Mahkeme gazeteci Ayşenur Arslan'ın HTŞ ile ilişkisi olup olmadığı araştırılmasını istedi
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, İçişleri Bakanlığı'na yapılan terör saldırısıyla ilgili yorumları nedeniyle yargılanan gazeteci Ayşenur Arslan'ın, Suriye'de yönetimi ele geçiren ve BM Güvenlik Konseyi’nin ‘terör organizasyonları’ listesinde bulunan cihatçı örgüt Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ile bağlantısının olup olmadığının araştırılmasını istedi
Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan, mahkemenin talebine, "Acaba Ayşenur Arslan’ın, Beşşar Esad’ın düşmesinde payı var mıdır? Türkiye Cumhuriyeti’nin istihbaratçıları ve polisleri işte bu sorunun yanıtını arayacak" şeklinde tepki gösterdi.
Barış Pehlivan, "Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi" başlıklı yazısında, gazeteci Ayşenur Arslan hakkında, İçişleri Bakanlığı’na yapılan terör saldırısıyla ilgili haberi yorumlarken kullandığı ifadeler nedeniyle açılan davada, mahkemenin duruşma öncesi hazırladığı tensip zaptında yer alan bir bölüme dikkati çekti. "Alınan kararlardan 3. madde dikkatimi çekiyor"diyen Pehlivan, tensip zaptında yazanları şu şekilde aktardı:
“Sanık hakkında HTŞ, FEC, ENC, EL KAİDE, DEAŞ, PKK/KCK silahlı terör örgütleriyle ilgili olarak işlem kaydının bulunup bulunmadığı hususunda arşiv sorgusunun yapılarak düzenlenecek evrak ve eklerinin mahkememize gönderilmesi için İstanbul TEM Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına oybirliği ile karar verildi.”
"Yani, Ayşenur Arslan’ın listelenen terör örgütleriyle bir ilgisi olup olmadığına dair rapor hazırlanacak ve mahkemeye sunulacak" diyen Pehlivan, şunları yazdı:
"Dikkatinizi çekti mi?
Mahkemenin, Arslan’ın ilişkisinin araştırılmasını istediği terör örgütlerinin başında HTŞ (Heyet Tahrir Şam) var. Yani bugün Şam’ı düşüren, Colani’nin başında olduğu örgüt. Keza yine aynı ismin kurduğu ENC (El Nusra) terör örgütü ile bağlantısı da araştırılacak Ayşenur Arslan’ın.
Kuşkusuz İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün mahkemeye vereceği yanıtı tahmin ediyoruz.
Lakin burada rutin gibi görünen araştırmanın başka bir anlamı daha var. Bir gazetecinin 'terör propagandası' ile suçlanmasının bize hatırlattığı Türkiye’deki döngü...
Bugün Ankara’nın 'özgürlük savaşçısı' olarak gördüğü HTŞ, hem Türkiye hem de Birleşmiş Milletler tarafından terör örgütü olarak kabul ediliyor. Dünya bu açmazı nasıl çözeceğini düşünürken bir başka terör örgütü kurucusu Öcalan’ın çıkarılmak istendiği hapse aynı örgütün 'propagandasından' bir gazeteci atılmak isteniyor. Yani, ekranlarda 'PKK’nin cici lideri' temalı konuşmalar yapanları görmezden gelen savcıların gücü Ayşenur Arslan’a yetiyor.
Tüm bunlar yapılırken de yine bugün makbul görünen bir başka terör örgütüyle de o gazetecinin ilişkisi araştırılıyor. Sahi, Ayşenur Arslan’ın olmaz ya HTŞ ile bağı çıksa ne yapar mahkeme?"