Nagehan Alçı Suriye TV'yi Ziyaret Etti, Öve Öve Bitiremedi

2018’de İstanbul Sefaköy’de kurulan Suriye TV’yi ziyaret eden Habertürk yazarı Nagehan Alçı bugünkü köşesinde izlenimlerini yazdı...

Habertürk yazarı Nagehan Alçı, İstanbul Sefaköy’de, 2018’de kurulan Suriye TV’yi ziyaret etti.

“Türkiye’nin Suriyelilere yönelik politikası hakkında ne düşünürseniz düşünün, birlikte yaşadığımız, aynı havayı soluduğumuz insanlarla aramıza cam duvarlar örmek bence iki tarafa da kaybettiriyor” diyen Alçı, Türkiye’deki Suriyelilerle ilgili toplumda konuşulan iddiaları sordu.

Alçı yazısında “Hükümetin göç politikasında ciddi yanlışlar yaptığı ortada. Düzensiz göçün önlenmesi, çok daha planlı hareket edilmesi ve buraya gelenlerin entegrasyonun sağlanması için altyapının kurulması gerekiyor. Ancak siyasetin yaptığı yanlışları ülkelerindeki tehlikeden kaçıp gelen insanların omuzlarına yüklemenin yanlış olduğu kanaatindeyim. Bu insanların içinde suça bulaşmış olanlar ya da toplumsal düzeni ihlal edenler varsa elbette haklarında işlem yapılmalı ve gerekirse deport edilmeliler. Ancak bizler de 10 yıldan fazla süredir burada yaşayan Suriyelileri daha iyi tanımalıyız. Ben bu saikle Çarşamba günü Türkiye’de kurdukları en büyük medya platformu olan Suriye TV’ye gittim” ifadelerini kullandı.

Nagehan Alçı’nın yazısından bazı bölümler şöyle:

“KAÇ KİŞİ DEVLET YARDIMI ALIYOR?”

“Onlara öncelikle ‘Suriyeliler devletten para alıyor’ iddiasını sordum. ‘Kaç kişi devlet yardımı alıyor?’ diye başladım. “80 binden az” dediler. Kamplarda sadece 80 bin kadar Suriyeli kalmış, devlet yalnızca kamplara yardım ediyor. Geri kalan milyonlarca Suriyeli tek kuruş yardım almıyormuş. ‘Bırakın yardımı biz burada çalışıyor, kazanıyor, geçinmeye çalışıyoruz’ diyorlar.”

SURİYELİLERİN BÜYÜK KİTLELER HALİNDE VATANDAŞ YAPILDIĞI İDDİALARI

“Son günlerde Suriyelilerin büyük kitleler halinde vatandaş yapıldığı iddiaları da var. Bunu sorduğumda konuştuğum isimlerden biri son günlerde birkaç yıl önce yapılmış başvurularla ilgili bazı olumlu geri dönüşler alındığını söyledi ancak şunu da ekledi:

‘Buna kolay vatandaşlık vermek denilir mi bilmiyorum, yıllardır hiçbir yanıt verilmeyen binlerce başvuru var. Süreç hep çok yavaş ilerliyordu ancak son günlerde yıllardır uyuyan bazı dosyalarla ilgili hareketlenme olduğunu duyuyoruz, hepsi bu, yeni başvurulara yönelik değil bu duyum.’

Peki burada yaşayanlardan kaçı T.C. vatandaşı oldu? Resmi rakamlara göre 116 bin. Bu da 4 milyon içinde gayet düşük bir oran. Mesela İsveç’te yaklaşık 75 bin Suriyeli var ve bunların 25 bini vatandaş yapıldı. Bu üçte biri demek, bizde ise oran 40’ta 1’den biraz fazla.”

TÜRKİYE’DE GAYRİMENKUL EDİNMELERİNİN YASAK OLMASI EN ÇOK ŞİKÂYET ETTİKLERİ KONULARIN BAŞINDA GELİYOR”

“Türkiye’de 1939’da Hatay’ın vatan topraklarına katılma sürecine dayanan düzenlemeye göre karşılıklı olarak Türklerin ve Suriyelilerin birbirlerinin ülkelerinde gayrimenkul edinmeleri halen yasak. Buradaki Suriyelilerin en çok şikâyet ettikleri konuların başında bu yasak geliyor. Diyorlar ki ‘Biz 10 yıldan fazla süredir bu ülkede yaşıyoruz, çalışıyoruz, ekonominin bir parçasıyız ama 82 yıl önce o dönemin şartları gereği konulmuş bir yasak yüzünden ev alamıyoruz, yıllardır oturduğumuz yerlerde kiracıyız. Halbuki Türkiye ile hiç bağı olmayan, turist olarak gelen Iraklı, Katarlı, Libyalı vs burada mülk edinebiliyor. Bu büyük bir adaletsizlik.”

