Alp Buğdaycı kimdir?
Metris Cezaevi'nde ölü bulunan eski haber spikeri Alp Buğdaycı kimdir? 1990 yılında Türkiye'nin ilk özel televizyon kanalı Star 1 (Magic Box) ekranında haber spikerliği yaptı.
21 Temmuz 1964 Diyarbakır doğumlu Buğdaycı, seslendirme kariyerine başlamadan önce, uzun yıllar medyanın farklı alanlarında çalıştı. 1982-88 yılları arasında, Bâb-ı Âli'deki çeşitli gazete ve haber ajanslarında muhabirlik yaparak başladığı kariyeri, 1989'da TRT'nin açtığı spikerlik sınavını kazanmasıyla farklı bir yön aldı. Buğdaycı, hem TRT radyolarında görev yaptı, hem de TRT-1'de program sundu.
1990 yılında Türkiye'nin ilk özel televizyon kanalı Star 1 (Magic Box) ekranında haber spikerliği yaptı. 1991 yılında Show TV'ye geçerek Güne Merhaba adlı bir sabah haberi sundu. Körfez Savaşı sırasındaki canlı yayın performansıyla dikkat çeken Buğdaycı, 1994'te mesleği bıraktı. Metin Kaçan ile birlikte Güneş K. isimli kadına tecavüz ve işkence ettikleri gerekçesiyle yargılandılar, ceza aldılar.
Televizyon sunuculuğunu bıraktıktan sonra yeniden gazeteciliğe dönen Alp Buğdaycı, uzun yıllar Atlas Dergisi'nde seyahat yazıları yazdı. Buğdaycı, 2001 yılında spikerlik mesleğine geri döndü. Seslendirme sanatçısı olarak sürdürdüğü meslek hayatı boyunca sayısız belgesel, reklam, tanıtım ve TV programı seslendirdi. Yapımını üstlendiği 2007 tarihli “Şehrin Arka Yüzü: Tarlabaşı” belgeseli, İZ TV'de ekrana geldi. Alp Buğdaycı, Digiturk dijital platformundan yayın yapan İZ TV'de “Maceranı Yarat” ve “Özel Gösterim” kuşakları başta olmak üzere, birçok belgesele ses veriyor.
KÖRFEZ SAVAŞI'NDAKİ PERFORMANSIYLA PARLADI
Cezaevinde ölü bulunan Alp Buğdaycı bir dönemin en parlak televizyon spikerlerindendi. İyi bir gazetecilik kariyerine sahip olan Buğdaycı, 21 Temmuz 1964'te Diyarbakır doğdu. Pek çok dergi ve gazetede staj yaptıktan sonra asıl kariyerine 1989'da TRT'nin açtığı spikerlik sınavını kazanmasıyla başladı. Hem TRT radyolarında hem de televizlonda başarılı programlara imza attı. 1990'da ise Türkiye'nin ilk özel televizyon kanalı Star 1 (Magic Box) ekranında haber spikerliği yaptı. Özellikle Birinci Körfez Savaşı dönemindeki canlı yayın performansı ile yılın en iyi spikeri olarak gösterildi.
İŞKENCE VE TECAVÜZ İDDİASI KARİYERİNİ BİTİRDİ
Buğdaycı'nın bu parlak kariyeri ise tıpkı parlak bir romancı olan ve 2013'te intihar eden Metin Kaçan ile birlikte Güneş K. adlı kadına işkence ve tecavüzden tutuklanmasıyla son buldu. O dönemde aylarca gündemi işgal eden olayda Güneş K.'nın iddiasına göre Buğdaycı ve Kaçan kendisine saatlerde işkence ve tecavüz etmiş, sonra da ölümle tehdit etmişlerdi. Güneş K. olayı şöyle anlatmıştı:
"BERGEN GİBİ OLACAK"
''Olay gecesi iki kız arkadaşımla birlikte Kemancı Bar'a gitmiştim. 5 yıl arkadaşlık ettiğim Metin ile karşılaştım. Kendisiyle geçen yıl ayrılmıştık. Daha sonra arkadaşı Alp Buğdaycı yanımıza geldi. Ben Alp'i 18 gündür tanıyorum. Daha sonra hep birlikte geceyi geçirmek üzere Buğdaycı'nın Cihangir'deki evine gittik. Alp'in teklifini reddeden 2 arkadaşımı tekmeleyerek evden attılar. Ben alıkoyuldum, sonra da işkenceye tabi tutuldum ve tecavüze uğradım. 'Sonun Bergen gibi olacak' diyordu. Geç saatlerde Kemancı Bar'dan çıkıp Alp'in evine gittik. Sonra da olanlar oldu.''Bu ifade sonucunda Metin Kaçan 7 yıl 8 ay cezaevinde kaldı. Çıktıktan sonra da yaşamına son verdi. Buğdaycı ise halen cezaevindeydi.
BUĞDAYCI: "USLU DURULAN BİR GECE DEĞİLDİ"
Kaçan'ın intiharından sonra bir gazeteye röportaj veren Buğdaycı yıllar önce yaşanan olayla ilgili şunları söylüyordu:“Beyoğlu’nda hızlı bir geceden sonra Taksim’de evi müsait olan birine, gece yarısı konaklamaya gelen 4 kızdan ve 2 erkekten bahsediyoruz. Uslu durulan bir gece değildi, ama vahşet tiyatrosu da değildi. Gece kulüpleri, uyuşturucu hap, alkol ve seks vardı. Sabaha kadar, orta sınıf ahlakına ters gelebilecek başka zevkler de yaşandı. Ama 1 kadın ve 2 erkek arasında tecavüz söz konusu değildi. Devamında bağırışlı çağırışlı, kavgalı, itişmeli kakışmalı bir geceye dönüştü, ama işkence de tecavüz de yoktu. O dönem hakkımdaki ‘profesyonel cani’ portresi, homoseksüellik, grup seks, sapıklık, işkence, vücutta söndürülen sigaralar, sadizm gibi etiketleri içeriyordu. Kamusal edep dairesinin dışında bir hayatım vardı ve kamunun kanlı vicdanı, yüzüme ve ruhuma jilet atarak beni cezaevine tıktı. Bu, tüm hayatımı ayaklar altında çiğneten bir linçti, hâlâ da devam ediyor. 32 gün sonra tahliye edildiğimde, bu uydurma haberleri düzeltmediler bile.”
hürriyet