca yaşayabilirsin… Çok rahat.
KM: Rahat mı? Ben sevmem ‘rahat’ı.
CD: Kesinlikle!

Madem iki stil ikonu karşımızda, bir bilene danışalım. Diyelim ki, sizin kadar para kazanmıyoruz ve haliyle sizin imkânlarınıza sahip değiliz. Cool ve tarz sahibi görünmek için ne almalıyız?
İkisi de aynı anda: Siyah deri ceket.
CD: Çünkü asla modası geçmiyor, bugün alıp 10 yıl giyersiniz.
KM: Ben kısa motorcu modelini seviyorum. 60’lardan beri moda, daha iyi bir ‘yatırım aracı’ olabilir mi?
CD: Doğru, elbiselerle de, etekle de jean’le de giyersiniz.


Birbirinizin dolabından çalmak isteyeceğiniz parçalar var mı?
CD: Bütün dolabını çalabilirim aslında. Topshop için yaptığı ilk koleksiyona âşık olmuştum mesela. Orada çiçekli bir ceket vardı, içinde büyüdüm diyebilirim. Boyum attığı için giymeyi bırakmak zorunda kalmıştım bir noktada.
KM: Aaaa. Ne şirin.
CD: Evine gelip, dolabını ilk gördüğüm günü hatırlıyorum da… Resmen ağzım açık kalmıştı. Üstelik kızı da benim için modellik yapmıştı! İnanılmaz tatlıydı.
KM: İnsanları giydirmeye bayılıyorum. Özellikle onları latex giysiler içine sokmayı. Çünkü şimdi podyumda olan kızların vücutları çok güzel oluyor, latex de hatları çok iyi belli eden bir malzeme. “Hadi gel bunu giy, harika görüneceksin” diyorum. Sonra da bir şaplak atıp “Yere yat ve orada kal!” diyorum. Üzerlerine (bir tür kayganlaştırıcı olan) silikon spreyi döküyorum, parıl parıl parlıyorlar. Enteresan oluyor. Herkes çok iyi görünüyor öyle.

Bizimle kafa buluyorsunuz şu an sanırım…
KM: Ben her zaman çok ciddiyim.

İyi o zaman, evde denerim.
KM: Harika olur bence. Resmini çek yolla.

Bu kadar stil tavsiyesi yeter, biraz da yanlışlardan bahsedelim. Her kadının yaşlandıkça yaptığı büyük stil yanlışı nedir size göre?
KM: Nereden bilebilirim, ben yaşlanmıyorum şekerim. Ama orta yaşlı kadınlar hemen “Ay yaşlandım” havalarına girip düz ayakkabılar, yok diz seviyesinde etek boyu, çiçekli garip ceketler, garip bir tarz ediniyor nedense…
CD: Ama ‘yaşa göre giyinme’ bence zaten yaş ne olursa olsun yapılacak en büyük hata. Nasıl hissediyorsan öyle giyinmelisin.
KM: Tabii manyak gibi görünmek de istemezsin. Zibidi gibi şortlar, göbeği açık bluzlar falan genç kızlar için. Bir ayarı olmalı tabii ama o da çok şahsi bir konu.

Bu koleksiyondan en sevdiğiniz parçalar neler?
KM: Üzerimdeki pantolon ve bluz mesela. Bütün koleksiyon her zaman ihtiyacınız olacak temel ama şık parçalardan oluşuyor. Nasıl kombinlediğiniz tamamen size kalmış. Bence çoğu parça tarzımızı yansıtıyor, giymeyeceğim hiçbir şey yok.

TUVALETTE SELFİ ÇEKME
İkinizin farklı olduğu bir konu da sosyal medya. Neden instagram kullanmıyorsunuz Kate?
KM: Hiç bana göre bir şey değil hayatım. Cara yapsın öyle şeyleri. Zaten o yeni yeni piyasaya çıktığında başladı bu Instagram işleri, birlikte büyüdüler.
CD: Kate’in tarzına uygun değil hayatının bu kadar açık olması. Gizem, onun gizli gücü.
KM: İnsanın hayatının herkes tarafından bilinmesi kadar kötü bir şey olabilir mi?
CD: Ama sevdiği insanların hesaplarında görünüyor bazen, o da harika oluyor.

