Muharrem İnce: Seçmen Erdoğan'ı göndermeye hazır
Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, kaleme aldığı mektubunda muhalefeti sert sözlerle eleştirdi.
Üçüncü kez Cumhurbaşkanı seçilen AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 5 yıl daha ülkeyi yönetemeyeceğini, seçmenin de, "Erdoğan'ı göndermeye hazır" olduğu görüşünü belirten İnce, "Türkiye ancak Atatürk'ün izinden ilerleyerek cennete gidebilir."
Ekonominin batık bir durumda olduğunu belirterek mayıs ayında gerçekleştirilen seçimlerde iktidarın gitmesinin kolay olduğunu, ancak muhalefetin Erdoğan’a can suyu olduğunu söyleyen İnce, “Büyük bir muhalefet çatısı olarak sunulan ‘6'lı Masa' aslında, hayali bir koalisyon, bağımsız aktörlerin gönüllü birlikteliğine dayanmayan bir siyaset mühendisliği projesiydi” eleştirisi getirdi.
İnce, şunları söyledi:
“Görüyoruz ki milletimiz bu iktidardan bıkmıştır ama bu muhalefete de güvenememektedir. Halktan kopuk salon siyasetçileri sahada olmadıkları için halkın sesini dinlemekten uzaktır. Her seçimden önce yalancı cennet hikâyeleri uyduran, seçimlerden sonra insanlarımıza derin hayal kırıklığı yaşatan bu muhalefet baronlarının kendi küçük iktidarlarını korumaktan başka dertleri yoktur.”
“Muhalefetiyle iktidarıyla ülkeyi içinde bulunduğu duruma düşürenlerin, ülkeyi bu durumdan kurtarmaları beklenemez” diyen İnce, “Erdoğan yönetimi yorulmuştur, Türkiye'nin önünü açamaz.”
“Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki 21 yıllık AKP iktidarı Türkiye'nin enflasyon, ticaret açığı, deprem, tarım, trafik, enflasyon, ulaşım, eğitim, işsizlik ve benzeri hiçbir temel sorununu çözemediği gibi, bunların üzerine yeni sorunlar eklemiştir. Üstelik biliyoruz ki ekonomide bugün yaşadığımız olumsuz gibi görünen tablo ileride yaşayacaklarımız karşısında ‘iyi günlerimiz' olarak anılacaktır. Acı gerçek şudur ki ekonomimiz batık durumdadır. Erdoğan rejimi seçimlere kadar bunu saklamayı başarmıştır. Artık saklanamaz hale gelen ekonomideki vahim tablonun ağır faturasını yüksek enflasyon ve ağır vergilerle başta sabit gelirliler (emekli, memur, işçi) olmak üzere hep birlikte ödeyeceğiz. Muhalefet, bir kez daha Erdoğan'a can suyu olmuş ve tekrar seçilmesini sağlamıştır
Mayıs ayında yapılan seçimlerde Türkiye'nin hiçbir sorununa çare olamayan bu iktidarın gitmesi kolay, kalması zordu. İktidarın bunca eksiklik ve hataları karşısında umut olmayı başaramayan, ortaya koyduğu beceriksiz görüntü ile iktidara her defasında can suyu olan muhalefet, bir kez daha Erdoğan'a can suyu olmuş ve tekrar seçilmesini sağlamıştır.
Büyük bir muhalefet çatısı olarak sunulan ‘6'lı Masa' aslında, hayali bir koalisyon, bağımsız aktörlerin gönüllü birlikteliğine dayanmayan bir siyaset mühendisliği projesiydi. Masanın küçük partilerine adeta rüşvet verilerek Kemal Bey'in adaylığı kabul ettirilmiştir. Bunun nelere mal olacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Ülkeyi cehenneme çeviren bu iktidarın gitmesi şarttı, ancak cehennemin kapılarını kapatıyoruz diyenlere millet, ‘Cehennemin kapıları cehennemin yoluna taş döşeyenlerle kapanmaz' diyerek izin vermedi. İktidardakilere karşı duyulan öfkenin büyüklüğünden yararlanarak Cumhuriyetimizin temel değerleri ve kurucuları ile sorun yaşayanlar maalesef CHP marifetiyle meclise taşınmışlardır. Bunun nelere mal olacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Bu adayın da bu stratejinin de ilk turda seçimi kazanacağına inanmadığımı çok önceden söylemiştim. Millet İttifakı'nın oyu %50'nin biraz üzerinde. Biz seçime girdiğimizde bunun altına düşecek şeklide bir algı yaratıldı. Erdoğan tek bir kayığa bindirdiği bütün muhalefeti kolayca batıracak söylemler geliştirirken, seçmeni ikna edemeyenler, diğer adayları, ihale mafyası usulleri ile bel altı vuruşlarla yarışmadan düşürdüler. Halbuki biz, şu ana kadar CHP'nin temas edemediği ilk defa oy verecek genç seçmenlerden, kararsızlardan ve kendisini iki kutup arasında sıkışmış hisseden muhafazakar seçmenlerden oy alıyorduk. Bu insanların, bizim olmadığımız bir durumda koşa koşa Kemal Bey'e oy vereceğini düşünmek safça bir yaklaşımdı. Bu muhalefet baronlarının kendi küçük iktidarlarını korumaktan başka dertleri yoktur.
