Fikret Bila: Merkez Bankası Başkanı operasyonunun nedenleri ve siyasi riskler
t24 yazarı Fikret Bila, Ankara kulislerinden aktardığı bilgilere göre Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya'nın neden görevden alındığını 3 nedenle açıkladı.
Fikret Bila ''Ankara’da, Merkez Bankası çevrelerinde ve ekonomi kulislerinde, Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın görevden alınmasının, bu süreçte yaşanan üç önemli nedeninden söz ediliyor''
İşte Fikret Bila'nın ''Merkez Bankası Başkanı operasyonunun nedenleri ve siyasi riskler'' başlıklı yazısı:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’yı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevinden alarak yerine yardımcısı Murat Uysal’ı atadı.
Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınması ilk kez oluyor. Geçmişte, 12 Eylül yönetimi döneminde Merkez Bankası Başkanı İsmail Hakkı Aydınoğlu’nun istifaya zorlanması ve onun da istifa etmesi sayılmazsa, Çetinkaya, banka tarihine görevden alınan ilk Merkez Bankası Başkanı olarak geçecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Merkez Bankası yönetimiyle görüş ayrılıkları yaşadığı biliniyordu. Zaman zaman Merkez Bankası’nın kararlarını eleştiriyor, zaman zaman da kurumun bağımsızlığından söz ederek, beğenmese de kararları kabul etmiş görünüyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KHK ile Merkez Bankası Başkanı’nı görevden alıp alamayacağı da ayrı bir tartışma konusu oldu. Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı’nın, yasada açıkça düzenlenmiş konularda KHK çıkaramayacağı, kanunla düzenlenmiş konularla KHK arasında çelişki varsa kanunun uygulanacağı, Banka Kanunu’nda sayılan “görev ifa edemez” haller dışında başkanın görevden alınamayacağı (Madde-27) hükmü gibi çeşitli gerekçelerle, bu işlemin hukuka uygun olmadığını öne süren uzmanlar oldu. Bu tartışma özellikle, iktidar ile muhalefet arasında ve hukuk dünyasında tartışılmaya devam edecektir.
Üç gerekçe
Ankara’da, Merkez Bankası çevrelerinde ve ekonomi kulislerinde, Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın görevden alınmasının, bu süreçte yaşanan üç önemli nedeninden söz ediliyor.
1. Gerginlik: Merkez Bankası kârının Hazine’ye erken aktarılması
Siyasi otorite ile Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya arasında ilk gerginlik, Merkez Bankası kârının zamanından önce Hazine’ye aktarılması talebiydi. 31 Mart yerel seçimlerine giderken Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet cephesinden gelen talep bu yöndeydi. Hazine’de nakit sıkıntısı vardı. Seçime giderken bu sıkıntıyı aşmak için, Merkez Bankası’nın, normal olarak geçtiğimiz nisan ayında toplanması gereken Genel Kurulu’nun -olağanüstü toplantı biçiminde- öne çekilmesi isteniyordu. Erken yapılacak Genel Kurul’da Merkez Bankası kârının nisan ayını beklemeden Hazine’ye aktarılması sağlanacaktı.
Başkan Çetinkaya, böyle olağanüstü yollara başvurulmasının, iç ve dış piyasaların Merkez Bankası’na olan güvenini zedeleyeceği, bankayı öngörülemez bir kurum haline getireceği savıyla, bu talebe karşı çıktı.
Ancak baskının yoğunlaşması üzerine bu talebi kabul etti ve Merkez Bankası Genel Kurulu 18 Ocak’ta toplandı ve kârını Hazine’ye aktardı.
Ancak, hükümet, Çetinkaya’nın hanesine bir “eksi” yazdı.
2. Gerginlik: İhtiyat Akçesi’nin aktarılması
Siyasi otorite ile Başkan Çetinkaya arasında ikinci gerginlik de, bankadaki “ihtiyat akçesi”nden (yedek akçe) de Hazine’ye kaynak aktarılması talebiydi. Merkez Bankası’nın; doğal afet, seferberlik, kıtlık, ekonomik çöküntü, çok büyük dış krizlerin etkisinden korunmak, savaş gibi olağanüstü hallerde kullanmak üzere ayırdığı ihtiyat akçesini hükümet istiyordu.
Bu talep de Türkiye yine bir seçim sürecindeyken geldi. 23 Haziran’da yapılan İstanbul yenileme seçimi öncesinde, yedek akçeden kaynak talep edilmişti.
Başkan Çetinkaya bu talebe karşı da direndi. İhtiyat akçesinin bu şekilde kullanılmasının, iç ve dış piyasalar için negatif bir algıya neden olacağını ve piyasa dengelerini bozacağını savundu.
Bu tutumu da Çetinkeya’nın hanesine ikinci “eksi” olarak geçti.
3. Gerginlik: Faizin indirilmemesi
Hükümet ile Merkez Bankası Başkanı arasında üçüncü gerginlik faiz konusunda yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet Merkez Bankası’nın yüzde 24 olan faiz oranını düşürmesini bir süredir talep ediyordu. Enflasyonun yaz aylarıyla birlikte düşme eğilimine girmesi nedeniyle Merkez Bankası’nın da faizi indirmesi gerektiği bildirilmişti. Ancak Çetinkaya ve banka yönetimi; enflasyondaki gerilemenin mevsimsel etkiden kaynaklandığı, konjonktürel bir durum olduğu, yapısal reformlar yapılmadan faizin indirilmesi halinde yeniden dövizin ve enflasyonun yükseleceği düşüncesinde ısrar ettiği için Haziran ayında yapılan Para Politikası Kurulu’ndan faiz indirimi kararı çıkmadı.