MİT'ten çarpıcı FETÖ raporu! Yeniden toparlanıyor
Milli İstihbarat Teşkilatı, ‘FETÖ’nün darbe girişimi sonrasında toparlanma çabası içinde bulunduğunu ve Türkiye yapılanmasının 2016 yılı itibarıyla beş bölge sorumluluğuna ayrıldığını bildirdi.
MİT’in Meclis Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nca yöneltilen soruları, 36 sayfalık bir metinle yanıtladığı ortaya çıkmıştı.
AA’nın özetlediği ‘MİT raporu’na göre ‘FETÖ/PDY’ internet tabanlı farklı iletişim kanalları üzerinden, örgüt mensuplarına, ülkede çeşitli olumsuzlukların yaşanacağını, her şeyin değişeceğini yayarak moral/motivasyon sağlamaya çalışıyor; cezaevlerinde örgütsel hiyerarşik düzen tesis edilerek, örgütsel düzeni sürdürmeyi planlıyor, diğer terör örgütleriyle işbirliği arayışını artırarak farklı dini motifli yapılanmalar içinde kamufle olmaya çalışıyor.
MİT, ‘FETÖ’nün yurt dışında ise mağdur edildiği algısını yaymaya çalıştığı ve Türkiye aleyhtarı lobilerle ilişkileri geliştirdiği, örgüte ait olduğu bilinen eğitim kurumlarını görünürde devretmekle birlikte arka planda kontrol etmeyi sürdürdüğü görüşünde.
‘Hususiler’
Metinde, FETÖ’nün yapılanmasına ve faaliyetlerine ilişkin özetle şu ifadelere yer verildi: “FETÖ/PDY’nin illegal yapılanmasını ‘İllegal Yapılanmalar’ ve ‘Hususiler’ (Özel İllegal Yapılanmalar) olarak ikiye ayırmak mümkün. Hususiler; polis, asker, MİT ve yargı teşkilatları içinde yer alan deşifre olmamış örgüt mensuplarından oluşuyor. Hususilerin özelliği, başında bulunan sorumlu şahsın doğrudan ABD’de Fethullah Gülen ile aynı çiftlikte kalan ve örgüt liderinin sözde özel kalemi olan Cevdet Türkyolu’na bağlı olmaları. Diğer bir özelliği ise gizlilik kurallarına istihbaratçı mantığıyla kesin bir şekilde uymaları. Hususilerin önde gelen mensupları, 17-25 Aralık 2013 olaylarının (yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları) ardından, MİT tarafından deşifre edildiklerini anlayarak, Ocak-Şubat 2014 sürecinde Türkiye’yi terk etti. 17-25 Aralık 2013’ten sonra örgüte karşı yürütülen kararlı uygulamalar neticesinde, yurt içindeki imamların veya sorumluların büyük ölçüde deşifre olmaları ve bir kısmının operasyonel uygulamalara maruz kalmaları nedeniyle FETÖ/PDY, yurt içi yapılanmasında revizyona gitti. Bu kapsamda 2016 itibarıyla Türkiye yapılanması beş bölge sorumluluğuna ayrıldı, darbe girişimi sonrasında toparlanma çabası içinde olan örgütün, bölge ve illerde yeni bölge veya il sorumluları görevlendirme çalışmaları yürüttüğü biliniyor. Söz konusu faaliyetlerin tespit ve takibine yönelik çalışmalar MİT tarafından hassasiyetle sürdürülüyor. FETÖ/PDY tarafından darbe girişimi sonrasında, Gülen’in talimatları kapsamında yurt dışında yeniden yapılanma çalışmaları yürütülüyor ve ülke sorumluları veya imamlarını değiştiriliyor.”
Önlemler
MİT’in verdiği bilgiye göre darbe girişimi sonrasında, kurum bünyesinde personele yönelik koruyucu güvenlik uygulamalarının artırıldı. Bu çerçevede, ‘FETÖ/PDY’ kurum-kuruluşlarında eğitim görmüş veya çalışmış ve halen söz konusu örgütle bağlantısını devam ettiren personelin tespit edildi; pasif görevlere atanan personel hakkında teftiş süreci başlatıldı; durumlarından şüphe duyulan bazı personel mülakata alındı, bir kısmı ise yalan makinası uygulamasına tabi tutuldu; örgütle iltisaklı mensupların kurumla ilişiği kesildi. Ayrıca MİT’e memur alımlarında da adayların Psikofizyolojik Doğrulama Testi de (Yalan Makinası) dahil olmak üzere personel tahkikatları derinleştirildi.
Metirde, teşkilatta, darbe girişimine karşı verilen emirlere uymayan, isteksiz davranan, görevini savsaklayan herhangi bir personel bulunmadığı da vurgulandı.
Öneriler
MİT darbe girişimlerinin önlenmesine yönelik öneriler de sundu:
“Akamete uğratılan 15 Temmuz darbe girişiminin ardından örgüt tarafından stratejik kurumlara sızmak ve güvenlik güçlerince alınan tedbirlere karşı koymak için yeni yöntemler uygulanmaya başlanması muhtemel görülüyor.
Bu kapsamda örgütün devlet kurumlarına ilk kez atanacak memur kadrolarını öncelikli olarak hedef alması, elindeki kamu görevlilerine ait kimlik bilgilerini de kullanmak suretiyle yaratacağı şaibelerle devlete olan güveni zedelemeye matuf propaganda ve provokasyonlara yönelmesinin olasılık dahilinde olduğu değerlendiriliyor.
Bu bağlamda; ülke yönetimini illegal yollardan ele geçirmek isteyen yapılanmaların, öncelikli hedefinin stratejik nitelikteki kurumlara sızmak olmasından hareketle, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Adalet Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü başta olmak üzere kritik önemi haiz kurum ve kuruluşların personeliyle ilgili güvenlik tahkikatlarının titizlikle sürdürülmesinde, kamu kurumlarında kadrolaşmayı hedefleyen yapılanma/grup/zümrelerin bu tarz girişimlerine karşı müteyakkız olunmasında ve kamu kurumlarına personel seçme ve yerleştirme aşamalarında liyakat esaslarına riayet edilmesine özen gösterilmesinde, MİT Müsteşarlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün, TSK içinde istihbarat toplamasına izin vermeyen yönetmeliğin değiştirilmesinde veya MİT Müsteşarlığındaki gibi TSK ve EGM bünyesinde de personeli denetleyerek, kontrespiyonaj faaliyetleri açısından tetkik edecek bir ‘İç Güvenlik Birimi’ teşkil edilmesinde fayda mütalaa edilmektedir.
Darbe girişiminin ardından yürütülen operasyonlarla örgütün yurt içindeki faaliyetleri ve gücünün akamete uğratılması, FETÖ/PDY’yi yurt dışı yapılanmasına ağırlık vermeye sevk etmektedir. Örgütün Türkiye’ye hasım ülkeler nezdinde Türkiye karşıtı faaliyetler açısından vasat teşkil etme bağlamındaki öneminin 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında daha da arttığı değerlendirilmektedir. Söz konusu karşılıklı çıkar ilişkisi FETÖ/PDY’nin istihbarat kuruluşlarının etki alanına daha fazla girmesine zemin oluşturmaktadır.”
Raporun tamamına bu linkten ulaşabilirsiniz.