Pilatesle 17 kilo verdim... Beyazıt Öztürk'ün bilinmeyenleri!

Ekranların başarılı ismi Beyazıt Öztürk Vatan gazetesine ilginç açıklamalar yaptı. İşte o röportaj.

Önce Cem Yılmaz, sonra Ata Demirer... Şovmenler peş peşe nikah masasına oturunca gözler Beyazıt Öztürk’e çevrildi. Ünlü ve yakışıklı şovmen, “Çoluk çocuğa karışmak isterim tabii” derken sanki planını yapmış gibi bir görüntü veriyor. Ama hemen sonra “Tek evlilikte durmak” fikrine çok önem verdiğini ve ‘ayrılıkla’ bitecek bir evlilikten çok korktuğunu hissettiriyor. Samimi, açık sözlü... “Daha yeni adam oldum” diyebiliyor.

* Cem Yılmaz’ın ve Ata Demirer’in düğününe katılmadın. Neden?

Zamanım uymadı, yoksa çok isterdim.

* Evlilik için sıranın sana geldiğini düşünüyor musun?

Evlilikte bir sıra olmadığı inancındayım. Bu bir kısmet işi. Büyüdüğüm bir aile yapısı var ve bir gün evlilik yaparsam o da öyle olsun diye düşündüm. Bugün evlilik kurumu daha relaks algılanıyor ama ben öyle büyümedim.
Evlilik bir kere olsun, tam olsun mantığıyla ince eleyip sık dokuyorum. Kısmet tabiki bu işler.. Ama şunu söyleyebilirim; benim de evlilik için uzun bir dönemimin kalmadığını düşünüyorum. Ben de istiyorum evlenmeyi çocuk çoluğa karışmayı. Benim de çocuk özlemim tabii ki var. Ama çocuk yapmak için çocuk olmamalı. İlişkilerde sevgililiğin ve aşkın yeri bir yere kadar. Sorun iyi bir anne ve baba olabilmek. Bir çocuk önce vicdanlı olmalı. Vicdanlı bir evlat yetiştirmek adına yeri ve zamanı geldiğinde olabilir. Yalnızlık keyifli bir dönemdi ama yavaş yavaş sıkıldım. Bir şey olduğunda birisiyle paylaşayım, programda nasıldım diye açıp sorayım, beni eleştirsin, mutlu anlarımızı beraber paylaşalım. Böyle biri kısmet olursa ben de dünyaevine girebilirim.

* İnce eleyip sık dokuduğunu söylüyorsun. Bir kadında neye dikkat ediyorsun?

Bir kadında dikkat ettiğin şeylerden daha çok kendimde dikkat ettiğin şeyler var. 30’lu yaşlarda bir kırılma yaşıyor insan. 43-44 yaşında adam oldum. Hayatla ilgili, gelecekle ilgili biraz ince eleyip sık dokuyorum. Yani istiyor muyum, istemiyor muyum diye oralardayım. Hayat zaten seni biraz eliyor. Nasıl pişmişim ve senden geri kalanlar ne diye bakıyorsun.

* Magazin dünyasındaki kısa süreli evlilikler seni çok korkutuyor mu?

Etrafımdaki evliliklere çok bakmıyorum. Kendi iç sesimi dinliyorum. Bir kere olsun ama tam olsun evlilik istiyorum. Çocukları ortada bırakmadan bir hayat geçirmeyi diliyorum.

“Önceleri aşk acısı çekerdim, kafamda halletmeye çalışırım”

* Annen “Oğlum Cem Yılmaz da evlendi, sen ne zaman evleniyorsun” demiyor mu?

Annemle bu konuları hiç konuşmuyoruz. Bazen yanlış bir algı oldu annen mi izin vermiyor gibi. Ama annem sen mutlu ol diyor.

* Nasıl bir kadınla evlenmek istiyorsun?

Gönlü bol olsun yeter. Fiziksel kriterlerim yok. Onarıcı ve yapıcı olsun. Bana yeter.

* Hayatında biri var mı?

Yok.

* Aşk acısı çektin mi? Nasıl unutursun?

Aşk acısı çektim, evet. Yani çok önceki dönemlerimde çekmiştim. Çok arabesk bir adam değilimdir. Önce kafamda halletmeye çalışırım.

“En güzel şey meyvelerini veren iki ağaç olarak kalabilmek”

* İlişkilerinde biraz kısmetsiz bir tarafın var galiba. Tam ‘bu kez tamam’ diyoruz ama bir şanssızlık oluyor ve bitiyor. Seçimlerin mi yanlış?