Cara, kızkardeşiniz Poppy hakkınızda ‘instagram onun en büyük silahı’ diyor.
CD: Silah derken? İnsanları sosyal medyayla yaralamayı istemem tabii. Modeller eskiden sadece görülmek isterlerdi, seslerinin duyulmasını tercih etmezlerdi…
KM: Ne demek o? Hiçbir kızın öyle bir tercihinin olduğunu sanmam. Belki menajerleri öyle tercih ediyordur.
CD: Genelden bahsediyorum. Senin dışında tabii. Sen her zaman hem izlendin, hem de söylediklerin ilgiyle dinlendi.
Çok fazla paylaşmamayı seçtin, o da seni ‘sen’ yaptı. Ama ben aklımdaki her şeyi paylaşmayı seviyorum. Komik suratlar da yapıp koyuyorum, mesaj da veriyorum. Hayranlarımla bağlantı halinde olmak hoşuma gidiyor, dünyada derdi başından aşkın olan birçok genç var, birine bile ulaşsam ne mutlu bana.

Aşağıda avazı çıktığı kadar haykıran, binlerce kişilik bir kalabalık var. Bu aşırı ilgi sizi korkutuyor mu?
KM: Her zaman böyle değil ama bu özel bir durum. Normalde nerede olduğumuzu bilmiyorlar ki… Garip bir durum tabii yani.

Bazen restoranda yemek yerken yanınıza gelip selfie çekmek isteyen hayranlarınıza çok da şevkat göstermediğinizi duymuştum…
KM: Yemek yerken pek değil de, beni tuvalete kadar takip ettiklerinde ve selfie çekmek istediklerinde çok sinir oluyorum.
CD: Onu bana da yapıyorlar! Anlaşılır gibi değil! Orada popomu siliyorum ya!
KM: Bir de en savunmasız olduğun yerlerden birinde kıstırılmak. Pardon da tuvalette k.çımızın selfie’sini mi çekeceğiz?

Ya da oraya k.ç fotoğrafı çekmek için mi gittiğimi düşünüyorlar?
CD: Uyurken, yemek yerken ve tuvalete girdiğiniz zamanlar özel zamanlar. Herkes, herkesin özeline saygı göstermeli.

NE GÜZELLER GÖRDÜM
Kariyerinize başladığınız günden itibaren ‘güzellik’ algısını değiştirdiniz. Size göre ‘güzelliğin tanımı’ nedir?
KM: Ben güzellikten çok ‘tarz’ ve ‘ihtişam’ kelimelerini severim. Güzelliği önemsemiyorum. O kadar çok güzel kızlar gördüm ki kariyerim boyunca. Belki de benden çok daha ‘güzel’diler. Ama silinip gittiler. Moda endüstrisi güzelliği çok da önemsemiyor. Fark yaratmayı önemsiyor.
CD: Bence güzellik gerçekten içten gelen bir şey. Herkesin boyu-posu kaşı gözü birbirinden güzel olabilir ama günün sonunda öyle bir enerji saçarsınız ki, siz göze çarparsınız. İçiniz güzel olsun.
KM: Bu kadar uzun zamandır bu işin içinde olarak, ne güzeller gördüm, resmen oyuncak bebek gibiydiler, ama aynı ölçüde ruhsuzdular.

Çıkışınızla ezip geçtiğiniz gür saçlı, büyük göğüslü süpermodellerden mi bahsediyorsunuz?
CD: Aaa büyük göğüslü kızlara laf yok, en sevdiğim cinstir, bayılırım doğrusu!
KM: (Kahkahalarla) Ya, bilmez miyiz!
CD: Kısacası herkes olduğu gibi güzel. Başkası olmayın, kendiniz olun, en güzel haliniz odur! (Söyleşi: Aslı Barış/ HÜRRİYET)