Pucca'nın altından bakın kim çıktı?
Twitter fenomeni Pucca, Eski sevgilisini rezil etmek için açtığı blogu ve Twitter hesabı olay olan Pucca, kısa sürede fenomen oldu. Peki Pucca kim? Gerçek kimliği açıklandı. İşte İzzet Çapa'nın röportajı...
Eski sevgilisini rezil etmek için açtığı blogu ve Twitter hesabıyla meşhur olan Pucca, ilk kez gerçek kimliği Selen Işık olarak karşımıza çıktı.
İlk kez gerçek kimliği Selen Işık olarak objektif karşısına geçen Twitter fenomeni Pucca, ilk röportajını verdi. Pucca, kısa sürede ‘Küçük Aptalın Büyük Dünyası’ kitabıyla da en çok satanlar listesine girdi...
Onunki aslında alışılmamış bir başarı hikâyesi... Şaka maka derken kız, kendi çapında bir edebiyat türü yarattı. ‘Dizüstü’ edebiyatı deyince, akla artık ilk Pucca geliyor. Özelliği belki de şu birkaç ‘basit’ kelimede yatıyor: Esprili, pervasız, içten, korkusuz, cazgır ve komik. Ama özellikle yeni ve farklı daha doğrusu orijinal; türünün ilk örneği. Her şeyden önce o ‘Bienal’ sanatçıları gibi anlaşılmaz değil! Fanzinciler kadar marjinal, edebiyatçılar kadar entelektüel, pop şarkıcıları kadar sıradan ise hiç değil. Hatta belki yazdıkları edebiyat da değil. Sonuçta kendini sakladığı o gizemli kimliğini yırttı, sırça köşkünden çıktı, Marilyn Monroe maskesini çekip attı ve gerçek yüzünü ortaya koydu. Pucca aslında maskesini bana çok daha önceleri indirmişti. Bu yüzden başarısının nedenleri benim için çok şaşırtıcı olmadı. Bundan bir süre önce yediğimiz yemekte, TÜYAP fuarında nasıl karşılanacağının heyecanı içindeydi. Aslında onun öyküsü bir intikamduygusuyla başlamış. Eski sevgilisi tarafından terk edilince, önce bir ‘blog’ açıp onu rezil etmek istemiş. Resimlerini filan koyacakmış internetteki sayfasına. Ne var ki şimdinin internet fenomeni, o günlerde daha internetin yeni yetmesi.
'İLGİ İÇİN EVDE YANGIN ÇIKARDIM'
“O blogu, yazdıklarımla aşk acısı çektiğim bir alana döndürdüm” diyor. “Derken aşk acısı da sıktı, her dalda yazmaya başladım.” İntikam deyince sanmayın ki bu deli kız sadece internet gibi masum araçları kullanıyor. Bir defasında sadece dikkat çekmek için ‘Neron’ misali yangın çıkarıvermiş evinde. Neron’un Roma’yı yakarken şehri seyredip flüt çaldığı söylenir. Bizimki de bir odada uyuyormuş. Nasıl mı? Bakın anlatayım da kiminle karşı karşıya olduğunuzu daha iyi anlayın ve ona yaklaşırken ayağınızı denk alın. Bir gün sevgilisinin ‘boş vermişliği’nden bıkıp, ilgiyi üzerinde toplamak için perdeyi tutuşturuvermiş. Bunu anlatınca dayanamadım sordum: “Kız sen manyak mısın?” “Valla bilmem. Ama sonra kendimi toparlayıp söndürdüm tabii. O hırsla odaya gidip uyumuşum. Meğer kıvılcımlar koltuğun içine kaçmış. Sen tut büyü büyü...”
“Yani sen ilgi çekeyim diye bütün evi yaktın öyle mi?” “Hem de nasıl... Ev yandı itfaiye geldi, çocuk geldi, ailesi geldi. Piknik tüpünün üzerine attım suçu. Hâlâ öyle zannediyorlar.” “Şimdi öğrenecekler ama...” “Öğrensinler geçmiş ola!” “Deli misin, yoksa piroman mı?” “Bütün delilik haklarımı ilk ilişkimde kullandım; şimdi daha oturaklı bir kadınım.” (Bakmayın oturaklı kadınım dediğine... Ama deli meli ne yapsa yakışıyor ona.)
'SEZEN’İ ANNEM SANIYORDUM'
“İzmir’in suyundan mı, toprağından mı nedendir bilemem ama bütün cüretkâr, başarılı ve güzel hatunlar oradan çıkıyor.” “Neden?” diyorum. “İzmir bildiğin yazlıktır” diyor. “Daha özgür yaşarsın. Zaten çocukken babamın bana karıştığını hiç hatırlamam. Kim bilir belki de o sayfiye ruhunun rahatlığıdır bizi böyle yapan.” “Zaten yandan şöyle bir bakınca tipinde bir Sezen’lik de yok değil hani.” “Hadi yaa valla mı? Sana bir şey söyleyeyim mi, ben annem sanıyordum Sezen’i çocukken. Mesela evde beni azarladıklarında, derdim ki içimden ‘Siz yapın bakalım. Gerçek annem geldiği zaman beni kurtaracak.’ “Sezen mi kurtaracak?” “Tabii ya... Onu da yazdım kitapta. Altın Kelebek’e gitmiştik bir seferinde Ceri’yle. Baktım Sezen Aksu karavanına biniyor. Gazeteciler ve televizyoncular da vardı. Koştum gittim yanına tanışmak için. Pıırt diye kapattı kapıyı yetişemeden, öyle kalakaldım. Anneme ulaşamadım diye bütün gece ağladım da Ceri teselli etmişti.”