İlişki mevzularımda yanlış tercihler yapmıyorum. Her yaşadığım şeyin güzel olduğuna inanıyorum. Hayat herkesi her istediğinde yan yana bir yolda götürmüyor. Birbirini tanıyorsun ve ayrılman gerektiğini anlıyorsun. Yani dikiş tutmuyorsa olmuyor. Bir ilişkide halledilebilecek şeyler de vardır. Olmuyorsa olmuyor. Buna şöyle bir örnek vermek istiyorum; bir zeytinağacı erik ağacını seviyor. Beraber oluyorlar. Zeytinağacı erik ağacına ‘eriklerini dök’ diyor. Erik ağacı da ona ‘o zaman sen de zeytinlerini dök’ diye karşılık veriyor. Sonra gün geliyor iki tane kütük kalıyorlar ve birbirlerini beğenmiyorlar. En güzel şey, meyvelerini veren iki ağaç olarak kalabilmek. Herkes birbirini olduğu gibi kabul etmeli. Çünkü herkesin yalnız kaldığı zamanlarda da bir hayatı var.

* Beraberliklerinde geri dönüşlerin de olmuyor...

Zorlamamak, yormamak lazım. Dönüp dönüp aynı şeyleri zorlayınca asilliği kayboluyor. Şık olmuyor. Ben bir ilişkim bittikten sonra konuşmam bile, ailemden böyle gördüm. Bazen etrafına bakıp ne yapacağını değil ne yapmayacağını görmen lazım.

“30’umda bırakırım dedim, çok büyük konuştum”

* 40 yaşından sonra daha mı zor, daha mı seçici oluyor insan?

40 yaşından sonra okuduğun kitaplar bile değişiyor. Şu an “Türkiye’nin Modernleşen Tarihi” diye bir kitap okuyorum. Önceden babam izlerken haberler çok sıkıcı gelirdi. Şimdi haberleri kaçırmayalım falan diyorum. Ama maç falan izleyerek eğlenceli yanımı da koruyorum. Ben türkü çok dinlerdim, şimdi sanat müziği de dinler oldum. Abim mesela sözlü müzik hiç dinlemez. ‘Ben milletin derdini dinlemekten sıkıldım der’ mesela.

* Bu işe ilk başladığında 30’undan sonra bu işi bırakıp; İzmir’e yerleşeceğim demiştin. Bırakmak zor galiba..

Büyük konuştum, çünkü ünlülük bırakılacak bir meslek değilmiş. Ben biraz daha yaparım sonra bırakırım diyorsun, büyük konuşmalar başlıyor. Halbuki iyi program yapmayı öğrenirsen dünyaya bir kere geldim Allah bana bunu bahşetti bunu muhafaza edeyim dersen keyif alırsın. Benim için de artık öyle oldu.

* Beyaz Show bundan sonra ne kadar devam edecek?

Yarının ne olacağı belli değil. Yorulabilirim. Sıkılabilirim. 17 sene oldu. Beyaz Show artık marka oldu. Tadını çıkaracağım zamanlar şimdi. Programıma gelenler ‘biz senle büyüdük’ diyorlar. Bu benim için çok güzel bir şey.

“Beni en sert abim eleştirir, evin babası gibidir”

* Kazancını nasıl değerlendirirsin?

Bütün kasa abimdir. Ben parayla pulla ilgilenmiyorum. ‘Var da harcayalım durumumuz’ da yoktur. Hep ev alalım, kiraya verelim zihniyeti vardır. Yani klasik memur zihniyeti. Bu da babamdan kalmadır. Ben yanımda çalışanların ne kadar aldığını bile bilmem. İşimin keyif kısmıyla ilgileniyorum.

* Seni en çok kim eleştirir?

Beni abim sert eleştirir. Fikrine de çok güvenirim çünkü her konuda fikri vardır. Her şeyi pat küt yüzüme söyler. O benden daha ağırbaşlıdır. Evin babası gibidir. Benim için çok güzel geçen bir programı o beğenmez. Güzel tespitleri vardır. Özünde zıt değilizdir ama huy olarak zıt yönlerimiz vardır. Onu çok dinlerim. Bana çok şey katmıştır.

Benim de evlilik için uzun bir dönemimin kalmadığını düşünüyorum. Ben de istiyorum evlenmeyi çocuk çoluğa karışmayı. Benim de çocuk özlemim tabii ki var. Ama çocuk yapmak için çocuk olmamalı. İlişkilerde sevgililiğin ve aşkın yeri bir yere kadar.

“Kendimi izlemem, Beyaz Şov’u sadece bir iki kere izledim”

* ”Yalan Dünya” dizisinde Rıza olarak karşımıza çıkıyorsun. Kendini izler misin?

Kendimi izlemem, izlemek istemiyorum. 17 yıldır devam eden Beyaz Show’u bile 1 ya da 2 kere izlemişimdir.

* Sanki diziden her an ayrılacakmışsın gibi seni bir ayağın dışarıda gibi hissediyorum, doğru mu?

Oradaki herkes oyuncu ve herkesin tek işi oyunculuk. Bu yüzden sadece dizinin içinde gözüküyorlar.
Beyaz Show olduğu için diziye benim entegre olmam zor oluyor. Şu an ayrılmam gibi bir durum yok.

* Hiç kaçırmadan izlediğin dizi var mı?

