Bilim insanları kötü anıları yok etmenin yolunu buldu mu?
Yapılan son araştırmalar, anılarımızın aslında düşündüğümüz kadar kalıcı olmadığını gösterdi. Bilim insanları kötü anıları değiştirmenin mümkün olduğu kanısında.
Hepimizin geçmişinde unutmak istediğimiz ayrılık acıları, travmalar, kayıplar var. Kendimizi ne kadar zorlasak da bu anılar peşimizi bırakmıyor ve genellikle anksiyete, fobi veya travma sonrası stres bozukluğu gibi çeşitli rahatsızlıkların tetiklenmesine neden oluyor. Ancak yapılan son araştırmalar, anılarımızın aslında düşündüğümüz kadar kalıcı olmadığını gösterdi. Bilim insanları kötü anıları değiştirmenin mümkün olduğu kanısında.
Araştırmacılar anıların nasıl silineceğini, değiştirileceğini, hatta yenilerinin nasıl ekleneceğini çözdü. Üstelik çalışmalar yalnızca hayvanlar üzerinde değil, insanlar üzerinde de denendi. PBS belgeseli Memory Hackers’a göre kötü anıları unutmak için beynimizi yeniden şekillendirecek ilaçlar ufukta.
ternal Sunshine of the Spotless Mind (Sil Baştan) ve Total Recall (Gerçeğe Çağrı) gibi anıları değiştirme fikrinin bolca işlendiği filmler nedeniyle tüm bunlar kulağa bilim kurgu gibi geliyor. Ancak yıllar içinde nörolojik tarama teknolojisinde yaşanan gelişmeler sayesinde bugün filmlerde işlenen bu teknoloji gerçek olmaya çok yakın.
Peki, bir anıyı silmeye nereden başlarsınız? Bunu anlayabilmek için anıların beyinde nasıl şekillendiğini ve nasıl canlı kaldığını bilmek gerekiyor.
Bilim insanları bugüne kadar anıların, nörolojik bir dosya klasörü gibi spesifik bir bölgede saklandığını düşünüyordu ancak son araştırmalar sahip olduğumuz her anının beyin boyunca bağlantılar halinde bulunduğunu gösterdi.
Özetle, proteinler yeni bağlantı oluşturmak ve şekillendirmek için beyin hücrelerini uyardığında “anı” oluşuyor.
Oluşan bir anı zihinde saklanıyor ve bu anıyı ne kadar çok kurcalarsak o kadar uzun süre zihnimizde kalmaya devam ediyor.
Buraya kadar basit. Ancak birçoğumuz, uzun süreli belleğin sabit olmadığının farkında değil. Anılar her hatırlandığında, eskisinden çok daha güçlü ve canlı hale geliyor.
Rekonsolidasyon olarak bilinen bu süreç, anılarımızın zaman içinde az da olsa nasıl değişebildiğini açıklıyor. Söz gelimi; geçmişte bisikletten düştüyseniz bu anıyı her hatırladığınızda moraliniz bozulur, bu da korku ve üzüntü gibi duygularla hafıza arasındaki bağların giderek güçlenmesine neden olur. En sonunda öyle bir noktaya gelinir ki, yalnızca bisiklet düşüncesi bile sizi korkutmaya yeter. Bunun tam tersi de mümkündür. Hepimizin geçmişte çok kötü etkilendiği ancak bugün gülerek hatırladığı anıları vardır.
Bu noktada, bilim insanlarının olaya dahil olduğu ve anılarımızı hacklediği kısım rekonsolidasyon sürecidir.
Telegraph gazetesine konuşan Richard Gray “Yapılan araştırma anıların, oluşurken erimiş halde bulunan ve daha sonra katılaşan bir cam gibi tepki verdiğini gösterdi. Bu şekilde anıları yönlendirmek mümkün. Katılaşan anı hatırlandığında tekrar erimiş hale geliyor ve eski haline dönmeden önce değiştirilebiliyor” dedi.
Yapılan çalışmalar; dövüş veya kaç tepkisini harekete geçiren, avuç içinin terlemesi ve kalp atışlarının hızlanması gibi belirtilerin görülmesine neden olan noradrenalin adlı bir kimyasalı bloke ederek travmatik anıları “yumuşatmanın” ve bu anıların negatif duygularla ilişkilendirilmesini engellemenin mümkün olduğunu gösterdi.
2007 yılında propranolol adlı bir ilaç kullanılarak geçmişte travmatik bir olay yaşamışkişiler üzerinde de test edildi. Katılımcılara 10 gün boyunca propranolol veya plasebo verildi ve yaşadıkları travmatik olayla ilgili anılarını anlatmaları istendi.
İlaç verilen katılımcılar yaşadıkları deneyimi unutmamıştı ancak bir hafta sonra olayları anlatırken çok daha az gergin oldukları gözlendi.
Araştırmacılar, etik kaygılardan dolayı henüz insan beyninden bir anıyı tamamen silmeyi denemedi. En azından bildiğimiz kadarıyla. Ancak yapılan araştırmalar doğru ilaç kombinasyonu ve hatırlama egzersizleriyle böyle bir işlemin mümkün olabileceğini gösteriyor.
Elbette olayın bir de diğer yüzü var. Tüm bu gelişmeler, aynı zamanda insan beynine yanlış anılar implante etmenin ne kadar kolay olabileceğini gözler önüne seriyor. Psikolog Julia Shaw, aynı rekonsolidasyon sürecini manipüle ederek insanların hiç işlemediği bir suçu kendi işlemiş gibi hatırlamasının, hatta olayla ilgili son derece gerçekçi detaylar vermesinin mümkün olduğunu gösterdi.
Bu tür bir bellek değiştirme sürecinin mümkün olduğunu ve bununla ilgili çalışmaların sürdüğünü biliyoruz; bu noktada kendimize sormamız gereken asıl soru bu bilgiyle ne yapacağımız.
Memory Hackers belgeselinin yaratıcısı Michael Bicks, asıl amacın Sil Baştan filminde olduğu gibi insanlara acı veren anıların tamamen silinmesi olmadığını belirtiyor. Buradaki asıl amaç, anıların üzerinde küçük oynamalar yaparak bunları daha az acı verecek şekilde biçimlendirmek. Çünkü acı çekmemizin nedeni anılarımızdan çok, bu anıları zihnimizde nasıl ilişkilendirdiğimizle ilgili.
Bu araştırma çok yakında anksiyete, fobi veya travma sonrası stres bozukluğu gibi hayatımızı sekteye uğratan rahatsızlıkların tedavi edilebileceği anlamına geliyor.
Bicks, “Anıları yeniden yazmak güncelleme yapmamıza imkân veriyor. Ancak unutmanın tek amacı sabit sürücüyü temizlemek değil… Kötü anıları unutmak, kendimize içinde bulunmaktan hoşnut olacağımız yeni bir hikaye yazabilmek demek” sözleriyle durumu özetliyor.