Muharrem İnce'den Bekir Bozdağ'a: Haddini bil!

CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin arkasında olduğu belirtilen Fethullah Gülen'in ABD'den iade edilmesiyle ilgili kendisine gelip Adalet Bakanlığı'ndaki belgeleri incelemesini söyleyen Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ'a tepki gösterdi.

"Bozdağ açıklama yaptı, gelsin bakanlıkta Muharrem İnce incelesin. Ben Bozdağ'ın memuru değilim, haddini bil" diyen İnce, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in belgeleri incelemek için yazı gönderdiğini ancak 6 gündür cevap alamadıklarını söyledi. CHP'nin cumhurbaşkanı adayı, "Muharrem İnce görüştü diyorsa görüşmüştür, Merkez Bankası'nda yanlış olur Muharrem İnce de olmaz" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AKP'yi kurduğu dönemde Pensilvanya'ya giderek 'icazet aldığı'na dair tartışmaya da değinen İnce, "Ben sordum, dedim ki, AK Parti'yi kurmadan önce konuşup onayını aldın mı? Dedi ki, almadım. Ben de dedim ki, hayır aldın, kimle gittiğini biliyorum çünkü en yakınındaki kişi aradı beni, beraber gittik ama bana zarar verir dedi. Senin cumhurbaşkanı seçileceğini biliyorum, seçilince açıkla dedi" ifadelerini kulllandı.

Sahneye, TRT Haber Dairesi'nin eski başkanlarından Nasuhi Güngör'ün yazdığı 'Yenilikçi Hareket' kitabıyla çıkan İnce, şunları söyledi:

"Şimdi elimde bir kitap var, Erdoğan'ın resmi var, dostu arkadaşı onun. Bunu aldı, TRT Haber Dairesi'ne başkan yaptı. Şimdi kitabın 89. sayfasını okuyorum: Erdoğan 200 yılı Mayıs ayında ABD'ye yaptığı gezide, uzun süre orada yaşayan Fethullah Gülen'le de bir araya geldi. Erdoğan-Gülen görüşmesi muhtevasından çok, uzun yıllardır birbirine hayli mesafeli olan iki ekolün bir araya gelmesi açısından dikkat çekiciydi.

"Almanya'nın uşağı mıyız biz, bağımsız Türkiye milletiyiz"

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı 'seçimlerden sonra' Almanya'ya davet ettiği iddiasıyla ilgili de konuşan İnce, "Senin haddine mi düşmüş, bu nezaketsizliği niye yapıyorsun. Sen kimsin! Kimin seçileceğini nereden biliyorsun. Ne ortaklığınız var. Ne kârın var! Almanya'nın uşağı mıyız biz, bağımsız Türkiye milletiyiz. Kimsin sen! Bu ne utanmazlıktır. Kimin cumhurbaşkanı olacağını sen biliyor musun, herkes haddini bilecek. Önce içeride birlik, dirlik; sonra onlara da sıra gelecek" dedi.

Seçim çalışmalarına Kırıkkale'de devam eden İnce'nin konuşmalarının öne çıkan bölümleri şöyle:

-Amerika'nın nüfusu 300 milyon, Türkiye'ninki 80 milyon; onların iki katı kadar milletvekilimiz var. İlk işimiz milletvekili sayısını indirmek olacak. Biz Amerika'dan daha mı büyüğüz, daha mı zenginiz! İlk önce buradan başlayacağız.

-Kırıkkale bir Anadolu şehri ama son dönemlerde hep kaybediyor. MKE'ye bak, işçi sayısı kaça düşmüş, taşeronun hakkı verilmemiş. Bunu değiştireceğiz.

-Türkiye'yi barıştıracağız, ekonomik olarak büyüyeceğiz, adil bölüşeceğiz.

"16 yıldır iktidar; ne zaman 3600'ü vereceğim dedi, ben konuştuktan sonra"

-Emekli arkadaşlarım, Ramazan ve Kurban bayramlarında birer maaş dedik; hükümet de biner lira dedi. Yetmez ama tamam! O bin lira birkaç senede enflasyonda erir. Bir de hükümetlerin tercihine bırakılmamalıdır, kanunu olmalı kanunu. Size sözüm şu; bayramlarda birer asgari ücret alacaksınız.

-Devlet fakir fukaraya yardım ettiğinde Erdoğan mı veriyor, Ak Parti mi veriyor? Benim cumhurbaşkanlığımda da TC verecek, devlet verecek. Bir tartışmadır gidiyor, ben meydanlarda iş, ekmek, aş diyorum; kadınlara sesleniyorum. Ne diyor Neşet Ertaş, "Kadın insandır, biz insanoğluyuz". Kadının iş gücüne katılım oranı yüzde 32, bunu yüzde 50 yapmamız lazım. O yüzden de her mahalleye bir kreş açacağız. Çalışmak isteyen kadının çocukla ilgili problemi olmayacak. Çocuk kreşe, kadın işe! Her aileye bir ev, her eve bir maaş!

