Medya Narin Cinayetini Polisiye Dizi Gibi sürdürdü; Habercilik kısmı sınıfta kaldı

Gerçek gazetecilik geri planda kaldı, yerine duygusal performanslar ve spekülasyonlarla dolu bir yayıncılık geçti"

Diyarbakır'ın Tavşantepe Mahallesi'nde kaybolduktan 19 gün sonra cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran'ın cinayet soruşturması ve sonrasında yaşananlar, medyanın bu tür olaylara yaklaşımını yeniden tartışmaya açtı. Doç. Dr. Can Ertuna, cinayetin medya tarafından nasıl işlendiğini değerlendirirken, bu sürecin izleyici ve okuyucuları travmatize ettiğini vurguladı.

Ertuna, medyanın cinayeti ele alış biçimini eleştirerek, olayın toplumsal ve siyasi sebeplerinin göz ardı edildiğini söyledi. "Narin'in öldürülmesi bazı medya kuruluşları ve belli kesimler için reyting ve tık uğruna bir şova dönüştü," diyen Ertuna, olayın rahatsız edici bir şekilde dramatize edilerek, toplumda ortak bir travmaya neden olduğunu belirtti.

BirGün'ün aktardığına göre, Ertuna, bu tür olayların "üçüncü sayfa haberi" gibi ele alınmasını eleştirerek, cinayetin altındaki siyasi ve toplumsal sebeplerin göz ardı edilmesini problemli buldu. "Medya, Narin cinayetini bir sansasyon aracı haline getirdi. Haberlerde failler üzerine yapılan spekülasyonlar, cinayetin nasıl işlendiğiyle ilgili detayların açıkça paylaşılması izleyiciyi defalarca travmatize etti," dedi.

Ertuna, medyada uzman muhabirliğin kaybolduğunu ve haberin yerini reyting odaklı yayıncılığın aldığını savundu. "Gerçek gazetecilik geri planda kaldı, yerine duygusal performanslar ve spekülasyonlarla dolu bir yayıncılık geçti. Bu durum etik değerlerin de göz ardı edilmesine neden oldu," diye ekledi.

Son olarak, Ertuna, benzer olayların tekrarlanmaması için medyanın olayı magazinleştirmeden toplumsal, siyasi ve sosyolojik boyutlarıyla ele alması gerektiğini vurguladı: "Daha derinlemesine araştırma ve soruşturmalar yapılmalı, duygusal manipülasyon yerine doğrulanmış bilgiye dayalı habercilik ön planda olmalı."