Dizileri çok takip edemiyorum. Kuzey Güney’e, Muhteşem Yüzyıl’a, Suskunlar’a bakıyorum. En beğendiğim dizilerden biri de Leyla ile Mecnun.

* En beğendiğin oyuncular kim?

Vahide Gördüm, Zerrin Tekindor, Haluk Bilginer, Altan Erkekli gibi oyuncuları beğenirim.
Gençlerden Kıvanç Tatlıtuğ müthiş geliştirdi kendini. Hayretler içinde izlediğimiz bir adam haline geldi. Kadınlardan da Demet Evgar’ı beğeniyorum.

Tek kelimeyle Yalan Dünya oyuncuları

Gülse Birsel: Mükemmel
Gönül Ülkü: Hoca
Olgun Şimşek: Oyuncu
Hakan Meriçliler: Dost
Bartu Küçükçağlayan: Kardeş
Gupse Özay: Can
İrem Sak: Gizli yetenek
Sarp Apak: Yeniden doğdu.
Altan Erkekli: İkinci Babam
Öner Erkan: Jim Carey

“Pilates yapıyorum, 17 kilo verdim”

* Kendine bakmayı sever misin?

Fiziksel anlamda kendime bakmayı seviyorum. Mesela fazla kilolarımdan kurtuldum. 17 kilo verdim.

* Nasıl verdin?

Karbonhidratı kestim. Her gün 2-3 saat spor yapıyorum. Pilates yapıyorum. Pilatesin çok faydasını gördüm.

* Pilates mi?

Evet pilates sayesinde yolda yürürken adımlarımın değiştiğini, vücudumun hafiflediğini hissediyorum. Pilatesi sevdim, ilk defa bırakmadan, sıkılmadan spor yapıyorum. 6 ayda hem rejim hem spor sayesinde zayıfladım.

* Nasıl besleniyorsun?

Sabahları yumurtanın beyazı. Domates, peynir, 1 dilim ekmek. Ara öğünleri meyveyle geçiştiriyorum. Akşamları ev yemeği tercih ediyorum. Akşam 7’den sonra hiçbir şey yemiyorum.

* Yüzüne hiç botoks yaptırdım mı?

Hayır yüzümde hiçbir şey yok.

* Saçlarını boyatır mısın?

Benim sakalım, bıyığım daha sarı çıkıyor. Saçıma da jöle sürünce daha koyu oluyor, bu yüzden boyattığımı düşünüyorlar. Boyatmıyorum, bak aklarım bile var.

“Babamın mezarına gider, içimi döker dertleşirim”

* Babanı çok genç yaşta kaybettin... Onu özlediğin zaman ne yaparsın?

Bursa’ya babamın mezarına giderim, konuşurum. En büyük keyiflerden bir tanesi de öteki tarafta buluşma ihtimalimiz. Dünyada çok iyi bir döneme ve 6 kişilik iyi bir aileye denk geldim. Bu ailenin tadını çıkarmaya çalışıyorum. Bu aileyle öteki tarafta da buluşacağıma inanıyorum. Babamı çok özlüyorum, bugünkü başarıma şahit olmasını, beni televizyondan seyretsin isterdim.
Önceden rüyalarıma girdiği zamanlar uyandığımda ağlamadıysam çok canım sıkılıyordu. Gözümde yaş olmayınca huylanırdım.

“En farklısı Anna’ydı”

* Programında dünyaca ünlü güzelleri de ağırladın. Sana göre en güzeli hangisiydi?

Gelen yabancı konuklar içinde en güzeli en farklısı Anna Beatriz Barros’du. Dış güzelliğinin dışında program için bir şeyler yapmak istediği çok belliydi, bir şeyler katmak istiyordu.

* En kaprisli kimdi?

Konuklarımın hepsi benim evime gelen misafirler. Bana çok kaprisli konuk denk gelmiyor. Gelen konuklar hep şunu söylüyor; bu albümün tanıtılması, filmin tanıtılması lazım ancak senin programının da iyi geçmesi lazım. Ne yapabiliriz diyorlar. Bence konukların da program için hazırlanması güzel bir şey.

“Meral Okay’ın ölümünü hiç beklemiyordum”

* Bir dönem program da yaptığın Meral Okay’ın ölüm haberini reklam çekimi için gittiğin Maldivler’de aldın. Aklına onunla ilgili ilk ne geldi?

Açıkçası Meral’in ölümünü hiç beklemiyordum. Evine ziyarete de gitmiştim. Bir anda olunca şoke oldum. Ben Maldivler’de çekimdeydim. Tam da döneceğim gündü cenaze. Akşam saat 07:00’de indi uçak. Maldivler’de duydum ve yıkıldım. Daha iyiye yavaş yavaş gider diye düşünüyorduk, bize öyle hissettiriyordu. Çok sevdiğim bir dostumu kaybettim. Bana söylediği her şey hâlâ aklımda. O kadar şanslı bir adamım ki Meral’le uzun bir süre program yaptım.

Gülşen Yüksel/ VATAN