-Nereden bulacaksın diyor parayı, 4 milyon Suriyeliye 40 milyar lirayı nereden bulduysan oradan, sarayına parayı nereden bulduysan oradan. Çiftçiye mazotu 3 liradan vereceğiz. Asgari ücret 2200 lira olacak. Polislere, öğretmenlere, hemşirelere, din görevlilerine sesleniyorum, eski bir devlet memuru olarak; ne zaman siz 3600'ü vereceğim dedi, ben konuştuktan sonra. 16 yıldır neden vermedin? Ona teklifim var; devleti o yönetiyor, bir KHK çıkarsın bugün, 3600'ü versin. Samimiyse gelsin yapsın.

"16 yıldır aynı doktor, iyileştiremiyor; hasta kanser oldu, kangren oldu"

-Memleketi 16 senenin sonunda duvara çarptırmak üzere. Dolar, Euro nasıl düşer? Bir yabancı yatırımcı Türkiye'ye güvenmiyor, çünkü mahkemelere güvenmiyor. OHAL var, yargısı bağımsız değil diye güvenmiyor. O yüzden de yatırım yapmıyor. Cumhurbaşkanı seçildiğimde ayrımcılığı sona erdireceğiz, sen, ben, o yok, biz var biz. Tek adam değil, ortak aklı kullanacağız. Türkiye'yi bir hukuk devleti haline getirince döviz düşecek, faizler inecek.

-16 yıldır aynı doktor, iyileştiremiyor. Hasta kanser oldu, kangren oldu. Doktoru gönderme zamanı. Dün, "Çıraklık, kalfalık, ustalık dönemim geçti, şimdi büyük ustalık dönemi" diyor. "Bana" diyor; "Büyük ustalık diploması verin." Millet oy verir, diploma vermez. Diplomayı üniversite verir, o da varsa verir. 2016'da "Eyy" dedi "Marmara Üniversitesi Rektörü, çıkar diplomayı" dedi. 2 senedir çıkmadı. Ben telefon ettim, rica ettim hazırlar mısınız diye. 1 saat içinde hazırladılar. O 2 senedir bekliyor, üniversite vermeyince milletten istiyor.

-Ben dedim ki, 12 sene FETÖ'yle ortaklık yaptın. Şimdi gariban biri senin açtığın, izin verdiğin bankaya para yatırdı diye onu açlığa mahkum ediyorsun. Ben sordum, dedim ki, AK Parti'yi kurmadan önce konuşup onayını aldın mı? Dedi ki, almadım. Ben de dedim ki, hayır aldın, kimle gittiğini biliyorum çünkü en yakınındaki kişi aradı beni, beraber gittik ama bana zarar verir dedi. Senin cumhurbaşkanı seçileceğini biliyorum, seçilince açıkla dedi. Şimdi elimde bir kitap var, Nasuhi Güngör. Erdoğan'ın resmi var, dostu arkadaşı onun. Bunu aldı, TRT Haber Dairesi'ne başkan yaptı. Şimdi kitabın 89. sayfasını okuyorum: "Erdoğan 200 yılı Mayıs ayında ABD'ye yaptığı gezide, uzun süre orada yaşayan Fethullah Gülen'le de bir araya geldi. Erdoğan-Gülen görüşmesi muhtevasından çok, uzun yıllardır birbirine hayli mesafeli olan iki ekolün bir araya gelmesi açısından dikkat çekiciydi".

Erdoğan'a: Dava açmışsın 100 bin lira; doymuyorsun paraya, illa para istiyorsun

-Sayın Erdoğan, bana dava açmışsın 100 bin lira. Doymuyorsun paraya, illa para istiyorsun. E arkadaşına niye dava açmadın, onu niye tekzip etmedin. Gazete manşetlerinden devam edelim. Demiş ki, okullar için Putin'i aradı, ne için, FETÖ okulları için! Erdoğan: Cemaat ne istedi de geri çevirdik! Sıkı durun, 67 CHP milletvekili bir önerge verdi, 3'ünü görüyorum.

-Değerli Kırıkkaleli kardeşim, Cumhurbaşkanlığı'nın bütçesi 2007'den bu yana tam 25 kat artmış. Ey benim fakir, garip kardeşim, Ak Partili kardeşim; senin gelirin 25 kat arttı mı! Onunki niye artıyor biliyor musun; senin yüzünden. Sen ona sorgusuz sualsiz oy verdikçe onun bütçesi 50 kat artacak.

