Prof. Dr. Tecer: Müsilajın Temizlenmesi 2 Yıl Sürer
Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, "Yeteri kadar platforma ulaşabilirsek müsilajın da zamansal dağılımını tam olarak belirleyebilirsek 1- 1,5 veya 2 yıl gibi sürelerde yüzeyden ve derinliklerden parçalayarak bertaraf edebileceğimizi öngörüyoruz" dedi.
Marmara Denizi’ndeki müsilaj sorununun çözümü için Yükseköğretim Kurulu’nca oluşturulan akademik heyette yer alan NKÜ Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tecer, Çevre Mühendisliği Bölümü Laboratuvarı’nda reaktif oksijen türleri ile difüze ederek, müsilajın içindeki organik maddeleri parçalayıp, etkisiz hale getirdiklerini söyledi.
Müsilajla ilgili çalışmaların devam ettiğini ve bu çalışmalarda reaktif oksijen türleriyle başlatılan çalışmaların sonuçlarını gördüklerini belirten Tecer, “Deniz salyasıyla ilgili reaktif oksijen türleriyle ilgili başlattığımız çalışmada artık deniz salyasının bu teknolojiyle bertaraf edilmesinin sonuçlarını gördük. Aynı zamanda deniz ortamında tükenen çözülmüş oksijen konsantrasyonunu artırdığımızı da artık biliyoruz. Bundan sonra yapılması gerekenleri iki aşamada özetlemek mümkün. Bir tanesi acil olarak Marmara Denizi’nin yüzeylerinde ve 30 metrelere kadar inen derinliklerde bulunan müsilajın reaktif oksijen türleriyle hareketli platformlarda yerinde üretilerek parçalanmasının sağlanmasıdır. Yeteri kadar platforma ulaşabilirsek müsilajın da zamansal dağılımını tam olarak belirleyebilirsek bunu 1 yıl, 1,5 yıl veya 2 yıl gibi sürelerde yüzeyden ve derinliklerden parçalayarak bertaraf edebileceğimizi öngörüyoruz” dedi.
"Müsilajın sebeplerini ortadan kaldırmak gerek"
Prof. Dr. Tecer, müsilajı meydana getiren faktörleri ortadan kaldırmaya yönelik de çalışma gerektiğine değinerek, “Bunu son zamanlarda hepimiz duyuyoruz, ileri biyolojik arıtma entegrasyonuyla mevcut deşarjların yapılması gerektiği söyleniyor. Evet doğru bir yaklaşım, doğru yöntemdir ama alternatif olarak da reaktif oksijeni yerinde üretebilecek plazma teknolojisinin atık su arıtma tesislerinin çıkışına entegrasyonu, ileri biyolojik arıtım yöntemlerine göre daha fizibil olduğu ve daha kolay entegrasyonunun sağlanabileceğine yönelik çalışmalarımız, bulgularımız da var. Dolayısıyla atık su arıtma tesisi çıkışına reaktif oksijen dozlaması yapacak sistemlerin entegrasyonu yapılarak müsilajı üreten azot fosfor gibi besin maddelerinin yüzde 90-95’lere varan seviyelerde giderilebileceğini biliyoruz” diye konuştu.
“Balıkçı tekneleri kullanılabilir”
Prof. Dr. Tecer, bölgede 4 bin balıkçı olduğunu ve teknelerini bu proje kapsamında kullanmayı düşündüklerini de belirterek, şunları kaydetti:
“Bu reaktif oksijenle Marmara Denizi yüzey ve derinlerinde hareketli platformlarda uygulama yapılırken balıkçılardan istifade edilebilir. Marmara Bölgesi’nde 4 bine yakın balıkçının olduğu söyleniyor. Bu balıkçıların 7/24 çalışma usulüyle gezen hareketli platformları onların tekneleri kullanılarak pekala hayata geçirilebilir. Bu da üzerinde çalıştığımız konulardan bir tanesi. Böylelikle hem denizde müsilaj mücadelesi yapılırken hem de balık avına çıkamayan balıkçıların mağduriyetinin bu şekilde giderilebileceğini öngörüyoruz. Bunun üzerine de çalışılması gerekir. Bu, bir anda ne kadar platform üretebileceğimize bağlı yani birkaç yüz tane platformdan bahsediyoruz. Bunların üretilmesi ve devreye sokulması için de bir zaman gerekecek ama zaten hiç kimse müsilajın bugünden yarına çözülebileceğini iddia etmiyor. Bu bir zaman meselesidir. Bugünden tezi yok, yarından tezi yok bu sürece başlanması gerekiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’mızın çok hararetli ve etkili çalışmaları var. Bu bile şu aşamadaki yoğunluğu, şu aşamadaki riski azaltabilecek bir etki yaratıyor. Dolayısıyla pek çok yöntemi, pek çok metodolojiyi bir arada götürerek bu süreci zamana yayarak halletmemiz lazım.”