Kürtçe’nin meclis tutanaklarında X yazılmasına karşı Meclis Başkanlığı’na dilekçe
HDP, “Meclis tutanaklarından Kürtçe dili üzerindeki sansürün kaldırılarak Türkiye’deki tüm farklı dil ve lehçelerin yaşatılmasını ve korunması için gerekli tedbirleri almaya davet ediyoruz”.
Medyafaresi.com (Ankara)
Halkların Demokratik Kongresi Eş Sözcüsü ve HDP Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit; Kürtçe’nin meclis tutanaklarında “bilinmeyen dil veya “… (x)” şeklinde yazılmasının bir an önce çıkarılmasını, Mecliste Kürtçe dili üzerindeki sansürün kaldırılarak Türkiye’deki tüm farklı dil ve lehçelerin yaşatılmasını ve korunması için gerekli tedbirleri alması için Meclis Başkanlığı’na dilekçe sundu.
Koçyiğit’in açıklaması şöyle.
Kürtler hem nüfus bakımından hem de tarihsel ve kültürel miras açısından zengin bir halk olmasına rağmen başta Türkiye olmak üzere Irak, Suriye ve İran’da yıllardır inkâr ve asimilasyon politikalarına maruz kalmış, kültürel hakları yok sayılmıştır. Kürt dili egemen devletlerin asimilasyon ve inkâr politikaların sonucu her zaman yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Türkiye’de de Kürtçe dilinin kamusal alanda kullanımı ve anadilde eğitim hakkı “bölünme ve parçalanma” paronasıyla ret tavrına uğramış ve anayasal güvenceden yoksun bırakılmıştır. Devletin resmi tutumunu belirleyen bu politika, dilin geliştirilmesi için alınan gerekli tedbirler ise suç kapsamına alınmış, dil ile ilgili yapılan olumlu çalışmalar her dönem kriminalizasyonun bir parçası haline getirilmiştir.
1935 yılında Atatürk’ün emriyle Doğu ve Güneydoğu illerini, ilçelerini tek tek dolaşan dönemin Başbakanı İsmet İnönü'nün hazırladığı Kürt Raporu’nda; devletin Kürt diline ilişkin resmi politikasının asimilasyon olduğu bir kez daha teyit edilmişti. Kürtçe’nin bilinmeyen dil olarak kayıtlara geçtiği söz konusu raporda; “Türklerle Kürtler aynı okulda okumalıdır. Bu Kürtleri Türkleştirmek için etkili olacaktır.” denilerek Kürtçe’nin asimilasyonu için yol gösterilmiştir. Devletin Kürt diline yaklaşımını belirleyen bu rapor, o günden bugüne bu politikasını sürdürmüştür.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 21. yüzyılda da başta Kürt dili olmak üzere farklı dil ve lehçelere karşı ayrımcı politikalarına devam etmektedir. Kürtçe bilinenden eski bir dil olmasına rağmen Türk hukuk sistemi tarafından da aşağılayıcı bir muameleye tabi tutulmuş ve bugüne kadar hiçbir yasal metinde, yönetmelikte ve hukuki belgede Kürtçe diline dair tek bir ibareye yer verilmemiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarında ve mahkeme zabıtlarında halen “bilinmeyen dil” olarak kayda geçirilmektedir.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, mahkemelerde Kürtçe savunma yapılmasının tutanaklara bilinmeyen dil olarak geçirilmesine “ya sen bin yıldır konuşulan bir dile nasıl bilinmeyen dil dersin?” diyerek haklı bir tepki göstermiş ve önemli bir konuya dikkat çekmiştir. Sayın Abdülhamit Gül’ün dikkat çektiği konu, Meclis çatısı altında Kürt Milletvekillerin konuştuğu her Kürtçe sözcük “bilinmeyen dil veya “… (x)” olarak tutanaklara geçirilmiş ve buna dair yapılan bütün itirazlara kabul edilmemiş ve gerekli düzeltme yapılmamıştır. En son Bingöl Milletvekilimiz Erdal Aydemir’in kendi anadilinde Zazaca genel kurul kürsüsünde yaptığı konuşma meclis tutanaklarına “…(x)” şeklinde kaydedilmiş olup, üstelik sırf anadilinde konuştuğu için bazı milletvekilleri tarafından “provakasyon” yapmakla suçlanmıştır.
Sonuç olarak, Meclis tutanaklarından Kürtçe dili üzerindeki sansürün kaldırılarak Türkiye’deki tüm farklı dil ve lehçelerin yaşatılmasını ve korunması için gerekli tedbirleri almaya davet ediyoruz. Bu hususun Meclis Başkanlığı tarafından ivedilikle gündeme alınması ve sorunun çözümü noktasında sorumluluk alınmasını arz ve talep ederiz.