LGBTİ+ Düşmanlığı Pandemide İyice Kurumsallaştı
“Covid-19 Pandemisinin Birinci Senesinde Toplumsal Cinsiyet Üzerine Konuşmak” başlığıyla yıl boyunca hazırlanan raporlama ve savunuculuk çalışmalarını dinlemek ve tartışmaya açmak için sivil toplum temsilcilerini bir araya getirdiği panelde önemli bilgiler paylaşıldı
Kaos GL'den Defne Güzel'in haberine göre, oturumda ilk olarak Kaos GL’den Yıldız Tar söz aldı. Tar şöyle konuştu:
“2020 senesi denildiğinde ben pandemiyi düşünmüyorum. İlk aklıma gelen şey pandemi ya da salgın olmuyor. LGBTİ+’ların sistematik olarak hedef gösterildiği, karalama kampanyaları yürütüldüğü, LGBTİ+ varoluşunun aile, din, batı ajanı gibi söylemlerle düşmanlaştırıldığını hatırlıyorum.
"Bu bile pandemiyi LGBTİ+’ların nasıl deneyimlediğini gösteriyor. Herkesin ekmek yaptığı, evde sıkıldığı bir pandemi yaşarken LGBTİ+’lar en üstten en alta devlet kademelerine kadar nefret kampanyalarına maruz bırakıldı.
"Bundan önceki yıllarda hükümet açısından LGBTİ+ hakları alanında belki bir politika eksikliğinden bahsedilebilecekken artık LGBTİ+ politikalarının olduğunu söyleyebiliriz hükümetin. Çok net bir LGBTİ+ politikaları var ve bu da devletin tüm kurumlarını LGBTİ+ düşmanlığı ekseninde yeniden ve yeniden dizayn etmek. Şu an bilgili, donanımlı kendi politikasını gerçekleştirmiş bir düşmanlaştırma stratejisi var.
Küresel salgın dönemi raporu
Yıldız Tar’ın ardından KAMER Vakfı’ndan Rojda Zaman sunumu için söz aldı. Zaman, pandemi dönemi çalışmalarından bahsetti. Pandemi döneminde tam bir kapanma yaşamadıklarını ve evlerden çalışmak durumunda kaldıklarını belirten Zaman, Küresel Salgın Dönemi Raporu’ndan da söz etti. Kendi veri tabanlarına göre aramalar gerçekleştirdiklerini söyleyen Zaman kadınların mevcut süreçlerini analiz ettiklerini aktardı. 15.000’e yakın görüşme gerçekleştirdiklerini belirten Zaman, analiz sonucu ihtiyaçların saptanması ve tespit raporunun da oluştuğunu anlattı.
Tıp ve patriyarkal kapitalist sistem
Rojda Zaman’ın ardından İstanbul Tabip Odası Kadın Komisyonu ve Türkiye Psikiyatri Derneği Kadın ve Ruh Sağlığı Çalışma Birimi’nden Suzan Sanersöz aldı. Saner sunumunda kadınların ve LGBTİ+’ların pandemide yaşadıkları deneyimlerin insan hakları perspektifinten görülmesi gerektiğinin önemine değindi. Covid-19 pandemisinin doğal etmenlerle oluşmuş ama insan eliyle şiddetinin arttırılmış bir afet olduğunu belirten Saner, bu durumun temel insan haklarını yoğun bir biçimde etkilediğini de belirtti.
Pandemi ve yoksulluk
Saner’in ardından İBB Sosyal Politikalar Koordinatörü Zelal Yalçın konuştu.
Yalçın, belediyecilik hizmetlerine bakarken pek çok farklılıkların göz önünde bulundurularak hizmet üretilmesi gerektiğine değindi.
Kadına yönelik şiddetin engellenmesi meselesini gündeme aldıklarını belirten Yalçın, sığınmaevlerinin hayata geçmesinin öneminden bahsetti. Sığınmaevlerini gündeme alan İBB’nin bu süreçte pandemi ile karşılaştığını ve bu süreçte 40 oda kapasiteli bir sığınmaevini hayata geçirebildiklerini anlattı.