Miraslara el koydular: Karşıyaka'da 11 dükkan, Eminönü'nde bir han...
Adnan Oktar şüphelileri, örgütün miraslara ne şekilde el koyduğunu açık açık anlattı.
Adnan Oktar ve grubuna yönelik soruşturmada tutuklanan 168 şüpheli arasında bulunan mübaşir, polis memuru ve avukatların hakimlik ifadelerinin ayrıntıları ortaya çıktı. Şüphelilerden Avukat Fatih Mehmet Doğan, örgütün miraslara ne şekilde el koyduğunu açık açık anlattı. Doğan, 'Dilem-Gizem Köknar isimli kişilere babalarından kalan İzmir Karşıyaka’da bulunan 11 dükkanın Erol Şimşek ve Halil Müftüoğlu isimli kişiler tarafından bürokratik sorunları çözülerek satılmaya çalışıldığını biliyorum' dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında, nöbetçi İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği’nde ifadesi alınan şüpheli Esvet Orak, İcra Mahkemesi’nde mübaşir olarak görev yaptığını anlattı.
Adliyede 21 yıldır memur olarak çalıştığını belirten Orak, "Benim suç örgütüyle hiçbir alakam yoktur. Ben o kişinin böyle birisi olduğunu bilmiyordum. Bu zamana kadar sürekli herkese yardım elimi uzattım. Bana sordukları kendi dosyalarım, onların dosyaları değildir. Ben o şahsı bir buçuk yıldır tanıyorum." dedi.
Şüpheli Mihrinaz Tuba Örmen de Oktar ve diğer arkadaşlarına yöneltilen suçlamaların gerçek dışı olduğunu öne sürerek, "Adnan Bey benim bu zamana kadar tanıdığım en dürüst insandır. Kendisini 30 yıldır tanırım, hayatının her anınını tanırım. Bize bugün bu davada yöneltilen suçlamalar, 1999 yılında da yöneltilmişti. O dönemde ben serbest bırakılmıştım. Biz o davalardan beraat etmiştik. Tutuksuz yargılanmak istiyorum." diye konuştu.
Şüphelilerden Avukat Fatih Mehmet Doğan ise 2003-2006 yıllarında Adnan Oktar grubunun davalarına bakan bir hukuk bürosunda sigortalı olarak çalıştığını anlatarak, 2007 yılında kendi ofisini açtığını söyledi.
Bu grubun mensuplarının bazı davalarına ücretli olarak baktığını ifade eden Doğan, "Bu suretle serbest avukatlık döneminde bu kişilerin işlerine bakmaya başladım. İlerleyen süreçte yaklaşık 300 müvekkilim oldu. Müvekkillerimden sadece birkaç tanesi bunlardandır. Bu süreçte sadece hukuk işlerine baktım. Davalar haricinde hiçbir şekilde bir iletişimim olmadı." diye konuştu.
Doğan, bu şekilde çalışmam devam ederken 2017 yılında danslı sohbetlerin artması, Diyanet İşleri Başkanı ile polemiğe girmeleri ve Oktar Babuna’nın İsrail devlet başkanıyla ilgili açıklamalarını duyması üzerine bu kişilerin işlerini bırakma kararı aldığını öne sürerek, bu yılın şubat ayında takip ettiği bütün davalardan istifa ettiğini aktardı.
"CEVAT BABUNA'NIN CENAZESİNE KATILDIM"
Doğan, şüphelilerden Oktar Babuna'nın babası Cevat Babuna'nın Fatih Camisi’ndeki cenazesine talimatla değil insani hislerle gittiğini savundu.
Cevat Babuna'nın torunu müşteki Emre Ertüzün'ün cenazeye kendisini ve anneannesini silahlı grup mensupları, korumalar ve kendisinin yaklaştırmadığı iddiası üzerine, "Ancak ben gittiğimde cenaze musalla taşındaydı. Oktar Babuna ve kardeşleri cenaze başındaydı. Adnan Oktar grubundan insanlar vardı. Bodyguardları görmedim. Emre Ertüzün ve anneannesi Semin Babuna biraz uzaktaydı. Yani ben gittiğimde zaten yerleşik düzen oluşmuştur. Ben oradayken herhangi bir arbede yaşanmadı." ifadelerini kullandı.
"MİRASLARA EL KONULUP GRUBA AKTARILDI"
Doğan, Oktar grubuna yönelik davalar nedeniyle bağlı bazı avukatların, siyasileri, bazı hakim ve savcıları ziyaret edip görüşmeler yaptıklarını savunarak, şunları kaydetti:
"Grup mensuplarının, özellikle bayanların kendilerine kalan mirası nasıl gruba aktardıklarını veya bu mirasa nasıl el konulduğu konusunda bazı örnek bilgilerim vardır. Geçmişte Arzu Leman Şeref isimli grup üyesine kalan Eminönü’nde bulunan bir işhanı, grup tarafından satıldı. Bu işlem avukatlar tarafından yapıldı. Bedeli de gruba teslim edildi. Grup derken Adnan Oktar grubundan bahsediyorum. Yine Dilem-Gizem Köknar isimli kişilere babalarından kalan İzmir Karşıyaka’da bulunan 11 dükkanın Erol Şimşek ve Halil Müftüoğlu isimli kişiler tarafından bürokratik sorunları çözülerek satılmaya çalışıldığını biliyorum. Ali Hazır isimli grup mensubunun yaşlı babasını kandırarak taşınmazlarını sattırmaya çalıştığını, buna kardeşi Dursun Hazır’ın engel olmaya çalıştığını da avukat N.A'dan duydum."
Şüpheli Doğan, grup içi evlilikler hakkında da bilgi sahibi olduğunu belirterek, şunları anlattı:
"Grup içerisinde yapılan evliliklerin sahte olduğuna dair bilgilerim vardır. Mesela Aylin Atmaca ve Mehmet Atmaca evliliği. Her ikisinin de ayrı ayrı davalarına baktım. Hiçbirine diğeri gelmedi. İkisini hiç yan yana görmedim. Alev Ulaşoğlu Babuna ve Oktar Babuna evliliğinde, Cevat Babuna’nın cenazesine Alev’in katılmaması, evliliğin sahte olduğunu göstermektedir. Ender Daban ve Halil Müftüoğlu isimli örgüt mensuplarının böyle evlilikler yaptığını duydum. Ancak kadınların ismini şu an hatırlamıyorum. Bu evliliklerin, grupta kopmaların önüne geçmek için yapıldığını düşünüyorum."
"ABDESTİ DAHİ YANLIŞ ALMAKTADIRLAR"
Hakimlikte sorgulanan şüphelilerden polis memuru Oğuzhan Öztürk de Oktar grubuyla bir ilgisinin olmadığını öne sürdü.
Nezarethanede kaldığı süre boyunca gruba bağlı şüphelilerin neler yaşadığını gözlemleyebildiğini belirten Öztürk, "Sadece sabah ve akşam namaz kılıp, diğer namazları kılmamaktadırlar. Abdesti dahi yanlış almaktadırlar. Dua bilmemekteler. Bunu, polis memuru olmam nedeniyle almış olduğum istihbari eğitim nedeniyle gözlemleyebildim." dedi.
Şüpheli Semih Meriç ise ifadesinde, dans becerisi olduğu için A-9 kanalına misafir olarak gidip, dans gösterisi yaptığını ifade ederek, misafir olduğu sürede harçlık aldığını söyledi.
Meriç, ailesinin Tekirdağ’da yaşadığını belirterek, İstanbul’da bulunma amacının mesleğini geliştirip ailesini yanına almak olduğunu dile getirdi.
(AA)