Nur Sürer: Bir zamanlar sevgili oynadığın adam şimdi senin çocuğun
Oyuncu Nur Sürer, belirli bir yaş üzerindeki kadınlara anne ve anneanne rolünün verilmesine "gıcık" olduğunu belirterek, "Bir zamanlar sevgili oynadığın adam şimdi senin çocuğunu, kardeşini oynuyor. Ama aynı yaşta olduğumuz adamların karılarını hep genç oyuncular oynuyor" dedi.
Gazete Oksijen'den Binnaz Saktanber'in sorularını yanıtlayan Nur Sürer söyleşisinden satır başları şu şekilde...
Seçimlerden yeni çıktık, yoğun duygularla dolu bir hafta geçirdik. Siz oyunuzu açık açık söylemiş bir sanatçı olarak bu süreci ve sonuçları nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Çok zor bir haftaydı, işimizi etkileyecek kadar. Ben oyumu Kılıçdaroğlu ve Yeşil Sol Parti’ye verdim. Söylemekten de korkmuyorum, ne korkacağım? Ben Kılıçdaroğlu’nun %52 ile alacağını düşünüyordum, hala da kazanıldığını düşünüyorum.
YSK tüm itirazlara rağmen sistemi hemen kapattı. YSK, valiler, kaymakamlıklar, hepsi iktidara çalışıyor, o yüzden kimseye güvenemiyoruz. Elli yıldır oy kullanıyorum ve son yirmi yıldır seçim güvenliğinden emin olamamaktan çok yoruldum. Bir Fransız gibi, Alman gibi oyumu atıp eve gitmek ve sonuçları iki gün sonra duymak istiyorum.
Belirli bir yaş üzerindeki kadınlara anne ve anneanne rollerinden başkası zor yazılıyor. Kadın oyuncular kendilerinden üç beş yaş küçük erkeklerin annesi olurken, erkekler yarı yaşlarındaki kadınlarla sevgili yazılıyor. Örneğin Aile’de 70 yaşındaki Rüçhan Çalışkur, 64 yaşındaki Musa Uzunlar’ın annesini oynuyor.
- Ben ona çok gıcık oluyorum. Bir zamanlar sevgili oynadığın adam şimdi senin çocuğunu, kardeşini oynuyor. Ama aynı yaşta olduğumuz adamların karılarını hep genç oyuncular oynuyor. Orada muhafazakarlık devreye giriyor. Neden illa karı koca yazılıyor karakterler? Neden sevgili olamıyoruz?
Kadın âşık olamaz mı, birlikte yaşayamazlar mı? Bir kadının genç biriyle beraber olmasını izleyemiyoruz. Oysa hayatta var. “Aman oraya dokunmayalım” deniyor. Talat Bulut’un otuz yaşında karısı olabiliyor ve abes karşılanmıyor. Bu ülkenin çok sıkıntılı bir kadın meselesi var. Ne çalışma hayatında, ne başka alanda eşitlik yok.