"Mümtaz'er'in az dayağını yemedim!!!" Okan'ı dövmek isteyen Profesörü bir de eski karısından dinleyin!!!
Mümtaz'er Türköne ile 16 yıl evli kalan, üç çocuk annesi sosyolog Doç. Dr. Mualla Kavuncu, eski eşinin "biraz şiddet eğilimli" olduğunu, birkaç kez dayak yediğini anlattı. İşte müthiş açıklamalar!
Türk-İslam sentezci görüşleriyle tanınan ve 12 Eylül'de MHP davasından hapis yatan Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi ve Zaman gazetesi yazarı Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne, AKP'den milletvekili seçilen genç eşi Özlem Türköne'nin canlı yayında Okan Bayülgen ile tartışması sonrasında popülerliğini artırdı. Eşi için "Özlem siyasette yeni" diyerek alaycı bir üslup kullanan Okan Bayülgen'i, "rastladığı yerde dövebileceğini" söyleyen Türköne, tartışmaların boy hedefi oldu. Mümtaz'er Türköne ile 16 yıl evli kalan, üç çocuk annesi sosyolog Doç. Dr. Mualla Kavuncu, eski eşinin "biraz şiddet eğilimli" olduğunu, birkaç kez dayak yediğini anlattı. Kavuncu'nun çarpıcı açıklamaları şöyle:
ONUN İÇİN BAŞIMI AÇTIM
- Hiçbir niteliği olmayan, sadece Mümtaz'er Türköne'nin eşi olduğu için oraya gelen birisi.
- Ama kaymakam olarak başarılı bulunmuştu...
- Özlem Hanım'ın okulu bitirmesi, kaymakam olması, vekil seçilmesi, hepsi, eşinin sayesinde olmuş. Ben kimseye haksızlık etmek istemem, aşka da saygım var.
- Bu aşk ilişkisi, Mümtaz'er Türköne sizinle evliyken mi başladı?
- Beni aldattı diye bakmıyorum. Boşandıktan sonra onların ilişkisi ortaya çıktı.
- Sizinki bir aşk evliliği miydi?
- Biz hemen hemen aynı yaştayız. Öğrenciyken son sınıfta tanıştık. Aşk evliliği değildi, sonradan bağlandık birbirimize.
- Görüşleriniz aynı mıydı?
- Ben daha ibadetlerine dikkat eden bir Müslüman'ım. O benim kadar değildir. İçki falan aldığını da tahmin ediyorum. Evlendiğimde biraz örtülüydüm. Başımı açışım onun desteğiyle oldu. İnsan başörtülüyken, eşi, başı açık hanımlarla samimi samimi konuşurken, kendini çok iyi hissetmiyor.
- Çapkın mıydı?
- Yani herhalde. (Gülüyor...) İlk evlendiğimizde çok içe kapanık ve utangaç bir insandı. Pek kadın görmemiş biriydi, sonradan açıldı. Beni bildiğim kadarıyla aldatmadı ama kadınlara bakar, yani iyi bakar!
SONRADAN FETHULLAHÇI OLDU
- Sizin Fethullah Gülen'e yakın bir çizginiz oldu mu?
- Hayır. Mümtaz'er sonradan öyle oldu. Evlilikte yoktu. Son birkaç yıldır olan bir şey Mümtazer Bey'e. Biz ayrılalı zaten 11 yıl oldu.
- Mümtaz'er Türköne, eşi Özlem Hanım'a saygısızca davrandığı için Okan Bayülgen'i dövebileceğini söylemiş. Şiddet eğilimi var mıdır?
- Biraz vardır aslında! (Gülüyor...) Ben dayağını yedim birkaç kere. Bir de serde ülkücülük var yani. Olur normaldir!
- Bunu bir bilim kadını olarak nasıl kanıksadınız? Bu yüzden mi boşandınız?
- Tabii birike birike etkili oldu.
- Kim istedi boşanmayı?
- Birlikte karar verdik. Ben de bir öğrencime aşık olabilirdim pekala. Niye olmasın!