-Marmaris'e 300 odalı saray yapıyor. Yazık değil mi, günah değil mi, haram değil mi. Her 4 üniversite mezunundan biri işsiz, 15-29 yaş arasında 5 milyon çocuğun kaydı yok. Okulda değil, kursta değil, yurtta değil, işte değil; yazık günah!

-Bana köye gittiğimde adaylığım açıklandıktan sonra, anam evinde bir cümle söyledi: Oğlum, inşallah seçilirsin; seçilince de bu köylüleri, hayvancıları, tarlada çalışanları unutma; senin çocukluğun burada geçti dedi. Bakın, siyasetçinin görevi ülkeyi yönetmeye talip olanların görevi meydanlara gelip 3 çocuk, 5 çocuk yapın demek değildir. Ben buna karışamam, hangi yöntemle doğuracağınıza karışamam ama çocuk bezindeki yüzde 18 KDV'yi düşürmek benim görevim. Çocuk mamasında KDV yüzde 8, onu düşürmek benim görevim. Süt var ya, çocuğa içirdiğimiz; KDV yüzde 8. Cumhurbaşkanının görevi bu KDV'leri düşürmek.

"Yüreğiniz yetiyorsa açarsınız evrakları"

-Türkiye'de giderler gelirlerden fazla. Para basacaksın, dışarıdan borç alacaksın ya da giderleri kısacaksın. Giderleri kısacağım ama ilk kez siyaset tarihinde vatandaşa kemer sık demeyeceğim, devlet kemer sıkacak devlet. O sarayda oturmayacağım. Benim evim bana zaten saray gibi geliyor. Devletin işleri için Çankaya Köşkü'nü kullanırım. Sarayı bu ülkenin gençlerine vereceğim.

-Bu yağmurda, ortalıkta bir karış su var, binlerce Kırıkkaleli beni dinliyor; helal olsun size.

-"Bu hükümet ve Erdoğan Fethullah Gülen'in iadesini istemiyorlar" dedim. Vay efendim istemişler de, koli göndermişler de. Ben de dedim ki, usülüne göre istememişler. E alırsa anlatacak, bana geldi, parti kuracam dedi; hepsini anlatacak. Bozdağ açıklama yaptı, gelsin bakanlıkta Muharrem İnce incelesin. Ben Bozdağ'ın memuru değilim bir kere, haddini bil. Milletvekili arkadaşlarımız var, avukatlarımız var; giderler, yüreğiniz yetiyorsa açarsınız evrakları, milletvekili arkadaşımız da siyasi açıklamasını yapar. Özgür Özel'e dedim ki, bir yazı yazıp resmiyete dökelim dedim; 6 gündür bekliyoruz, cevap yok. Kimseye yalan söylemek yok uzaktan. Muharrem İnce görüştü diyorsa görüşmüştür, Merkez Bankası'nda yanlış olur Muharrem İnce de olmaz.

Merkel'e: Senin haddine mi düşmüş!

-Merkel demiş ki, Sayın Merkel; Erdoğan seçimden sonra gelsin. Sayın Merkel, önce ben 81 milyonda birliği sağlayacağım, sonra sıra size de gelecek. Senin haddine mi düşmüş, bu nezaketsizliği niye yapıyorsun. Sen kimsin! Kimin seçileceğini nereden biliyorsun. Ne ortaklığınız var. Ne karın var! Almanya'nın uşağı mıyız biz, bağımsız Türkiye milletiyiz. Kimsin sen! Bu ne utanmazlıktır. Kimin cumhurbaşkanı olacağını sen biliyor musun, herkes haddini bilecek. Önce içeride birlik, dirlik; sonra onlara da sıra gelecek.

-Tasarım, teknoloji, marka; bunu gençlerle beraber yapacağız. Sloganınız şu olsun: Markada olmayan arkada olur.

-Önceden ikinci tur falan diyordum da, ikinci tura gerek kalmadı. Canınızı sıkmayın.

-Yerli ve milliyim diyor; kuru fasulyeyi Çin'den alıyoruz. Çin kuru fasulyesi, İran soğanı, Ukrayna salçası, bunları Rusya doğalgazında Fransız düdüklü tenceresiyle pişireceksin; yerli ve milli olacak. Gerçek yerli ve milli adam, saman ithal etmez, yerli ırkları geliştirir, her sene İsrail'den tohum almaz.

-Buradan İstanbul'a gidiyorum. 22.00'de televizyondayım. Yarın sabah Yunanistan'dayım, Gümülcine'de. Soydaşlarımıza uğrayacağım, akşam iftara da Bulgaristan'a geçeceğim. Sonra Bilecik ve Bursa'da miting yapacağız. İnsanüstü gayretle meydanlarda olacağım, size de iş düşecek; hastalanmak yok, mazeret yok, sandığa sahip çıkacaksınız. Hepimizin namusu!