'MİTHAT CAN’I DELİ GİBİ KISKANDIM'
“Yaa gerçekten annen olmasın. İçinde bir Minik Serçe kromozonu taşıyor olabilir misin?” “Keşke. Bir de Mithat Can’ı öyle kıskanırdım ki; bizim zamanımızın gözdesiydi. Prens Charles gibi bir şeydi.” “Prens William olmasın. Charles biraz yaşlı kaçıyor da...” “Ne bileyim işte soylu bir şey... Sezen’le bir klipte oynamıştı, nasıl kıskanmıştım ‘Kardeşimi’ oynatıyor da beni neden oynatmıyor diye.” “Nevrotik ve paranoit bir durum olabilir mi bu sende?” “Yok canım artık o kadar da değil!”
TÜYLÜ KELEPÇE
“Senin özelliklerini taşıyan bir adamla beraber olur muydun?” diyorum. “Allah korusun” diyor. Pucca anlattıkça insanın içinden “Allah Ceri’ye kolaylık versin” demek geliyor. Bir defasında bunlar Kıbrıs’a gitmek için valiz toplamışlar. Havaalanında x-ray cihazından geçerlerken Ceri’nin bavulunda bir kelepçe görünmesin mi! Meğer bizimki fantezi yaparız diye adamın bavuluna pembe tüylü bir kelepçe koymuş. Görevli sormuş “Polis misiniz?” diye. Ceri şaşkın “Yok” demiş tabii... Ama adam bavuldan kelepçeyi çıkarıp göstermesin mi. “Ne yaptı Ceri bu durumda?” “Polis değiliz ama sapıkmışız meğer” dedi adama. Sonra da canıma okudu tabii. Anlayacağınız fantezi haram olmuş Pucca’ya. Sanal aşklara da inanmıyor Pucca. Twitter’da evlenme konusunda bu kadar çok yazmasına rağmen tek bir evlenme teklifi bile almamış. “Erkekler sanki benden nefret ediyor. Bilmiyorum neden?” diyor. “Gelen mention’lara bakıyorum, kızlar ‘Seni çok seviyorum, sana bayılıyorum’ yazıyor. Erkeklerden gelenler ise ‘O....pu’.” Son olarak kendisinin bir analizini yapmasını istiyorum Pucca’dan ve ağzından bu sivri ve dürüst laflar dökülüyor: “Bazı salaklıklarımı çıkartırsak aslında bildiğin sıradan bir Türk kızıyım. Kariyerim ne olursa olsun daha ortada koca adayı bile yokken doğmamış çocuklarımın isimlerini düşünen bir insan evladıyım, o yüzden beni terk eden adamların hepsi geri zekâlının teki, benden sonra buldukları o çırpı bacaklı kızları ise yollu görmemde bir sakınca yok!”
'BEŞ PARASIZ, ŞÖHRETLİ Bİ İNSANIM'
“Bu kadar ünlü oldun, iyi de para kazanıyorsun, evin barkın da vardır artık” deyince; “Etiler’de oturuyorum” diyor. “Ev arkadaşımla kirayı paylaşıyoruz. Araba maraba hak getire. Etiler’den değil, Beylikdüzü’nden bile ev alacak durumum yok. Ünlüyüm ama parasızım. Anlayacağın şöhretli bir esnafım.”
'SEVGİLİME KIZDIM, ARABASINA G.T YAZDIM'
Efendim , Pucca’nın son sevgilisi, yine kendisi gibi bir ‘Twitter fenomeni’ olan Ceri Levis... Ya da gerçek ismiyle Ömür. Bir gün Pucca , Etiler’de dolaşırken Ceri’yi, Mado’da bir kızla otururken görür. Hemen sarılır telefona. Ceri telefonunu meşgule alır. Bunun kafası atıyor. Ömür’ün arabasını buluyor sonra. “Her tarafını çizdim arabanın... Üzerine de kocaman harflerle ‘g.t’ yazdım. Üstelik çalıştığı şirketin arabası. Sonra apartmanlardan meraklı kafalar uzanmaya başlayınca kaçtım gittim oradan.” “Yuh! Valla bu kadarı da fazla. Ceri n’aptı sonra?” “Ne yapacak çıldırdı tabii. Meğer kızla bir iş görüşmesi yapıyormuş ama geçmiş olsun.”
'MUTLUYKEN DARALIYORUM, AKSİYON ARIYORUM'
“Hem Pucca’sın hem Selen... Sevgilin için zor olmuyor mu çift karakterli biriyle yaşamak?” diyorum, “İkizler burcuyum zaten çift ruhluyum. İkisine de birer isim verdim” diye patlatıyor espriyi. “Tamam İkizler burcusun da en önemli karakteristik özelliğin ne?” “Huzurdan huzursuzluk çıkarmaya bayılıyorum. Çok mutluyuz mesela adamla. Daralıyorum, bir atraksiyon çıksa da kavga etsek, heyecan yaşasak diye çıldırıyorum. İlk başta adama da eğlenceli geliyor bu ama sonra sıkılıyor. Koltukta oturup birlikte televizyon seyredecek bir kadın istiyor. Bana ise sadece koltuk yetiyor, televizyon yerine birbirimizi seyretmek istiyorum.”
PUCCA KÖR, SAĞIR BİR KIZ
Meğer Pucca Koreli bir çizgi film kahramanıymış. Kör, sağır, küçük bir kız. Sevgilisinin peşinden sürekli onu öpmek için koşuyor. Bir arkadaşı “Bak aynen sen” diye Pucca’nın bir oyuncağını göndermiş. Ama bununla sınırlı değil takma isim kullanma nedeni. Twitter’da İngilizce karakterlerle asıl ismi Selen Işık’ı yazdığında ortaya çıkan tablo şu: “Selenisik.” “Yani bu ismi mi kullansaydım İzzet” diyor.