Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Yavaş'ın Adaylığına Niye Engel Oldu?
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 'nun CHP’li büyükşehir belediye başkanlarının “ikinci dönem de devam etmesinden yana olduğu” yanıtı siyaset kulisinde Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın gelecek seçimde Cumhurbaşkanı adayı olmasının önünü kestiğini düşündürdü.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 7 Ağustos akşamı HaberTürk canlı yayınında Muharrem Sarıkaya’nın sorusuna CHP’li büyükşehir belediye başkanlarını “ikinci dönem de devam etmesinden yana olduğu” yanıtını verdi. Bu yanıt siyaset kulisinde Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın gelecek seçimde Cumhurbaşkanı adayı olmasının önünü kestiği şeklinde yorumlandı.
Bu yerinde bir yorumdu. Kılıçdaroğlu daha önce de İYİ Parti lideri Meral Akşener ile kurdukları Millet İttifakında o yönde görüş çıkması haline aday olabileceğini söylemişti. Bu sözleriyle de aslında CHP içinde İmamoğlu ve Yavaş’ın Cumhurbaşkanı adaylığının tartışılmasının önünü kesmeyi amaçlamıştı. Genel Başkanın aday olma ihtimali varsa belediye başkanlarının öne çıkmaması doğaldı, öyle de oldu. Kılıçdaroğlu şimdi bu söylemi bir adım öteye taşıyor ve o faslı kapamak istediğini gösteriyor.
Peki, kamuoyu yoklamalarında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı yakaladığı, geçtiği görülen İmamoğlu ve Yavaş’ın önünü neden kesmek istiyor CHP lideri?
Her iki siyasetçi de belediyeciliğe yeni bir anlayış getirdi. Öce Yavaş tarafından başlatılan ihalelerin saydam şekilde yapılması, İmamoğlu’nun kredi engellerine rağmen 10 metro inşaatını aynı anda yürütecek kaynaklar bulması önemli. Bu gibi hamlelerin halk tarafından takdir görmesi sonucunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AK Partili belediyelerden de ihaleleri saydamlıkla yapmasını istemiş, parti örgütünü de kendi başlattıkları projelere muhalif belediyelerin sahip çıkmasına karşı kampanya açmaya çağırmıştı. Özetle her iki başkan da yönettikleri şehirleri ve CHP tabanını aşan popülerliklere sahip. O halde, soruyu tekrar edelim. neden iki başkandan birisinin Millet İttifakının cumhurbaşkanı adayı olacağı tartışmasının önünü kesmek istiyor CHP lideri?
Bunun kolaycı açıklaması Kılıçdaroğlu’nun kendi cumhurbaşkanlığı adaylığı için iki başarılı belediye başkanının önünü şimdiden kestiği şeklinde olabilir. Oysa siyaset kulislerine biraz daldığınızda karşınıza başka dengeler, başka gerekçeler çıkıyor.
İstanbul ya da Ankara AK Parti’nin eline geçer
Kılıçdaroğlu’nun başkanların Cumhurbaşkanı adaylığı defterini kapamasında en önemli gerekçe gerek İstanbul gerek Ankara’da Büyükşehir Belediye Meclisinde çoğunluğun AK Parti ve MHP’nin Cumhur İttifakında bulunması.
İmamoğlu ya da Yavaş, Cumhurbaşkanı seçimine, ister 2022 ister 2023’te yapılsın aday olurlarsa görevlerinden vaktinden önce istifa etmiş olacaklar. Belediye Meclisleri de onların yerine bir aday seçecek. AK Parti ve MHP çoğunluğunun seçmen hakkı yememek için tutup da bir başka CHP’li adayı başkan seçeceğini beklemek saflık olur; AK Partili bir ismin farklı kaybettikleri İstanbul ve Ankara belediye başkanlık koltuğuna kazanan başkanın adeta hediye etmesiyle yerleşeceği kesin gibi.
Gerek CHP gerekse İYİ Parti çevrelerinin seçime doğru giderken en büyük endişesi, İstanbul ya da Ankara belediyelerinden birinin, başkanın Cumhurbaşkanı olmak istemesi nedeniyle kendi elleriyle yeniden AK Partiye verilmesi. Bunun Cumhurbaşkanlığı seçiminin de kaybedilmesine dek sonuçları olacağı endişesi hâkim.
Bu örneği veren İYİ Parti kaynaklarım da oldu ama Özellikle CHP çevrelerinde, Murat Karayalçın’ı da kırmamaya çalışarak kısık sesle dile getirilen bir “Karayalçın örneği” var. Karayalçın örneği nedeniyle CHP yönetim kademelerinde “yoğurdu üfleyerek yeme” eğilimi mevcut. Belediye başkanlarının Cumhurbaşkanı adayı olması tartışmasının önünü kesme çabası birazda buradan kaynaklanıyor.
Neden Karayalçın örneği?
Murat Karayalçın 1989 yerel seçimlerinde Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) listesinden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmişti. 2019 seçimlerinde İmamoğlu veya Yavaş’ın kazanmasıyla muhalif kesimde oluşan coşkulu ruh halinin benzeri o zaman Ankara’da Karayalçın, İstanbul’da Nurettin Sözen’in kazanmasıyla söz konusuydu.
Karayalçın sempatik ve başarılı bir belediye başkanıydı. Kısa sürede bulduğu dış kredilerle şehircilik çalışmalarına hız verdi. Karayalçın 1993’te yapılan SHP kurultayında Erdal İnönü’nün çekilmesiyle SHP Genel Başkanı seçildi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığından istifa ederek, Tansu Çiller Başbakanlığındaki DYP-SHP koalisyonunda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı oldu.
Bu karar Ankaralı seçmenlerinin hayal kırıklığına yol açtı. Bunun üzerine bir de 1994’te soldaki üç partinin, CHP, SHP ve DSP’nin kendi adaylarıyla seçime girmesi üzerine Refah Partili Melih Gökçek aradan sıyrıldı 23 yıl sürecek Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına başladı. İstanbul’da da aynı şekilde üç sol partinin kendi adaylarında ısrar etmesi sonucu Recep Tayyip Erdoğan aradan sıyrılıp Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi ve kendisini Cumhurbaşkanlığına taşıyacak yola başladı.
Başkanlar değil ekiplerinden biliniyor
Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu ve Yavaş’ın cumhurbaşkanı adaylığı tartışmasının önünü kesmek istemesinde İstanbul ya da Ankara seçmenini küstürmeme, yarı yolda bırakmışlık duygusunu yaşatmama kaygısı da pay sahibi.
Öte yandan CHP yönetim kaynakları gerek İmamoğlu gerekse Yavaş başarılı bulunuyor ve kendilerinin hiç böyle bir talebi dile getirmemiş olduğunu özellikle vurguluyorlar. Ancak CHP gibi İYİ Parti yönetim kademelerinde de İmamoğlu ve Yavaş’ın ekibi için bu konuyu sürekli sıcak tutup “kendi planlarını” dayatmak isteyenlerin varlığından söz ediliyor.
Tabii bütün bunların üstünde bir de Kılıçdaroğlu ve Akşener’in cumhurbaşkanı adayını birlikte belirleme ve bir geçiş dönemi ardından “güçlendirilmiş” ya da “iyileştirilmiş” parlamenter sisteme dönüş sözüne -en azından şimdiye dek- sadık kalmaları bulunuyor.
Kılıçdaroğlu’nun “Büyükşehir belediye başkanları bir dönem daha devam etmeli” demesinin altında böyle bir arka plan bulunuyor.