Nagehan Alçı: Tuhaf bir şeyler oluyor Ankara’da...
HaberTürk yazarı Nagehan Alçı, Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla görüşmesi, bu görüşmeye Devlet Bahçeli'nin ılımlı yaklaşımı, Binali Yıldırım'ın PKK'yı "a" yerine "e" ile telaffuz etmesini değerlendirirken, "Tuhaf bir şeyler oluyor Ankara’da" ifadesini kullandı.
Ortada "yeni bir durum" olduğunu iddia eden Alçı, "Kimi odaklar bu yeni durumu doğmadan sakatlamak istiyor" ifadesini öne sürdü.
Alçı'nın "Tuhaf bir şeyler oluyor Ankara’da…" başlığıyla (8 Haziran 2019) yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:
Şu sıralar herkes İstanbul seçimlerine odaklanmış durumda olduğu için gözlerden kaçıyor ama Kürt meselesinin çözümü bağlamında Türk devleti içinde ben tuhaf itişmeler gözlemliyorum.
Son gelişmeler üzerinde düşünelim… AK Parti-MHP ittifakının İstanbul adayı Binali Yıldırım Diyarbakır’da müthiş özgürlükçü bir miting yaptı. O mitingde Kürdistan kelimesini telaffuz etti. PKK’yı da iki defa Kürt yurttaşların kullandığı şekliyle ifade etti.
Biliyorsunuz, bir süre önce de Abdullah Öcalan ile avukatları düzenli görüşmeye ve kamuoyuna bu yolla mesaj iletmeye başladılar. Öcalan ile Türk devleti arasında yeni bir durum oluşuyor.
Herkes Devlet Bahçeli’den bu gelişmeye karşı çıkmasını beklerken bilakis Bahçeli son derece sağduyulu bir tavırla Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesini desteklediğini ifade etti. Bir tabu yıkıldı.
Fakaat… Tüm bunlar olurken tuhaf şekilde şu da oldu: Bitlis’te Kürtçe tabelalar indirildi. Bir yandan Kürt halkı ile kucaklaşmak için önemli adımlar atan Binali Yıldırım, diğer yanda Eski Türkiye’yi hatırlatan ve adeta hem AK Parti’ye hem Binali Bey’e siyasi suikast niteliğinde bir olay. Normal olmayan ve çok karanlık bir gelişme bu.
Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesinden ve Türkiye’nin Kuzey Suriye’de hassasiyetlerine dikkat edilmesi gerektiğini söylemesinden birkaç gün sonra devletin içinde kıpırdanmalar ve hareketlilik başladı.
Kimi odaklar bu yeni durumu doğmadan sakatlamak istiyor. Kürtleri rahatsız edecek kamusal icraatları kasten yapıyorlar. Bu konuda detay veremem ama bana güvenin, devlet içinde vaziyet aynen böyle.
Bu tablonun özeti aslında şu: AK Parti şu an tek başına iktidar değil ve ülkeyi yönetirken koalisyon içinde olduğu kimi “devlet güçleri” Kürt meselesinin özgürlükçü yöntemlerle çözülmesini istemiyor.
Bu zinde güçler ya da sıklıkla kullandığım, daha isabetli tabirle “iyi saatte olsunlar” bu meselenin çekiç-çivi metaforuyla çözüleceğine inanıyor.
Bizler Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine bürokratik vesayet tamamen bitsin ve seçilmiş siyasi iktidar devlet içinde tek otorite olsun diye destek verdik ama mevcut durum maalesef böyle değil.
Haftaiçi bayramlaşma vesilesiyle konuştuğum AK Parti’nin ileri gelen ve Erdoğan’a çok yakın isimleri de sanki 2006-2007 ortamına dönülmüş havada konuşuyorlar.
Çok üzücü ama “Devlet içinde devlet” kavramının AK Parti çevrelerinde yeniden telaffuz edildiği bir dönemdeyiz.