Rasim Ozan Kütahyalı’dan flaş iddia: Türbanlı generalimiz yok ama olacak
Hükümete yakın Sabah gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, “Başörtülü generalimiz yok. Hatta başörtülü subayımız da yok ama olacak” iddiasında bulundu.
Sabah yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, 17 Nisan 1999 seçimlerinde Fazilet Partisi’nden milletvekili seçilerek başörtüsüyle TBMM’ye giren ve dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in “Bu hanıma haddini bildiriniz” sözleriyle tepki gösterdiği Merve Kavakçı'nın Kuala Lumpur Büyükelçiliği'ne atandığını hatırlatarak "Şu an sadece başörtülü generalimiz yok. Hatta başörtülü subayımız da yok ama olacak" dedi. Kütahyalı, sözlerine "Artık yasal bir engel yok. YAŞ yaklaşırken tüm TSK mensuplarımız bilmelidir ki bu ülkenin ordusunda toplumumuzun tüm renkleri, asla kimliğinden utanmadan astsubay ve subay olabilecekler" diye devam etti.
Rasim Ozan Kütahyalı'nın "Başörtülü generaller de olacak" başlığıyla yayımlanan (31 Temmuz 2017) yazısı şöyle:
Başörtülü bir milletvekili olduğu için 1999'da minik çocukları bile linç edilen sonra da Türkiye'den kovulan ve Türk vatandaşlığından atılan Merve Kavakçı Türkiye'nin ilk başörtülü büyükelçisi oldu...
Merve Kavakçı artık Türkiye Cumhuriyeti'nin Malezya Büyükelçisidir. 2008'de ilk ekranlara çıkıp "Bu ülkenin başörtülü valileri, rektörleri, büyükelçileri hatta başörtülü generalleriolacak" diye haykırdığımda bana "marjinal bir manyak" gözüyle bakarlardı. Oysa söylediklerim teker teker hayata geçiyor ve o zaman bana gülenler şimdi "marjinal manyak" haline geldiler...
Şu an sadece başörtülü generalimiz yok. Hatta başörtülü subayımız da yok ama olacak. Artık yasal bir engel yok. YAŞ yaklaşırken tüm TSK mensuplarımız bilmelidir ki bu ülkenin ordusunda toplumumuzun tüm renkleri, asla kimliğinden utanmadan astsubay ve subay olabilecekler...
Başörtüsü bir zamanlar Türkiye'de farklı kimliklere zulmün en önemli ve popüler simgesiydi. Bu bağlamda başörtüsü Kürtlere zulmün de simgesidir. Alevilere ve gayrimüslimlere zulmün de simgesidir...
Türkiye'de tüm kimliklerin özgürleşmesi ve devlette yer alabilmesinin simgesidir başörtüsü ve Merve Kavakçı'nın büyükelçi olması o anlamda bir özgürleşme devrimidir...
Öte yandan YAŞ yaklaşırken özellikle Alevi subaylarımızın tasfiye edilme korkusu ve kaygısı içine girdiğini görüyorum. Bu telaş yersiz bir telaştır. YAŞ'ta asla böyle bir ayrım yapılmayacaktır. Aleviler de bu ülkenin birinci sınıf yurttaşıdır...
Diğer taraftan hem Alevi hem de koyu laik bilinen subaylarımız da Merve Kavakçı gibi başörtülü yurttaşlarımızın da ordumuzda özgürce görev alması gerektiğini içselleştirmelidirler. Bu bir hak ve özgürlüktür. Hangi siyasi görüşten olursanız olun bu ülke hepimizindir. Bu ülkede barış içinde beraber yaşayacağız...
Bakın mesela Ahmet Zeki Üçok veya İsmail Hakkı Pekin Paşa gibi isimler de "ulusalcı" olarak biliniyor. Pekin, Doğu Perinçek'in Vatan Partisi'nin de mensubu. Ama bu iki isim de hem liyakatli askerler hem de her türlü darbe ihtimali karşısında sivil hükümetin ve demokrasinin yanında net tavır alıyorlar. Bu iki isim gibi açık meşru tavırdaki subaylar hangi siyasi görüşe yakın olursa olsunlar YAŞ sürecinde de müsterih olsun...
Mühim olan şey tüm subaylarımızın Türkiye'nin tüm kimliklerinin ordumuz içinde de olabileceğini içselleştirerek kabul etmeleridir artık. Başörtülü bir subay da olacak TSK'da. Çocuğuna Berivan adını koyan ve Kürtçe şarkılar dinlemekten hoşlanan bir Kürt subay da. Cemevine düzenli giden bir Alevi subay da olacak TSK'da gayrimüslim bir yurttaşımız da...
Türkiye'nin aynası olacaktır ordumuz ve tüm kurumlarımız. Yeter ki herkes şeffaf ve saydam olsun. Türkiye barış içinde birlikte yaşama ve devlette birlikte çalışma ortak paydasında buluşarak özgürleşecektir..