Münevver ve Cem'in hikayesi...

Münevver Karabulut 7 Mart 1991'de, sevgilisi Cem Garipoğlu ise yedi ay sonra yani 29 Ekim 1991'de doğdu. İkisi de yıllar sonra hem bir aşkın hem de bir katliamın parçası olacaklarından habersizdi.

Münevver kendi halinde, aşçılık yaparak ailesini geçindiren bir babanın, ev hanımı bir annenin kızıydı. Fulya'da kirada oturuyorlardı. Kardeşiyle birlikte hep devlet okullarında eğitim gördü.

ANNE BABADAN AYRI YILLAR
Cem ise TMSF tarafından el konulan Sümerbank'ın eski ortaklarından, Burgaz Rakı'nın şimdiki sahiplerinden Mehmet Nida Gariboğlu ile 38 yaşındaki Makbule Tülay Gariboğlu'nun dört çocuğundan ikincisi.
Hayyam Gariboğlu'nun yeğeni, emekli hâkim Kasım Gariboğlu'nun torunu. Cem'in hayatı, Sümerbank'a TMSF el koyduğu dönemde babasının 18 ay hapis yatmasıyla değişiyor. Mehmet Gariboğlu çevresinin anlatımına göre, oğullarının iyi eğitim almasından ziyade çok fazla dil öğrenmesini istiyor. Bu nedenle hapis yattığı dönemde oğlu Cem'i yurt dışına göndermekte sakınca görmüyor. Cem ilk olarak, 12 yaşında küçücük bir çocukken, Fransa'da bir dil okulunda yatılı olarak yaşamaya başlıyor anne ve babasından uzakta....
12 yaşından 17'sine kadar İspanyolca, İngilizce, Rusça ve Çince öğrenmek için çeşitli ülkelerde adeta göçebe gibi, dil okullarında yatılı yaşıyor. Arada bir ailesini görmek için Türkiye'ye geliyor, ama aslında çocukluktan çıkıp delikanlılığa girdiği yıllarda en yakını yine kendisi oluyor. Son olarak bir yıl Çin'de yaşadıktan sonra 17 yaşında Türkiye'ye dönüyor. Cem'in ağabeyi Levent bu sırada Rusya'da babasına ait fabrikanın başına geçiyor. Cem yalnız geçen onca yıldan sonra Bahçeşehir'de ailesiyle birlikte yaşamaya başlıyor.
Babasının "Okulu bitirmesine gerek yok, hayatı kendi başına tanısın, dil öğrensin yeter," felsefesi aslında işe yarıyor. Cem, Çince'de dahil tam altı dil öğreniyor.
Türkiye'ye döndüğü 2007 yılında annesi Tülay Gariboğlu oğlunu, oturdukları villanın tam karşısındaki Bahçeşehir Yıldızlar Koleji'ne yazdırıyor. Müdür bile Cem'in durumuna şaşırıp annesine soruyor: "Hiç mi vicdanınız sızlamadı, bu çocuğu böyle yalnız bırakırken?" Sık sık babasının seyahatlerine tercüman sıfatıyla eşlik etmeye başlıyor. Bu sürede sık sık okulun rehberlik öğretmeniyle zaman geçiriyor, gitar çalmayı öğreniyor.
2008 Şubat'ında disiplin ağır geliyor, okul değiştiriyor.

YOLLARI STARBUCKS'TA KESİŞTİ
Bebek'teki Yeni Yıldız Lisesi'ne kaydı yapılan Cem, burada kafasına göre hareket etmenin rahatlığını yaşıyor. Aynı günlerde Münevver Karabulut, Beşiktaş Bingül Erdem Lisesi'nde okuyor, Uğur Dershanesi'ne gidiyor. Uluslararası İlişkiler okumak isteyen Münevver son derece sosyal ve sevilen bir insanken, karşısına aylar sonra Cem çıkıyor. Bebek Starbucks'ta kız kıza otururlarken, sohbet konuları yan masada tek başına oturan Cem'in dikkatini çekiyor. Çünkü konu kendi arkadaşlarından biri: "Aaa siz onu tanıyor musunuz," diye başlayan muhabbet bir süre sonra aşka dönüyor.

EN YAKIN ARKADAŞIYLA KARAKOLLUK OLUYOR
Sonrasında Cem ve Münevver'in büyük aşkı başlıyor.
Hayatlarının büyük bölümü Beşiktaş ve Bebek civarında geçiyor. Münevver, Cem'i o kadar seviyor ki ailesiyle tanıştırmakta bir an bile tereddüt etmiyor. Münevver'in doğum günü yaklaştığı sıralarda Cem tatsız bir olay yaşıyor. Bahçeşehir'den bir arkadaşı evinde kaldığı sırada annesine ait ek kartı çalıp sekiz bin lira harcama yapınca, 12 Ocak 2009'da arkadaşı T. ile karakolluk oluyor. Arkadaşının annesi, Cem'in annesine yalvarıyor, "Şikayetçi olmayın, ne olur, siciline işlemesin," diye ama anne Tülay Gariboğlu şikayetini geri almıyor. "İyi evlat yetiştirseydiniz," diyor. Cem ve en yakın arkadaşı karakolluk olup, küsüyorlar.
Bu olaydan bir buçuk ay sonra Cem, Münevver'in doğum günü için Etiler'de bir barda 30 kişilik yer ayırtıyor. Cem ile Münevver bu organizasyonun ardından olay sabahı buluşmak için sözleşiyor. Cem Münevver'i evine götürmek istiyor...

3 Mart 2009 akşamı Münevver Karabulut'un cansız bedeni çöp toplayıcı bir kişi tarafından çöp konteynerinde parçalanmış halde bulundu.] Yapılan adli tıp incelemesi sonucunda başı gövdesinden ayrılmadan önce bıçak darbeleriyle yaralandığı daha sonra öldüğü tespit edildi. Cinayetin bir numaralı katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun olay sonrasındaki firari durumu ve yaklaşık altı ay boyunca yakalanamayışı kamuoyu tarafından da yakından takip edildi. Katil zanlısının yakalanması için İstanbul'da birçok yerde protesto gösterileri düzenlendi. Soruşturma sürecini "TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu" da izledi. Komisyona sunulan rapora göre zanlının yakalanması için polis tarafından 16 ilde 106 adrese operasyon düzenlendi. 17 Eylül 2009 tarihinde, cinayet gününden 197 gün sonra katil zanlısı Cem Garipoğlu İstanbul'da teslim oldu.