Kılıçdaroğlu'na Başbakanlık vaadi: İki görüşmeye dikkat!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 2013 ve 2016'da ABD'yle yaptığı dirsek teması ne anlama geliyor? Sabah gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu iddiaları bugünkü köşesine taşıdı.
Sabah gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası siyasetteki birlik görüntüsünü bozan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun temaslarını bugünkü köşesinde yazdı.
Kılıçdaroğlu'nun 2013 sonbaharında ve 2016 sonbaharında yaptığı iki ayrı kritik görüşmenin detaylarını köşesine taşıyan Babaoğlu, CHP liderinin AK Parti karşıtı söylemlerinin bu görüşmelerden sonra arttığına dikkat çekti.
Öyle ki Babaoğlu'nun iddialarına göre, bu görüşmelerden birinde Kılıçdaroğlu'na 'Başbakanlık' vaadinde bile bulunuludu.
Babaoğlu'nun bugünkü yazısının detayları şöyle:
"2013 Sonbaharı...
2016 Sonbaharı...
Cumhuriyet Halk Partisi'nin son döneminde birbirine bağlı iki mevsim, iki yıl.
Partinin boğazına sarılmış bazen gevşek tutulan, bazen iyice sıkılan ipin iki düğüm noktası.
2013'ü hatırlayın.
Fetö ile bütün bağları koparmak üzere Erdoğan dershaneler üzerinden hamle yapmışken CHP Genel Başkanı ve diğer yöneticiler ABD'ye geziye çıkmışlardı.
3 Aralık'ta Washington'da Fetö temsilcileriyle bir kahvaltı yaptılar.
Dönemin genel başkan yardımcısı Faruk Loğoğlu'nun ertesi gün bu kahvaltıya dair medyaya "bunun kucaklayıcı bir tavır olduğunu düşünüyorum" şeklinde bir açıklama yaptığını unutmamak gerek.
CHP'nin gezisinin tamamının Pensilvanya'nın görevlileri Faruk Taban ve Emre Çelik tarafından organize edildiği iddialarını da unutmamalı.
Faruk Taban'ın orada CHP liderine "ciddi bir ivme yakaladınız, Başbakan olma şansınız var" dediği söyleniyor.
Bu arada tabii...
Madem kendisinden söz ettik, Loğoğlu'nun Kasım 2013'ten başlayarak Zaman'da yazmaya başladığını da hatırlayalım.
Ne işler, değil mi?
Aralık'ın ilk haftasıydı gezi.
Çok kritik bir tarih.
Çünkü on gün sonra Fetö'cülerin yargı darbesi girişimi başlatıldı: 17/25 Aralık.
Ondan sonrasını...
Kılıçdaroğlu'nun bir daha iflah olmayacak biçimde "milli duruş"tan hem kendini hem de partisini kopartışını iyi biliyoruz.
***
Geçen bizim mahallenin esnafıyla oturmuş siyasetten laflıyoruz.
"Kılıçdaroğlu yine görevi aldı" dedi içlerinden biri.
Sonra sitem etti:
"Medyada adamı hafife alıyorsunuz ama ortalığı karıştırıyor."
Gerçekten bakıyorum da...
Zihin kontrolü üzerinden bir çatışma başlatılacağının işaretleri var.
15 Temmuz'un acısı anlamı ve tarihsel yeri değişsin isteniyor sanki.
CHP Genel Başkanı ısrarla Fetö'cülerin mağduriyetinden söz ediyor. Mağdurlar sayısını bir milyona kadar yükseltti.
Son grup toplantısında "darbeyi AKP yaptı" noktasına kadar geldi.
O halde, bu sonbaharın kritik tarihine bakalım...
2 Eylül olabilir mi bu tarih?
Yani ABD Büyükelçisi Bass'ın Kılıçdaroğlu'na ziyareti. Çünkü o günden beri CHP genel başkanı yine eski havasına geri döndü. Ülkenin de ona uymasını, zaman tünelinde geriye gidilmesini, hafızalarımızın silinmesini istiyor.
***
Biliyorum, okurlarıma Irak konusuna devam etme sözü vermiştim.
Fakat 15 Temmuz'un küllendirilmesi ve mağduriyetler üzerinden kamplaşma yaratılması gibi alabildiğine "ecnebi bir misyon"un ana muhalefet partisi tarafından pervasızca üstlenilmesi üzerinde ciddiyetle durmamızı gerektiriyor.
Ben söylemiş olayım.