Mehmet Metiner Ali Babacan'ın Kürtlerle İlgili Hamlesini Kurnazca Buldu

Yeni Şafak yazarı ve eski AKP milletvekili Mehmet Metiner, bugünkü yazısında, DEVA Partisi’nin, Temel Haklar Eylem Planı’nda anayasanın 66. maddesinde yer alan vatandaşlık tanımını yeniden ele almayı teklif etmesini değerlendirdi.

DEVA Partisi'nin kuruluşundan itibaren Kürtlere yöneldiğini ve bu çerçevede HDP ile yakın diyalog geliştirdiğini yazan Metiner, şu değerlendirmede bulundu:


Ads by Kiosked
“Ali Babacan’ın AK Parti’nin içine Kürtler üzerinden yaptığı hamle, ziyadesiyle kurnazcaydı. Bir tür siyasi tuzaktı gündeme taşıdıkları. Babacan’ın hesabı şuydu: MHP gündeme taşıdığı bu konular dolayısıyla sert tepki gösterecek, AK Parti de MHP’nin tepkisinden sonra suskun kalmayı tercih edecek, bu durumda kendisi kalkıp, 'Gördünüz mü AK Parti’de Kürt temsiline yer yok, Kürtlerin talepleri konusunda artık kulaklarını kapatmış, Kürtlerin dilleriyle ilgili taleplerini dahi bölücülük olarak gören bir ittifakın parçası AK Parti var!' diyecek. Böylelikle seçim sürecinde Kürtlere yönelik propagandasını AK Parti karşıtlığı üzerinden bu eksende sürdürecek.” 

DEVA Partisi’nin geçen seçimde HDP’ye oy verip şimdilerde kararsız olan Kürt seçmenin Erdoğan’a yönelmesinin önüne geçmeyi hedeflediğini dile getiren Metiner, “Kürtlerin hassasiyetlerine oynuyorlar. Türklük üzerinden hala Kürt varlığının ve kimliğinin ötelendiği, inkâr edildiği algısını oluşturmaya çalışıyorlar.

İki ayaklı bir taktik oyundur bu. Birincisi, Reis’e destek veren Kürtleri Reis’ten uzaklaştırmak. İkincisi, Reis’e tekrar yönelebilecek Kürt seçmen desteğinin önünü kesmek” dedi.

AKP’nin sadece Türklerin değil Kürtlerin de partisi olduğunu belirten Metiner, şöyle devam etti:

"Türkiye Kürtleri asla Reis’in kendileri için yaptıklarını unutmazlar. Kürtler zinhar nankör değildirler. Kürtler gerçekte kimin kendilerinin gerçek dostu olduğunu, kimlerin de kendilerini siyaseten istismar ettiklerini çok iyi bilirler.

Keşke AK Parti dışından Babacan’a verilen kimi cevaplar, bu oyun planını ve siyasi tuzağı bozacak içerikte olsaydı. Babacan’ın arayıp da bulamayacağı fırsatı ona sunmak, üstelik bunu Kürtleri ve Kürtçeyi yanlış anlaşılmaya müsait sorunlu ifadelerin muhatabı kılarak yapmak yanlıştı. O eski Türkiye’nin tehlikeli ve zararlı Türklük-Kürtlük tartışmalarına kapı aralayacak nitelikteki söylemleri çağrıştıran bir cevabi dile keşke tevessül edilmeseydi. O yüzden diyorum ki devletimizin bekası ve milletimizin birliği açısından henüz vakit varken bu tartışmanın mecrasını değiştirmekte yarar vardır. Aksi takdirde bu ülkenin birliğinin teminatı olan Kürtler üzerinden bölücü-çatışmacı senaryolar üreten odakların değirmenine bilmeden su taşınmış olur.

'Biz farklılıklarımızla birlikte Türkiye’yiz' söyleminin yeni dönemde çok iyi anlatılması bu yüzden olmazsa olmaz öneme sahiptir.


Türk-Kürt kardeşliğini örseleyecek sözlerden kaçınmak, bu ülkenin birliğinden yana olanların öncelikle boyunlarının borcudur.”

Yazının tamamını okumak için tıklayın