NATO skandalına Yılmaz Özdil'den olay yorum
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil bugünkü köşesine NATO skandalını taşıdı.
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil bugünkü köşesine NATO'nun Türkiye skandalını taşıdı.
Özdil köşesinde "Sahte planlarla ordunu imha edersen, seni böyle hedef alırlar" eleştirisinde bulundu.
İşte Özdil'in o yazısı:
NATO’nun tatbikat planı
“Balyoz” diye bir sahte tatbikat planını, yalan olduğunu bile bile gerçekmiş gibi sunmasaydınız…
*
Fatih Camisi bombalanacaktı, Beyazıt Camisi bombalanacaktı, cuma namazında gerçekleştirilecek olan bu saldırılarla “Allahınız bile sizi kurtaramaz” psikolojisi oluşturulacaktı, demeseydiniz…
Cuma namazında gerçekleştirilecek olan bu saldırılardan hemen sonra sakallı-cübbeli tahrik timleri devreye girecekti, vatandaş provoke edilecekti, camilerden çıkan kitleyle askeri müzeye saldırılacaktı, bu olaylar kameraya alınacaktı, postal yalayıcı televizyonlara servis edilecekti, “irtica kalkışması var” yaygarası koparılacaktı, demeseydiniz…
Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı hapishane olarak kullanılacaktı, tutuklanan vatandaşlar esir kampı gibi buraya kapatılacaktı, demeseydiniz…
Halka ateş açılacaktı, çok sayıda masum insan öldürülecekti, olaylar çığrından çıkmış gibi gösterilecekti, Türkiye genelinde sıkıyönetim ilan edilecekti, demeseydiniz…
Ege Denizi'nde taciz uçuşları yapılacaktı, Yunan jetleri provoke edilecekti, kendi uçaklarımızla kendi uçağımızı vurup, Yunanistan vurmuş gibi gösterilecekti, Ak Parti hükümeti aciz ve basiretsiz gibi gösterilecekti, demeseydiniz…
Bülent Arınç'a suikast yapılacaktı, Özel Harpçi subaylar suçüstü yakalandı, hükümete yönelik suikastlar Seferberlik Tetkik Kurulu'nda organize edildi, vatana ihanet belgeleri Kozmik Oda'da saklanıyor, demeseydiniz…
*
“Ergenekon” diye bir sahte planı, yalan olduğunu bile bile gerçekmiş gibi sunmasaydınız…
*
Sahte hahamı, sahte gizli tanıkları, sahte cd'leri, sahte krokileri, sahte cephanelik kazılarını, yalan olduğunu bile bile gerçekmiş gibi anlatmasaydınız…
*
Turşu tarifini, yoğurt broşürünü, Zeki Müren kasetlerini, Mozart albümünü delilmiş gibi kabul etmeseydiniz, Temel Reis'i Garfield'i Kırmızı Başlıklı Kız'ı şüpheli şahısmış gibi dava dosyasına koymasaydınız, süs eşyasını el bombasıymış gibi kaydetmeseydiniz, Avusturya Macaristan İmparatorluğu dönemine ait 1873 model antika tüfeğe, suikast silahı demeseydiniz, Atatürk rozeti takan Alman teknik direktör Daum'un aslında Ergenekoncu olduğunu iddia etmeseydiniz, Menemen'de Kubilay'ın kafasını kesenlerin Ergenekoncu olduğunu öne sürmeseydiniz…
Ergenekoncuların Agarta diye bir tarikata mensup olduklarını, bu tarikatı kuranların milattan önce dokuz bin senesinde Atlas Okyanusu'nda batan Atlantis kentinden karaya çıktıklarını, Asya'ya geldiklerini, Tiyenşan Dağları'nda mağaralara yerleştiklerini, yeraltı tünelleri kazıp yeraltı şehirleri kurduklarını, sonra da Ergenekon örgütünü kurduklarını, ciddi ciddi anlatmasaydınız…
Yandaş gazeteler, Ergenekoncuların Akp'ye darbe yapmak için “nükleer, biyolojik ve kimyasal silah üretmeye çalıştığını” manşet yapmasaydı…
Ergenekon davası, dünya hukuk tarihinde, genelkurmay başkanının, yargıtay cumhuriyet başsavcısının, adalet bakanının, milletvekilinin, belediye başkanının, hakim, savcı, avukat, profesör, rektör, subay, astsubay, işadamı, sivil toplum örgütü, siyasi parti genel başkanlarının komple terörist olarak yargılandığı ilk ve tek dava olmasaydı… Bunların hepsi, hepimizin gözünün önünde olmasaydı…
Sahte olduğunu bile bile, yalan olduğunu bile bile, asrın iftirasının atılmasına gözyummasaydınız, çanak tutmasaydınız…
*
Şimdi NATO'nun sahte tatbikat planıyla Türkiye'yi hedef almasının hiçbir önemi olmazdı, elinden geleni ardına koymasın, vız gelir tırıs giderdi.
*
Ama, söyledik sana…
Etrafında bu kadar sahte'kar barındırırsan, sahte planlarla kendi ordunu imha edersen, sahte planla seni işte böyle hedef alırlar tabii!
Sen Kimsin'i imzalamak için bugün saat 13'te Ankara Tunalı D&R'dayım.