- Eşinizden dayak yemeyi kabullenmeniz şaşırtıcı...
- Kadınlar pek söylemiyor ama eğitimli erkekler arasında da yaygın bir şey dayak. Kanıksamıyorum. Söylerken acı çekiyorum aslında, ama üstü örtüldükçe sorun çözülmüyor.
Fikirlerini birlikte oluşturduk
- Eski eşinizin ideolojik fikirlerini beğeniyor musunuz?
- Evet okuyorum, beğeniyorum, birçok fikrine katılıyorum, imzamı da atarım. Evliliğimiz boyunca birlikte oluşturduğumuz fikirler onlar!
- Size kitap yazarken destek verdi mi?
- Kitaba çalışırken üçüncü çocuğuma hamile olduğumu öğrendim ama günah diye aldırmadım. Sonra bebekle birlikte yazdım. Desteği oldu. Çalışmalarımı desteklerdi, beni teşvik ederdi.
- Yeni bir çalışmanız var mı?
- Şimdi, bizim kuşağın evliliğini anlatan bir roman yazıyorum, adı "Tek Sen Varsın" olacak.
Bize yardım etmek için Özlem Hanım'ı vekil yaptı
- Eski eşiniz, eski ailesinin sıkıntılarına duyarlı mı peki?
- Eşimin Özlem'i milletvekili yapmasının nedeni, bizi düşünmekmiş! Bana öyle yansıttı. Yani onların maddi açıdan durumu iyi olunca, bize daha çok yardım edebileceğini söyledi.
- Yani milletvekilliği teklifi aslında Özlem Hanım'a yapılmadı?
- Teklif Mümtaz'er Bey'e geliyor. O da 'Ben olmayayım, ama karımı vekil yapın' diyor. Emekli olurken, onun yanına gitmiştim. 'Şu kadar borcum var, yardımcı olursan emekli olmayacağım' demiştim. Buna yanaşmadı. Yani o zaman bizi düşünmedi, sonradan bizi düşünmek aklına gelmiş! Ben de 'Ben sosyologum, doçentim, vekilliği istediğimden değil, o zaman direkt beni vekil yapsaydın, ben çocuklarıma direkt maddi imkan sağlasaydım' dedim.
- Bu anlamda bir kırgınlık var galiba?
- Hayır. Geldiğim noktada çok mutluyum, özgür ve güçlü hissediyorum kendimi.
- Mümtaz'er Bey'den kaç çocuğunuz var?
- Bir erkek, iki kızım var. Büyük kızım işitme engelli. Bütün hayatımı ona vakfettim. 25 yaşında ve grafik tasarımcısı oldu. Bu benim eserim. Oğlum Mustafa 23 yaşında ve iktisat okuyor. İkinci kızım 16 yaşında ve kolejde okuyor. Babası okutuyor onu.
- Eski eşiniz çocuklarına destek oluyor yani?
- Ben ayrılırken benim üstüme yapılmış bir ev vardı, o bana kaldı. Çocukların eğitim masrafları ona aitti. O anlaşma aksamadan sürdü.
Hz. Muhammed'in soyu kızları ile yürüdü
MUALLA KAVUNCU, 1995'te yazdığı "Eski Türk Toplumunun Cinsiyet Kültürü" çalışmasıyla yankı uyandırmış, İslam'ın kadını dışlamayıp öne çıkardığını iddia etmişti. Kavuncu, "Kuran'da ana soyu önemseniyor. Mesela Peygamber'in hiç erkek evladı yoktur ve soyu kız evlattan devam etmiştir. Havva'nın Adem'in kaburga kemiğinden yaratıldığı, Adem'i baştan çıkardığı için regl ve hamilelikle cezalandırıldığı gibi şeyler Kuran'da yok. İkisi birlikte yaratılıyor, Şeytan ikisini birlikte kandırıyor, ikisi birlikte tövbe edip affediliyor" diyor.
AKŞAM