Netflix'ten House Of Cards'ın yeni fragmanı
Altın Küre Ödülleri'nde gösterilen yeni 'House Of Cards' fragmanında Kevin Spacey’nin canlandırdığı Frank Underwood karakteri 'Amerikan halkının hak ettiği lideri' tanımlıyor.
Büyük ilgi gören House of Cards dizisinin yeni sezonu hayranları tarafından heyecanla beklenirken, Netflix yeni sezonun yayın tarihine kadar teaserlar yayınlayarak merak uyandırmaya devam ediyor.
Site içerisinde dizinin içinden haberler ve Underwood’u destekleyenler için Facebook, Twitter profil ve kapak fotoğrafları ile stickerlar yer alıyor.
Ek olarak Underwood’un vaatlerinin yer aldığı bir gündem bölümü içeren sitede siz de kendi maddelerinizi ekleyebiliyorsunuz.
Daha önceki sezonlarda sosyal medyadan aldıkları geri bildirimler sonucunda senaryoda değişikliğe gidilen dizide bu bölümün ne gibi bir misyonu olduğu merak uyandırıyor.
Netflix Türk TV’lerini bitirecek
1. Netflix’in Türkiye pazarına girmesi, bir saatte yedi bin üye toplaması hali hazırda bu servise, korsanın cenneti olsak bile, ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Türkçe altyazı, dublaj seçenekleri illaki gelecektir yakın zamanda, o zaman kuşkusuz abone sayısı daha da artacak.
2. Silikon Vadisi’nden çıkıp da geleneksel sistemleri tehdit eden servislere İngilizcede ‘disruption’ deniyor; verdikleri rahatsızlıktan hiç de özür dilemiyorlar. Kuşkusuz Netflix’in varlığı Türkiye’de de uzun vadede rahatsızlık yaratacak televizyon sistemi için. Bu platform sadece eski dizileri, filmleri bir kütüphane olarak sunmuyor artık. Bizzat var olan televizyon sistemine karşı bir alternatif geliştiriyor.
3. DVD kiralama servisi olarak başlayıp video dükkanlarının sonunu getiren Netflix’in şimdiki en büyük hedefi kendi prodüksiyonlarını çoğaltmak. “House of Cards”la geleneksel televizyon izleme alışkalığını yerle bir ederek bir dizinin bütün sezon bölümlerini aynı anda yayınladılar. Bu bir geleceğe dönüştü artık Netflix’te. Çünkü izleyici yeni bölüm için beklemek istemiyor.
4. Netflix’in kendi prodüksiyonlarından bazıları başarısız oldu, bazılarıysa çok başarılı. Mesela bu sene Aziz Ansari’nin dizisi “Master of None” herkesin dilinde, aynı şekilde “Making a Murderer” belgeselini de nefeslerini tutarak izledi insanlar. Sadece dizi değil, film işine de girdi Netflix ve İdris Elba’nın, Adam Sandler’ın oynadığı sinema fimlerinin yapımcısı oldu. Bir Netflix dizisinin kâr etmesi için 200 bin izleyici gerekiyor. 70 milyon aboneli bir serviste hiç de zor bir hedef değil.
5. Düşünün şimdi: Üç saatlik bayat Türk dizileri, çarpık bir televizyonculuk sistemi, yaratıcılıktan uzak, izleyenin zekasını aşağılayan kötü dizilerle dolu bir sisteme Netflix kendi prodüksiyonuyla katılsa… Polis müdüründen dönme ya da muhasebeci bozması yetersiz televizyon müdürlerinin keyfine, pazardan açık deterjan alan izleyicinin talebine değil de, rafine zevklere hitap eden yapımlara imza atsa… Kaçınılmaz olarak Netflix yerli prodüksiyon işine girecek. O zaman işte ortalıktan tanrı gibi gezinen yapımcıların da, televizyon genel müdürlerinin de sonu olacak. Belki de televizyon sistemi normalleşecek, dizi oyuncuları köle olmayacak. Çıta yükselecek.
6. RTÜK sansürünün olmadığı, reklama bağımlı olmayan bu yapı Netflix’te yaratıcılığın da kapılarını açacak. Kuşkusuz zaman alacak, ama öyle 20 yıl da sürmeyecek bir değişim. Agresif bir şekilde piyasaya girecekler, büyüyecekler ve Digiturk’ü de, alışılagelmiş kanalları da rahatsız edecekler. ABD’de yerleşik kanallar hâlâ iyi ve kaliteli içerik sunduğu için rekabet daha ağır koşullarda ilerliyor. Türkiye’de ise televizyon gerçek bir aptal kutusu, Netflix’in her yapacağına karşılık verecek bir alıcı mevcut.