Mustafa Sönmez: ABD'ye gerek kalmadı, Türkiye kendi ayağına sıktı
Türkiye ekonomisinin durumunu ve döviz kurlarındaki artışı iktisatçı yazar Mustafa Sönmez yorumladı.
Türkiye’nin ‘dış mihraklar’a ihtiyaç kalmayacak bir şekilde iyi yönetilmediğini söyleyen Mustafa Sönmez’e göre ABD ile gerilim, ekonomide zaten kötü giden gidişata ivme kazandırmış oldu. Sönmez, Merkez Bankası’nın özgür bir aktör olmaktan çıktığını belirtirken, belirsizliğin sürdüğü yorumunu yaptı.
Türkiye'de Dolar ve Euro kuru, ABD ile yaşanan Rahip Brunson geriliminin ardından haftanın ilk işlem günü olan pazartesi günü rekor seviyeleri gördü. Döviz kurlarında yaşanan bu yükselişle birlikte Türkiye ekonomisinde enflasyon ve cari açığın da ciddi sıkıntılar olarak devam ettiği görülüyor.
‘ABD İLE GERİLİM KÖTÜ GİDEN GİDİŞATA İVME KAZANDIRDI'
Mustafa Sönmez, ABD ile gerilimle birlikte kötü gidişatı ivme kazanan Türkiye ekonomisinin, bu gerilim olmasa da iyi bir pozisyonda olmadığını vurgularken, Türkiye'deki seçimle birlikte belirsizliğin ortadan kalkmadığının altını çizdi:
''ABD ile gerilim, ekonomideki gidişata bir ivme kazandırdı. Ama ABD ile bu gerilim yaşanmasaydı da gidişat iyi görünmüyordu. Normalde bir ülkede seçim olduğunda belirsizlikler ortadan kalkar, gelen siyasi heyete bir zaman tanınır, ‘bakalım ne yapacaklar' diye bir tür güven kredisi açılır. Bu seçimden çıkan ve yeni olmayan heyete anladığım kadarıyla iç ve dış kamuoyu, ekonomi aktörleri tarafından böyle bir kredi açılmadı. Zaten tanıdık, bildik aktörler olarak yorumlandılar. Seçimlerin getirdiği zaman verme ve güven kredisi imkânı olmadı. Zaten olumsuz giden göstergeler, güven kredisi açılmayınca kendi mecrasında kötüleşmeye devam etti. Örnek olarak enflasyon, en net olumsuz gösterge. TÜFE'de yıllığı yüzde 16'ya geldi, üretici fiyatlarında da yüzde 25'e geldi ki bu tip bir enflasyon bir tek Arjantin'de var. O da IMF'nin bakımına alınmış durumda. Dolayısıyla negatif seyrediyor birçok şey, tabii Türkiye ekonomisinin büyük ölçüde dış kaynakla dönüyor olmasından dolayı, yabancıların bir güven göstermesi ve para akışını devam ettirmesi ya da zamanı gelmiş borçların çevrilmesi konusunda tolerans göstermesi gerekiyor. Onlar yapmıyorlar, uzak duruyorlar bundan dolayı Türkiye'nin risk primi yüksek seyrediyor. Buna ABD meselesi eklendi ve daha negatif gidiyor.''
‘MERKEZ BANKASI, YENİ REJİMLE BİRLİKTE ÖZGÜR BİR AKTÖR OLMAKTAN ÇIKTI'
Sönmez, dövizde artışın yaşandığı durumlarda faiz arttırımı gibi hamlelere başvuran Merkez Bankası'nın özgür bir aktör olmaktan çıkmasından dolayı artık duruma müdahale edemez halde olduğunu belirtti:
''Merkez Bankası bir faizle duruma müdahale etmiyor. Eskiden bu denklem işliyordu. Yani Merkez Bankazı Türk Lirası'nı cazip kılarak, dolara ya da dövize yönelişi engelliyordu. İnsanlara ‘dövizinizi satın bakın Türk Lirası'na çok iyi faiz veriyoruz, gelin buraya' diyordu. Onu artık yapamıyor. Merkez Bankası bir kere özgür aktör olmaktan çıktı, özellikle bu yeni rejimin devreye girmesiyle. Merkez Bankası'nı damat Albayrak'a bağladılar, o da tamamen Cumhurbaşkanı'na bağlı. Onun için başka bir şey yapılamıyor. Yapılabilir mi?''