Türkiye, siyasi çekişmelerden, boş laflardan, kutuplaşmadan bıkmıştır. İnsanımız huzur istemektedir. Görüyoruz ki milletimiz bu iktidardan bıkmıştır ama bu muhalefete de güvenememektedir.
Halktan kopuk salon siyasetçileri sahada olmadıkları için halkın sesini dinlemekten uzaktır. Demokratik mekanizmalar işletilmediğinden, partinin gerçek sahibi olan üyeler karar alma mekanizmalarında yer almadığından, tabanın talepleri de duyulmamaktadır.
Her seçimden önce yalancı cennet hikâyeleri uyduran, seçimlerden sonra insanlarımıza derin hayal kırıklığı yaşatan bu muhalefet baronlarının kendi küçük iktidarlarını korumaktan başka dertleri yoktur. Seçimlerden sonra onların makam odaları küçülmüyor, makam arabaları değişmiyor, aldıkları maaşlar azalmıyor.
Her seçimde o seçimin son seçim olduğu, dönülemez bir yola girileceği şeklinde halkı korkutma yoluyla safları sıkılaştıran bu baronlar, seçimlerden sonra bir sonraki seçimlere dair umut pompalayarak koltuklarını koruma senaryosunu yeniden sahneye koyuyorlar.
Erdoğan yönetimi yorulmuştur, Türkiye'nin önünü açamaz
Muhalefetiyle iktidarıyla ülkeyi içinde bulunduğu duruma düşürenlerin, ülkeyi bu durumdan kurtarmaları beklenemez. İktidardakilerin 21 yıldır iktidarda değilmişler gibi daha önceki vaatlerini yerine getirmişler gibi yeni vaatlerle ortaya çıkmaları, muhalefettekilerin daha önce defalarca seçim kaybetmemişler gibi aynı yöntemleri kullanarak iktidarı devirecekmiş gibi ortaya çıkmaları, milletimizin aklı ile alay etmektir.
Erdoğan yönetimi yorulmuştur, Türkiye'nin önünü açamaz. Ekonomide işler gün geçtikçe daha kötüye gidecek, gerçeklikle bağı kopan Erdoğan, buna bir çare üretemeyecektir. Ülkede liyakat rafa kaldırılmış, adam kayırmacılık zirve yapmış, yolsuzluk, hırsızlık ahtapot gibi her tarafı sarmıştır. Bu şekilde Erdoğan'ın 5 yıl iktidarda kalması mümkün değildir.
Türkiye ancak Atatürk'ün izinden ilerleyerek cennete gidebilir
Seçmen Erdoğan'ı göndermeye hazırdır. Ancak yerine gelecek olana güvenmek istemektedir. Milli meselelerde tutarsız söylemler, terör örgütleri ile araya konulamayan mesafeler vb. tutumlar, bu güveni oluşturamamaktadır.
Mezhepçilikle, etnik milliyetçilikle, din sömürüsüyle gideceğiniz yer muasır medeniyetler olmaz, bugün dünyanın cehennem olarak kabul ettiği ülkeler olur. Bizim kurtuluşumuz oradaki milletlerin de kurtuluşu olacaktır.
Bize göre Türkiye'yi cennet yapacak şey Atatürkçülüktür. Yani bütün mezheplere, etnik kökenlere eşit mesafede olmayı becerebilen, tek ülküsü bu milleti muasır medeniyetlerin üzerine çıkarmak olan bir düşüncedir. Atatürkçülük: Akıldır, adalettir, ahlaktır.
Toplumu gereksiz tartışmalarla germemek, farklılıklarımızı kabul etmek ama bunların üstünlük unsuru olarak dayatılmasına karşı durmaktır. Barışmak, büyümek ve hakça bölüşmektir.
Türkiye ancak Atatürk'ün izinden ilerleyerek cennete gidebilir…
Sevgi ve saygılarımla…”