HASTANELERDE SIRA BEKLEMEDİKLERİ VE ÜCRET ÖDEMEDİKLERİ İDDİASI

“Gelelim hastanelerde sıra beklemedikleri ve ücret ödemedikleri yönündeki söylentiye. Geçici koruma statüsündeki Suriyelilerin sağlık hizmetleri masrafları AB tarafından fonlanıyor, hastanelerde SGK'lı vatandaşlar gibi işlem görüyor onlar gibi sıra numarası alıyorlar ancak masraflarını Türkiye Cumhuriyeti devleti karşılamıyor. Anlaşmalı özel hastanelerde ise SGK'lıların indirimine tabi değiller. Tüm masrafları kendileri karşılıyorlar. Ancak konuştuğum Suriyeliler bırakın sıra beklememeyi devlet hastanelerinde çok bekletildiklerini söylediler. (Bence iki tarafta da algılar gerçeklerin önüne geçiyor, her iki taraf karşı tarafa torpil yapıldığı zannı içinde, bu da en çok diyalogsuzluktan kaynaklanıyor-na) Bu önkabulle Fatih’te bazı özel sağlık merkezleri ve hastaneler kurmuşlar. Fiyatlar diğer özel hastanelere göre daha uygunmuş. Genellikle buraları tercih ediyorlar.

KİM NEREDE YAŞIYOR?

İstanbul’daki Suriyelileri muhafazakar ve seküler diye kabaca iki gruba ayırmak mümkün. Suriye TV Genel Müdürü Hamza al Mustafa’ya göre muhafazakar-dindar Suriyeliler buradaki nüfusun yüzde 70’i, seküler-liberal Suriyeliler ise yüzde 30’unu oluşturuyor. (Bana sanki kendisi de ikinci gruptan olduğu için el Mustafa seküler-liberal olarak tanımladıklarının oranına iltimas geçiyor gibi geldi-na)

Muhafazakar-dindar Suriyelilerin maddi durumu daha iyi olanları Fatih’te, daha zayıf olanları Esenyurt’ta yaşıyor. Seküler-liberal Suriyeliler ise ağırlıklı olarak Şişli ve Beyoğlu’na yerleşmiş.

İlk grup çok daha bütünleşik, birlikte yaşayıp kendi mahallerini oluşturmuşlar, ikinci grup ise Türk mahallelerine karışmış durumda.

Bu arada Mısır orta ve üst gelir grubuna ait Suriyelilere kolaylıklar tanıyacağını açıkladıktan sonra son 6 ayda Türkiye’den 30 bin Suriyeli Kahire’ye gitmiş.

Burada prosedürlerin çok zor olduğunu, Londra’da 2 saatte açabildikleri bir banka hesabı için burada sırf Suriyeli olmaları nedeniyle iki hafta uğraştıklarını söylediler. Şayet böyle bir ayrımcılık varsa bu kabul edilemez!

İSTESELER EVLERİNE DÖNEBİLİRLER Mİ?

Suriye TV’de konuştuğum Suriyelilere "Bayramda giden isterse kalır, neden hala evlerine dönmüyorlar" minvalindeki tartışmalara dair düşüncelerini de sordum.

Bana bu sorunun cevabını harita üzerinde anlattılar.

Dedikleri şu: Bugün Suriye’de güvenli bir şekilde yaşayabilecekleri alan ülkenin kuzeyi. Yani Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları ile kontrol altına alınan, Türkiye kontrolündeki bölge ve İdlib.

Ancak bu bölgede iç savaştan önce yaklaşık 1-1,5 milyon kadar nüfus varken Suriye’ye dönmek isteyen herkesin buraya gelmesi ile nüfus 4 milyona çıkmış. Yani kapasitenin çok üzerinde bir yoğunluk var. Hatta sohbet ettiğim televizyonculardan biri "O bölge E5’e döndü, kimseye yer yok orada" dedi.

Halep zaten savaştan büyük zarar görmüş durumda ve rejim kontrolündeki Şam’a gidenin hapse atılması, hatta öldürülmesi olasılığı çok yüksek.

Dolayısıyla "Dönsünler artık" denebilecek bir toprakları olmadığını söylüyorlar.

Benim Suriye TV’de saatler süren sohbetten aldığım izlenim bu insanların kendilerine yönelik olumsuz hava ve yaşadıkları zorluklardan çok mutsuz oldukları yönünde. “Gidebileceğimiz bir yer olsa artık gitmek istiyoruz, başta öyle değildi ama şimdi istenmiyoruz. Bununla yaşamak çok zor halbuki çocuklarımız artık buralı oldu, biz çok büyük bir göç dalgası yaşadık, hayatlarımız ve kültürlerimiz altüst oldu. Kimse bizi anlamaya çalışmıyor” diyorlar…"