‘HERKES KENDİNİ ‘ENFLASYON CANAVARINDAN' KORUYOR, KİMSE ‘YASTIK ALTINDAN DÖVİZİ ÇIKAR'A İTİBAR ETMİYOR'
Yükselen enflasyon oranlarına karşı herkesin kendisini korumaya çalıştığına dikkat çeken Sönmez'e göre ‘yastık altından dövizlerini çıkarın' çağrılarına artık kimse itibar etmiyor:
''Şöyle bir yere saplandı kaldı rejim: Dövizi bıraksa, döviz çıkıyor yani dövize laf geçiremiyor. Yani cuma günü ‘yastıklarınızın altından çıkarın dolarlarınızı, bozdurun' komutu geldi ama kimsenin umurunda değil. Yani AKP'ye oy vermiş olanların da umurunda değil. Çünkü herkes Türkiye'de kendisini enflasyon canavarına karşı koruyor, çok da haklı olarak. Yani paranız varsa, bu şimdilik yüzde 16'lık enflasyona karşı hangi liman sağlamsa oraya doğru yönelirsiniz, ister AKP'li olan ister CHP'li. O nedenle kimse öyle ‘yastık altından çıkar, vatan millet Sakarya', buna itibar etmiyor.''
‘BELİRSİZLİK ORTADAN KALKMIŞ DEĞİL, DÖVİZ BORCU OLANLARIN ÇOK CANI YANACAK'
ABD ile gerilimin nereye varacağının bilinemediğini ve belirsizliğin ortadan kalkmadığına dikkat çeken Sönmez, ‘döviz borcu olanların çok fena canı yanacak' dedi:
''Şimdi döviz ‘gidiyor'. Neden gidiyor? Bir kere birtakım belirsizlikler var. ABD ile gerilim nereye dümen kıracak bilinmiyor, bir anlaşma mı olacak yoksa zıtlaşma devam mı edecek? Bu senaryolar üstünden hâlâ insanlar döviz alıyorlar. Bakın dolar 5.20'ye yaklaştığı halde döviz alıyorlar, daha beteri olabilir diye. Bir defa bu belirsizlik ortadan kalkmış değil. İkincisi, Türkiye ekonomisinde hiçbir iyileşme yok, yani enflasyonda bir gerileme yok, gerileme ihtimali yok, dış dünyadan işte bütün bu Türkiye ile ilgili rapor yazan, kredi derecelendirme kuruluşlarından hiç umut veren bir sinyal gelmiyor. Bir de bu para veren kurum ve kuruluşların böyle bir muhtaçlıkları yok, yani sadece Türkiye'ye odaklanmaları gibi bir durum yok. Dünyada herkes para istiyor, herkes paranın peşinde. Türkiye'nin tabii risk primi yüksek olunca ona göre fiyat koyuyorlar, hatta vermiyorlar, yönelmiyorlar, gelmiyorlar. Şimdi burada doğal olarak herkes oturup seyrediyor, yani bu olağan durum nereye gidecek, ne olacak, faiz artmıyor, döviz artıyor, bu işler ne olacak? Tabii döviz borcu olanların çok fena canı yanacak.''
‘FİRMALARDAN BAŞLAYIP BANKA SİSTEMİNE ULAŞACAK KÖTÜ BİR VİRÜS YAYILIYOR'
Türkiye'deki firmaların 217 milyar dolara varan döviz açıklarına değinen Sönmez'e göre bu firmaların borçları üzerinden banka sistemi ciddi kan kaybediyor:
''Türkiye'deki firmaların 217 milyar dolar net döviz açıkları var. Yani vaktinin gelmiş olması önemli değil, düşünün ki siz bankadan döviz borcu aldınız ve bunu Türk Lirası olarak ödeyeceksiniz. Ne kadar borcunuz var, 217 milyar dolar firmaların. 217 milyar dolar her gün kur arttıkça bunun Türk Lirası karşılığı inanılmaz artıyor. Firma bu parayı nereden bulacak? Yani bankalardan nasıl kredi temin edecek? Öz kaynakları eriyor. Firma durduğu yerde eriyor. O nedenle bir yandan firmalar ciddi olarak kan kaybediyorlar, firmaların üzerinden de banka sistemi aslında kan kaybediyor. Yani banka sistemi bu firmalardan açtığı kredileri tahsil edemediği takdirde çok ciddi bir banka krizi geldi gelebilir. Bu çok ihtimal dahilinde. Zaten bu Fitch, S&P gibi kuruluşlar bankalarla ilgili çok ciddi uyarılar yazıyorlar, rakamlar var. Maalesef firmalardan başlayan banka sistemine ulaşacak bir kötü virüs yayılıyor.''
‘BRICS DÜNYA EKONOMİSİNİN DIŞINDA DEĞİL, ÇİN PARAYI HAYRINA VERMEZ, PİYASA FİYATI NEYSE ÖYLE VERİR'
Sönmez, BRICS organizasyonunun dünya ekonomisinin dışında olmadığını, Çin'den alınacak kredinin bir ‘kurtuluş' olarak görülemeyeceğini, bu kredinin piyasa fiyatından alınacağını söyledi:
''BRICS bir ekonomik organizasyon değil, işleyen, çalışan bir organizasyon da değil. Yani kendi içinde birtakım alışveriş, koordinasyonları var ama bir kulüpten çıkıp başka gireceğiniz bir kulüp değil. Sonuç olarak dünya ekonomisinin bir dizi aktörünün kurduğu bir başka kulüp. Ama bunlar dünya ekonomisinin dışına çıkarak bunu yapmıyorlar. Dünya ekonomisinin kuralları burada geçerli. Çin dahil olmak üzere BRICS ülkelerinden para almaya kalkarsanız, dünyada paranın fiyatı neyse o fiyattan satarlar size. Kimse kara kaşınıza, kara gözünüze tamah edip farklı bir fiyattan satmaz. Çin bankaları, Çinliler, bakarlar ‘ABD'de faiz nedir, onun üstüne Türkiye'nin risk primi nedir, ikisini üst üste ekleyip kardeşim paranın fiyatı budur', ‘bu parayı verirsen sana borç para veririz', derler. Yoksa yani Çin niye parasını satsın başka türlü? Birtakım jeopolitik, politik faydalar belki biraz fiyatı indirir ama o kadar değil. Üstelik Türkiye'nin 12 ayda 230 milyar dolar para bulması lazım, bunun 180 milyar doları kısa vadeli borçlar, 50 milyar doları da cari açığın finansmanı. Şimdi bu 230 milyar doları öyle Çin'den vesaire bulamazsınız. Daha doğrusu Çin kalkıp da size bu parayı havadan vermez, piyasada fiyatı neyse ondan verir.''
‘TÜRKİYE YANLIŞ YÖNETİLDİ VE KENDİ AYAĞINA ‘SIKTI', ABD'NİN ‘SIKMASINA' GEREK YOK'
Türkiye'nin ‘dış mihraklara' ihtiyaç duymayacak şekilde iyi yönetilmediğini söyleyen Sönmez'e göre kendi ayağına ‘sıkan' Türkiye'ye, ABD'nin ‘sıkmasına' gerek yok:
''Türkiye kendi ayağına sıkmış vaziyette, ABD'nin sıkmasına gerek yok. Yani sizin bu kadar enflasyonunuz varsa, düşünmeden bu kadar borçlandıysanız, bu kadar iç pazara dönük her şeyi kurmuşsanız, ‘beton ekonomisi' yaratmışsanız siz zaten kendi ayağınıza sıkmışsınız. Bunun için ayrıca ABD'nin gelip size vurmasına gerek yok, ABD zaten sizin durumunuzu görüyor: Yani dokunsa düşecek. Onun için böyle ‘dış mihrak, dış komplo' vesaire bunların hepsi hikâye. Hiç bunlara gerek yok. Türkiye yanlış yönetildi, dünya iklimini göremedi, dünyadaki eğilimleri göremedi, borçlananları zamanında uyaramadı, işte yok ‘kalfalık, çıraklık, ustalık' bilmem ne deyip, 2013 sonrası durmaları gerekirken tersine 2013 sonrası alabildiğine dışardan borç para aldılar. Şimdi bakalım ne olacak. ‘Hurmalar-tırmalar' denklemine döndü. Tatlı tatlı yenen hurmalar şimdi ‘tırmalar'.''
‘KURULAN FİRMA SAYISIYLA SERMAYENİN GELİP GELMEMESİNİN İLGİSİ YOK, MEDYAYA BAKIP ZEHİRLENMEMEK LAZIM'
Mustafa Sönmez son olarak, kurulan firma sayısıyla bir ülkeye yabancı sermayenin gelip gelmemesi durumunun birbiriyle ilgisi olmadığını ve bu verilerle medyadan ‘zehirlenmemek' gerektiğini söyledi:
''Bir ülkeye yabancı sermayenin gelip gelmemesi orada kurulan firmaların sayısına bağlı değildir. Suriyelilerden, İranlılara kadar bu ülkede oturum izni almak için gelirler şirketi kurarlar, ondan sonra şirketlerin hepsi böyle tabela şirketi olur. Ondan sonra da bu rakamlara bakarak Anadolu Ajansı neresinden tutacağını bilmiyor. Dikkatli olmak gerekiyor. Türkiye'ye gelen yabancı sermaye miktarı ödemeler dengesine bakar. Yani miktar nedir, ne biçimde giriyor diye. Yoksa kurulan firma ölçü değildir. Bu tam bugünlerin A Haber modeline denk düşüyor. Dikkatli olmak, zehirlenmemek lazım.''
(Ceyda Karan - Sputnik)